Klavyenin tuşları bazen insanı alıp başka yere götürüyor

Yazının Giriş Tarihi: 04.04.2025 08:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.04.2025 08:02

Türkiye, 2 Nisan’ı geride bıraktı.

Üniversite öğrencilerinin başlattığı boykot sona erdi.

Tartışması ise epeyce sürecek gibi…

Hedef gösterilmediği sürece tartışmanın zararı olmaz.

Zaman zaman uyarı niteliği taşıyan boykotların da…

İsrail'in Gazze ve Filistin’e yönelik acımasız, insanlık dışı yaklaşımlarına karşı devreye giren etkili yollardan birisi boykottu.

Gerçi...

İsrail menşeli ürünlere dönük boykot girişimi iç piyasa ile sınırlı kaldı çoğu kez.

Çünkü, ihracat konusunda aynı duyarlılık İsrail, Gazze’yi yok ederken bile çokça kabul görmedi.

Ve tabii...

Faiz indirme ısrarıyla sıçrayan kurun tetiklediği enflasyon konusunda iktidar çözümler üretemediğinde büyük market zincirler üzerinde baskıyı artırmak için devreye sokmak istediği aygıt yine boykottu.

Bunu hem Cumhurbaşkanı, hem de iktidar kanadının etkin isimleri dile getirdi.

İletişim başkanlığı bu konuda sürekli devrede oldu.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklaması sonrası yaşananlar üzerine üniversite gençleri 2 Nisan’da bir günlük alışveriş boykotu çağrısında bulundu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel de gençlerin bu çağrısına destek verdi.

Şiddet devreye girmediği sürece iktidarlar, böyle eylemleri korkutucu bulmamalı, aksine ülkesindeki demokrasinin sigortası olarak görmeli.

İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla sonuçlanan süreçte Saraçhane önünde bir araya gelenlerin arasında çok sayıda üniversite öğrencisinin yer almasını sadece haksızlığa tepki, iktidara karşı bir tutum gibi algılamamak da gerçeklerden uzak düşmek olur.

Üniversite öğrencilerini oraya sürükleyen en önemli nedenlerden birisi geleceğe dair umutlarının azlığıdır.

Bunu fark etmek gerekir.

Gençler, hukukun öncül olmadığı ortamların gelecek açısından parlak olmadığını bilecek kadar bilgililer.

Dünyayı takip ediyorlar.

Hukukun üstün olduğu ülkelerde iktidarı temsil eden siyasetçilerin, en küçük hatada halka nasıl hesap verdiklerini, bağımsız yargının nasıl harekete geçtiğini izleyebiliyorlar.

Türkiye'deki demokrasi ortamının giderek daraldığını, hukukun sadece muhalefet cephesine uygulanan bir araca döndüğü endişesi taşıyorlar.

Önlerinde örnekler var çünkü...

21 Ocak'ta Bolu Kartalkaya’da 78 kişi sömestri tatilinde yaşamını yitirdi.

Sorumlu bakanlar, suçu yetkisi olmayan Bolu Belediyesi’ne, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’a yüklemeye çalıştı.

Oysa böyle bir yangından sonra birçok kişinin oturduğu koltuklardan kalkması gerekmez miydi?

Makedonya’daki disko yangınından sonra neler olduğunu herkes biliyordur.

Sorumlular, hangi koltukta oturursa otursun yargıya hesap verdiler.

Düne, önceki güne, daha öncesine takılmadan bugünü inşa etmek, yarına daha iyi bakabilmek için olmazsa olmaz gerçek; adalet.

Bu da sadece milletine karşı sorumlu hukuk anlayışından geçiyor.

Gençlerin talebi bu...

Aslında bugün Bursa Ticaret Borsası Başkanı Özer Matlı ile Bursa Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Fahrettin Birgit’in 2 Nisan boykotuna ilişkin bakışlarıyla ilgili hatırlatma yapma niyetindeydim.

Ama işte…

Klavyenin tuşları bazen insanı alıp başka yere götürüyor.

Bir açıklamanın içinde şiddet yoksa anlamak, anlayış göstermek önemlidir.

Türkiye son yıllarda bunu kaybetti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hakimiyet En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.