Yazı işçiliğimizin 30 yılındayız.
Klavyemizin tuşları en çok hangi sözcüğe ev sahipliği yaptı?
En çok hangi sözcüğe isyan etti?
Sevgiyi anlatan sözcükler mi öncelikliydi yoksa kaybettiğimiz günlere yanan sözcükler mi?
Yoksulluk önceliklidir.
Toplumlar yoksullaştıkça adalet duygusundan uzaklaşırlar.
Toplumlar yoksullaştırıldıkça güçlüler kendi adaletini oluştururlar.
Cehalet…
Yoksulluğun can simididir.
Öyle bir can simididir ki Albert Einstein’in sözünü mıh gibi çakar akıllara.
“Önyargıları değiştirmek atomu parçalamaktan zordur.”
Cehalet böyle bir şeydir.
Cehaletle harmanlanan yoksulluğun kapısını kırdığı ilk şey adalettir.
Adalet duygusunun kaybolduğu yerde hüzün vardır.
Nazım Hikmet bir şiirinde;
“Onlar ümidin düşmanıdır, sevgilim,
akarsuyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı” der.
Şu kendimize yaptıklarımıza bakın.
Durduk yerde neler oluyor?
Ülkemizi 40 yıldır yıpratan terör belasının öncülü PKK’ya fesih çağrılarının yapıldığı bir süreçte olacak iş midir bunlar?
Huzuru kim çok görüyor bu güzel ülkeye?
Kim?
Kimler?
İnsanlar günlerdir sokaklarda.
Barikatları aşıyorlar.
Meydanlar dolup taşıyor.
Kimin için?
Seçildiği günden bu yana yargı gücünün Damekles’in kılıç gibi üzerinde tutulduğu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için mi sadece?
Kendileri için oradalar.
Biliyorlar, Adalet yeraltı sularına benzer.
Kayboldu mu geri gelmesi çok zaman alır.
Yazarken bari doğru yazın...Demokles veya Damokles...sizin yazdığınız doğru değil... içeriği geçtim bari copy-paste yaparken doğru yapın...
Birde evet adalet yeraltı suyuna benzer...kayboldumu çıkması zaman alır.. doğrudur...ama unutmayın ki .. çıkınca saf berrak ve billur gibidir...bunuda unutmayın...
Sn Öxlüceli ,Geç gelen adalet adalet değildir.
Emekli maaşımın ilk aldığımda 9 çeyrek altın alabiliyordum.Şimdi ise maaşımızla 3 çeyrek alamıyoruz.Benim altınlarımı nereye kaçırdı iktidar.