İhtiyaç…
Bu kelimeyi arama motorlarına yazdığınızda karşınıza çıkan ilk şey; o kahrolası, gözü çıkası, o kim icat ettiyse kabrinde dönme dolap gibi olası bankacılık sisteminin dayattığı kredi fırsatları ve bilmem kaç ay vade, şu kadar geri ödeme gibi bir sürü tuzak tekliflerin yer aldığı linkler…
Oysa…
Benim aradığım şey başka.
Nedir peki cevabını merak ettiğim soru?
*
Süper ligin bir tık altındaki ligde 20 kulüp, birbirleriyle 10 maç oynarken, bu maçların tümünü toplam 22 bin seyirci izliyor ama biz bodrum katı gibi bir seviyede iki haftada bir bunun iki katı kadar insan evladını bir araya topluyoruz.
*
Kocaeli, bizim kadar değilse bile bir futbol geleneğine sahip değil mi?
Onlar kulüplerini bizim kadar sevmiyorlar mı yoksa?
Ya da biletleri kombineleri bizden daha mı pahalı?
Onlar da lider, hem de beş puan farkla…
8 bin taraftarı zor getiriyorlar tribüne.
Minicik bir omuz verse şehir, seneye süper ligde paraya para demeyecekler.
*
İşte bu sorunun cevabını, ünlü psikolog Abraham Maslow, “insan neye ihtiyaç duyar” konulu çalışması sırasında ulaştığı “İhtiyaçlar Hiyerarşisi Piramidi” ile harika bir şekilde veriyor.
Maslow’un bu teorisi, motivasyon kuramları arasında oldukça popüler.
*
Piramidin beni ilgilendiren kısmı, değer verilme ve saygınlık ihtiyacı.
Bu ihtiyacı ego ile ilişkilendirip, toplumdaki yerimizin ve değerimizin diğerleri tarafından algılandığı, fark edildiği ve önemsendiği hissini herkesin deneyimlenmek istediğini savunuyor.
Saygı görmek istemeyen biriyle karşılaşanınız var mı?
Yok elbette…
Kimse dışlanmak istemez.
Başkaları tarafından takdir edilmek, yetenek ve potansiyelimize inanmamızı, başarıya odaklanmamızı sağlar.
“Başarı statüyü gösteren bir işarettir” der Maslow…
Uzat alnından öpeyim be Maslow…
(Toprağı bol olsun, 1970’de ölmüş. Gelince görüşürüz artık, aynı yerde olur muyuz bilmem tabi)
*
Demem o ki;
İşte bizi diğerlerinden, hele de bu dönem ayıran en belirgin, en büyük özelliğimiz bu.
Şehrin inandığı ve sonuna kadar güvendiği bir figür olarak Enes Çelik, taraftarın armaya sahip çıkmasının birinci ve en büyük adımı.
Ve ikinci adım da, taraftarın adam yerine konması, dikkate alınması, önemsenmesi, “aman bizden uzak olsunlar da” ile başlayan cümlelerin artık terk edilmesi.
Bu yönetim taraftarına değer vermese eğer, bunca kampanya, onca indirim yapılır, yığınla fırsat yaratılır mıydı?
Değer verirsen, aldığının karşılığını saha dışında da ödemeye çalışırsan değer görürsün.
Kocaelispor bir örnek tabi, alınmasınlar…
Diğerlerinde olmayan, bizde bulunan da bu.
“Maça gelin, kulübünüze sahip”çıkın demenin yetmediğini hala anlamayanlar, asansörle çıkıp, aynı asansörle geri dönerken, biz; dönüş düğmesi olmayan kabine çoktan bindik bile.
En yukarı da görüşmek dileğiyle..