Kuşadası deyip geçmeyin, küçümsemeyin…
3 Kasım’da oynadığımız ilk maçı hatırlıyorum da;
Bize gelirken 8 maçta sıfır çekmiş bir takım olduğu halde, oyun disiplini ve motivasyon açısından hiç de fena değillerdi.
Hani derler ya; minare yıkılmış olsa da mihrap yerindeydi…
Oyun planına bu denli ‘sadık’ kalabilen bir oyuncu grubunun, nasıl olup da, hanelerine bir puan dahi yazdıramamış olmalarına anlam verememiştim.
İlk 45 dakikada o tıkır tıkır işlettikleri tezgahta hiç bir şey dokuyamadılar, lakin bize de dokutturmadılar.
48’de İlhan Depe perdeyi açınca arkası çorap söküğü gibi geldi.
*
Tabi bu maç özelinde hatırladığım ve kimsenin unutmaması gereken bir şey daha var…
Musa’nın gördüğü kırmızı kart.
10 kişi kaldığımızda Allah’tan üç farkla öndeydik.
İşte bu karttan yola çıkarak, hem de artık yarışta son viraja girilmişken, bizi bekleyen en büyük tehlikenin rakiplerden ziyade, kartlar olacağına dikkati çekmek isterim.
Biz “puan farkı şuraya çıktı, buraya indi” gibi fantezi işlerle uğraşırken, millet eminim; ligin akışını değiştirecek kirli senaryolarda rol almalarını istedikleri kötü adamlara tekstleri dağıtmaya başlamışlardır.
Şaka değil ha, 40 yılın tecrübesiyle söylüyorum bunu.
Türk futbol tarihi, arefeyi görüp bayramı göremeyenlerle dolu.
*
Bu ligdeki oyuncu karakterlerinin hangi seviyede olduğunu gördünüz değil mi?
Peki hakem kalitesi ne alemde?
Perişanlık…
O halde değerli Bursasporlu oyuncu kardeşlerime bir kaç öğüt vermekte fayda var…
Bakın arkadaşlar; sadece sizin değil bir şehrin emeği var ortada.
Bir büyük savaşın henüz başındayız.
Bundan 3 yıl sonra bu bayrak yeniden Süper Lig gönderinde dalgalanırsa, emin olun aslan payı, patates tarlası zeminlerde mücadele eden sizlerin olacaktır.
*
Kütahya da sadece bizim değil, sizin de canınız çok yandı, farkındayız.
O acıyla aç kurt gibi saldıracağınızdan zerre kuşkum yok.
İşte tam da bu nedenle, akıl ve mantığınızı, o çelik gibi olması gereken yürek ve bileğinizin yanından bir an olsun ayırmadan mücadele edin
O sebeple; ananızın ak sütü gibi helal her puanınıza sahip çıkın, kimsenin çalmasına izin vermeyin.
Hakemlerin niyetini okuyamam ama iyi olup olmadıklarını ‘şıp’ diye anlarım.
Bu arkadaşlar köy turnuvalarında maç yönetenlerden halliceler, o kadar.
*
Berkan’ın kulübede gördüğü kırmızı kart kulağınızda küpe diye dursun.
Yok öyle ucuz kahramanlık gösterisiyle atılmak.
Yok öyle öfkeye mağlup olup takımı yalnız bırakmak.
Bu kalan 8 maç 11’e 11 oynanmalı o kadar…
Bu taraftar “43 bin kişi bu kalpler buraya kondu” diyorsa, bu başkan ve ekibi bir tek kuruşun peşinden, sizin sahada koştuğunuzdan daha hızlı koşuyorsa, onlara borçlusunuz demektir ve işte er meydanı, bu borcu ödeyin.
*
Hakem kararına itiraz eden, rakiple anlamsız didişen, yok yere oyundan atılan eğer babamın oğlu olsa benim gözümde ihanet etmiş demektir. Bu böyle biline.
Lotus çiçeğini bilir misiniz? Bataklıkta yetişmesine rağmen yaprakları daima temiz kalan, üzerindeki tozu kendi temizleyen, mis gibi kokan ve belki de dünyanın en temiz çiçeğidir, lotus… Bursaspor, Türk futbolunun Lotus’udur. * Eski mısırlılar, ölen insanların, yapılan bir büyüyle lotus çiçeğine
Kursak… TDK’ya göre; Yiyeceklerin sindirilmek üzere beklediği yer. Daha çok kuşlarla ilgili kullanılan bir terim olmakla birlikte, biz insanlar için de, özellikle eskilerin sıkça ifade ettiği bir deyimden aşina olduğumuz, boğaz bölgesinde yer alan bir alan burası. İşte o alana; Balıkesir’e hicr
Daha önce de ifade ettim… Bir şampiyonluktan daha fazlasıdır yaşanan. Öznesi Bursaspor olan bu hikayeden, aslında bu ülkeyi yönetenlerin ve yönetme iddiasında olanların bir ders çıkarması lazım. * Ortak bir hedefe, ortaklaşabileceğiniz bir sevgiye sahipseniz eğer, kaygıları azaltmak, sıkıntıları ort
Aslında bu topa girmeyi hiç düşünmemiştim. Maç biletleri tartışmasından söz ediyorum… ÇELİK bilek her daim olduğu gibi yine araya girdi ve bilet fiyatlarında yeni bir düzenleme yapıldı. Lakin öncesindeki paylaşımları görünce bir kaç satır kelam etmek elzem oldu. * Bursaspor’un adının geçtiği he
Neye odaklanacağını, neyi izleyeceğini şaşırıyor insan… Tribünler; baktığın anda bir girdap gibi çekiyor seni içine ve o anda zaman hiç geçmesin, o muhteşem görsel şölen hiç bitmesin istiyorsun. İyi de… Bu kez de aklın sahada kalıyor ve oyuncu grubu, sanki aylardır pas yapmaya aç kalmış ve hayatl
Ellerine Kalemine Yuregine Saglik. Sizin Yazdiklarini Enes Baskan Oyunculurla konusmasi Lazim Bence. Oyuncularda Motivasyon Dusuk. Insanoglu, hayat inisli cikisli.. Arasira Hatirlatilmali.