İstemek: Gerçekleşmesi mi, hak edilmesi mi?

Yazının Giriş Tarihi: 26.03.2025 08:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.03.2025 08:15

Aslında yazmaya başlarken, daha önce dergide kaleme aldığım gibi, çoğunlukla sosyal konular üzerine yazılar yazma niyetindeydim. Ancak gündemdeki yoğun siyasi ve hukuki tartışmalar, bazı meselelere açıklık getirme ve yaşananları sizlere farklı bir pencereden sunma isteğiyle, bu alanlarda yazılar kaleme aldım. Şimdi ise Ramazan ayına veda ederken idrak edeceğimiz mübarek Kadir Gecesi öncesinde, “istemek” kavramı üzerine bir yazıyı paylaşmayı anlamlı buldum.

Hayatımızın her döneminde isteklerimiz değişse de, insan olarak sürekli bir şeyleri talep eder haldeyiz. Bebeklik ve çocukluk döneminde daha çok sevgi, ilgi ve alaka gibi soyut istekler ön plandayken, gençlik ve orta yaşlarda mal, mülk ve kariyer gibi daha somut arzular ön plana çıkar. Yaşlılıkta ise inançların ağırlık kazandığı manevi istekler kendini daha belirgin bir şekilde göstermeye başlar.

İnsanoğlu olarak doğamız gereği isteklerimiz hiç bitmemekte; yani klasik bir iktisadi klişeden bahsedersek, “sınırsız isteklerimize karşılık kısıtlı kaynaklara sahibiz.” İsteklerimizin gerçekleşmesi için öncelikle yapılması gereken şey mücadele etmek ancak bu mücadelenin sınırı, karakterlerimize göre farklılık göstermektedir. Bazı insanlar, arzularına ulaşmak uğruna her türlü hâle bürünebilirken: kılıktan kılığa girip, benliklerinden ödün vererek, istemeyi neredeyse bir “stratejiye” dönüştürebiliyorken, kimileri ise içe kapanık, mahcup ya da çekingen davranarak bırakın istemeyi, ağzından bir cümle dahi çıkaramıyor.

Gerçekten de bir şeyi istemek başka, onun için neleri göze alabildiğimiz bambaşka bir mesele. Kanaatimce, bugün toplumda “çok büyük” görünen pek çok insan –ki kimisi güçlü, kimisi zengin, kimisi her ikisi birden– bu konuyu çok iyi çözmüş durumda. Onların en büyük meziyeti; neyi, nasıl isteyeceklerini bilmeleri. Hatta tek yeteneği bu olan, ama sırf bu yüzden zirveye tırmanmış onlarca insan var. Sahip oldukları her şeyi sadece talep etme cesaretine ve yöntemine borçlular.

Demek istediğim, “çok büyük insanların” küçücük istekler için her türlü kalıba sığabilecek hâle gelmesi. Belki de onlar doğru yapıyorlar; neyi nasıl isteyeceklerini biliyorlar!

Ancak burada önemli bir ayrım var: Kimileri için isteklerinin gerçekleşmesi yeterlidir; yolun etik olup olmaması ise ikincil plandadır. Kimileri içinse asıl mesele, nasıl bir insan olarak o sonuca ulaştığıdır. Çünkü bazı kazançlar, beraberinde kayıplar da getirir. Ve bazı istekler, yalnızca “elde edildiğinde” değil, “hak edildiğinde” gerçek tatmini sunar.

İşte bu noktada karşımıza şu soru çıkıyor: Gerçekten bir isteğimizin sadece gerçekleşmesi mi bizi tatmin ediyor, yoksa nasıl gerçekleştiği de önemli mi?

***

Hayat, istemeyi bilene çoğu zaman kapılarını aralar. Ama kapıdan nasıl girdiğin, içeride nasıl durduğun ve ardında ne bıraktığın da bir o kadar önemlidir.

Bu sözü tekrar yazmasak olmazdı:

İnsandan isteme; verirse minnet, vermezse zillet. Allah' tan iste verirse nimet, vermezse hikmettir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
    logo
    Bursa Hakimiyet En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.