Bursaspor'la ilgili son günlerde çok değerli yazılar yayımlandı. Şampiyonluğun şehre getirdiği özgüven, yönetimsel başarılar, tribünleri aşan taraftar desteği ve en önemlisi partiler üstü bir yaklaşımla tüm siyasi temsilcilerin kulübün önünü açma çabaları, farklı yönleriyle ele alındı.
Bu yazımda, bu başlıklara yer yer değinmekle birlikte, daha az konuşulan bazı önemli noktalara ağırlık vermek istiyorum.
Başarının sahipleri konusuna da mutlaka değinmek gerekiyor. Bugün herkes bu başarıyı sahiplenmek istiyor, rol kapmaya çalışanlar da olabilir. Ancak açık yüreklilikle ifade etmek isterim ki, bu şampiyonluğun gerçek mimarları şunlardır:
Farklı Siyasal kimlikleri olmasına rağmen Bursaspor’un yükselişi için yola kiminle çıkılıp, başarı elde edileceği noktasında rasyonel yaklaşım sergileyen Mustafa Bozbey…
Kurtarılması çok zor bir kulübü, şehre duyduğu aidiyet ve vefa borcu gereği hiç düşünmeden omuzlayan Enes Çelik...
Maddi anlamda büyük katkılarla yola çıkan Bursaspor Yönetim Kurulu...
Metro istasyonlarına isim hakkının Bursaspor’a verilmesi, Özlüce arazisinin Bursaspor’a tahsisi ve kulübe belirli süreli kiralama haklarının sağlanmasında koşulsuz destek veren büyükşehir belediye meclisinde çoğunluğa sahip AK Parti Grubu...
Diğer siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve iş insanları da maddi-manevi katkılarıyla bu başarının bir parçası oldular.
Ve tabii ki Faruk Çelik...
TBMM ve Artvin mesaisinden kalan her vaktini Bursaspor’a ayırarak; banka banka, iş insanı iş insanı dolaşarak, büyük küçük demeden herkesin kapısını çalmış, Bursaspor’un borçları temizlenmeden o kapılardan çıkmamıştır. Kulübe ilave bağışlar kazandırmak için adeta canını dişine takmıştır.
Büyük Bursaspor taraftarına ise ayrıca özel bir parantez açmak gerekir.
Tribünleri aşan destekleri, deplasmanlardaki yalnız bırakmayan duruşları, hem maddi hem manevi katkıları bu şampiyonluğun en güçlü harcı olmuştur.
Ekonomik ve siyasi destek tek başına yetmezdi; taraftarın ruhu olmadan bu başarı mümkün olmazdı. Bugün üst liglerde bile bunun eksikliğini yaşayan kulüpler var.
Bu yüzden bu şampiyonluk, “Bursalıyım” diyen ve bu harekete destek veren herkesin anasının ak sütü gibi helaldir.
Ancak gönlümüzde bir burukluk da var:
Bursaspor daha üst liglerde iken neden bu adımlar atılmadı?
Ülkenin ekonomik şartları daha iyiyken neden bu destekler verilmedi?
Bursaspor daha az borçla kurtarılabilecekken neden bu kadar derin bir bataklığa sürüklendi?
Kimlerin, kimin hatasıyla bu noktaya gelindi?
Bugün çok net görülüyor ki; AK Parti Grubu’nun Bursaspor’a desteği açık ve samimidir. Belediye meclisinden geçirilen kararlar bunun en somut göstergesidir.
Peki geçmişte kimler bu desteğin önünde durdu?
Bu da bize açıkça gösteriyor ki, geçmişte Bursaspor’un başarısızlığa sürüklenmesini isteyen irade, Bursasporlu görünerek hareket eden bazı unsurlar olmuştur.
Geçmiş yıllarda, Bursaspor’un her başarısızlığında "Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti, Bursaspor’a destek vermiyor" gibi asılsız iddialar ortaya atılmış;
bu yalanlarla Cumhurbaşkanı ve AK Parti, Bursalılarla, Bursasporlularla karşı karşıya getirilmeye çalışılmıştır.
Ama bugün açıkça görülüyor ki:
Eğer AK Parti’nin Bursaspor ile bir problemi olsaydı, belediye meclisinde koşulsuz destek verir miydi?
Cumhurbaşkanının Bursaspor’la bir problemi olsaydı, banka borçlarının yapılandırılması ve temizlenmesi süreci, Faruk Çelik’in bu mücadelesi bu denli aksaksız ilerleyebilir miydi?
Bu gerçekler bize şunu gösteriyor:
Bursaspor’un gerçek karşıtları, Bursasporlu gözüken ama gerçekte kulübün selametini istemeyen kişilermiş.
***
Her spor kulübü başkanının öne çıktığı belirli alanlar vardır. Kimisinin ekonomik, kimisinin ise idari yönü daha kuvvetlidir. Başkan Enes Çelik özelinde ise, bu özelliklerin her ikisine de belirli ölçüde barındırdığını kuşkusuz ifade edebiliriz. Ancak, kendisini çok yakından tanıyan biri olarak, şampiyonlukta çok kıymetli bir payı olduğunu düşündüğüm bir özelliği özellikle vurgulamak istiyorum. Enes Çelik, geçmişten beri müthiş bir futbol bilgisine sahiptir. Bu bilgi; hangi oyuncuların gelecek vaat ettiği, kulübün kimlere daha çok ihtiyaç duyduğu ve hangi taktiklerin uygulanması gerektiği gibi konularda derin bir birikim içerir. Kanaatimce, futbola olan bu hakimiyeti, başarının önemli yapı taşlarından biri oldu.