Boykotun kökeni, gündemi ve toplumsal etkisi üzerine

Yazının Giriş Tarihi: 03.04.2025 08:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.04.2025 08:43

Günlerdir ülke gündeminde yer alan, büyük işletmeleri ve bireyleri doğrudan etkileyen “boykot” kelimesinin kökenini çoğumuz merak etmiyor olabiliriz. Ancak bu tartışmalar bir yana, en azından bu kelimenin hikâyesini öğrenerek bir bilgi kazanmış olalım.

“Boykot” kelimesi, 19. yüzyılda İngiltere'de ortaya çıkmıştır ve adını Charles Cunningham Boycott adlı bir arazi yöneticisinden alır. 1879’da İrlanda’da toprak reformları sırasında Boycott’un yüksek kira talebi ve tahliyeleri üzerine, halk onunla tüm ilişkilerini keserek bir tür sosyal dışlama uygulamıştır. Tarım işçileri çalışmayı bıraktı, esnaf hizmet vermedi, posta hizmetleri bile durduruldu. Bu olay, kelimenin bir eylem biçimi olarak dünya dillerine yerleşmesine neden olmuştur.

Bu toplu dışlama o kadar etkili oldu ki, Avrupa basınında geniş yer buldu ve “boycott” kelimesi artık bir eylem biçimi olarak literatüre girdi.

GÜNDEM BELİRLEYEN BİR ÇAĞRI

Gelelim ülkemize. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından, tutuklamanın siyasi sebeplerle yapıldığına inanan muhalefet lideri Özgür Özel, bazı medya kuruluşları ve firmalara karşı boykot çağrısı yaptı:
“Herkesi tüketimden gelen gücünü kullanmaya davet ediyorum.”

Bu çağrıya iktidar kanadından sert tepki geldi. Hükümet yetkilileri boykotun ekonomik istikrara zarar vereceğini savunarak, ana muhalefeti milli ekonomiye darbe vurmakla suçladı. Bakanlar ve üst düzey AK Partili yetkililer, destek amaçlı esnaf ziyaretleri ve alışverişler yaparak tepkilerini fiilen gösterdi.

ETKİLİ BİR SİYASİ HAMLE Mİ?

Muhalefet uzun süredir bu kadar güçlü bir şekilde gündemi belirleyememişti. Bu açıdan bakıldığında Özgür Özel’in politikası etkili olmuş gibi görünüyor. Parti içinden gelen "pasif liderlik" eleştirilerine rağmen, bu hamlesiyle kamuoyunun odağına oturmayı başardı.

Ancak mesele sadece gündem belirlemek değil. Bu boykot çağrılarının ekonomik faturası ağır olabilir. Hatta bu çağrıdan, siyasi görüşü muhalefete yakın olan ancak boykot edilen firmalarda çalışan masum insanlar da etkileniyor.

TOPLUMU KUTUPLAŞTIRAN BİR ARAÇ MI?

Tüketici boykotu; fahiş fiyatlar, çevreye zarar veren üretim, kötü çalışma koşulları gibi sosyal sorunlara dikkat çekmek için meşru bir yöntemdir. Bu tür amaçlarla yapıldığında toplumsal bilinç yaratabilir.

Ancak siyasi pozisyonlara göre firmaların hedef gösterilmesi, toplumu taraf olmaya zorlamak anlamına gelir. Bu da yalnızca kutuplaşmayı derinleştirir.

Geçenlerde bir arkadaşım anlattı. Acil kitap ihtiyacı için D&R'a gitmek istemiş ama “çıkışta üzerime hükümet yanlısı damgası vurulmasından” çekinerek gitmemiş. Bu, bireysel yaşam alanlarına kadar inen bir baskı ortamının varlığını işaret ediyor.

İktidar, yıllardır kendisine yakın olmayan birçok büyük markanın büyümesine göz yumdu. Ancak bu markalar muhalif oldukları gerekçesiyle kamuoyunda hedef gösterilmedi. Belki belirli firmalar desteklendi ama diğerlerine yönelik bir karalama ya da dışlama kampanyası yapılmadı.

Özetle; muhalefetin bu çıkışı gündem belirlemede başarılı oldu. Ancak toplumun büyük bir kesimini belirli tercihler üzerinden kutuplaştırmaya yönlendiren bir strateji, sürdürülebilir ve yapıcı değil.

Boykot bir araç olabilir; ama hedeflenen toplum, bir amaca ulaşmak için parçalanmamalı.

***

Derbi Üzerine:

Geldiği günden beri tüm başarısızlıklarını Türk futbolunu aşağılayarak örtmeye çalışan Jose Mourinho, dün karakterini fiilen de ortaya koydu. Teşekkür ederiz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)

Boykotun kökeni, gündemi ve toplumsal etkisi üzerine

03.04.2025 08:16

Günlerdir ülke gündeminde yer alan, büyük işletmeleri ve bireyleri doğrudan etkileyen “boykot” kelimesinin kökenini çoğumuz merak etmiyor olabiliriz. Ancak bu tartışmalar bir yana, en azından bu kelimenin hikâyesini öğrenerek bir bilgi kazanmış olalım. “Boykot” kelimesi, 19. yüzyılda İngiltere'de o

Amerikan demokrasisi

28.03.2025 10:24

Amerika Birleşik Devletleri geçtiğimiz günlerde, alışık olduğumuz demokrasi söyleminin gölgesinde, oldukça rahatsız edici bir olaya daha imza attı. Tufts Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olan Türk vatandaşı Rümeysa Öztürk, 25 Mart sabahı evinin yakınında 7-8 sivil ICE ajanı tarafından, sokak ortas

İstemek: Gerçekleşmesi mi, hak edilmesi mi?

26.03.2025 08:03

Aslında yazmaya başlarken, daha önce dergide kaleme aldığım gibi, çoğunlukla sosyal konular üzerine yazılar yazma niyetindeydim. Ancak gündemdeki yoğun siyasi ve hukuki tartışmalar, bazı meselelere açıklık getirme ve yaşananları sizlere farklı bir pencereden sunma isteğiyle, bu alanlarda yazılar kal

Siyaset, yargı ve seçim denkleminde belirsizlik

24.03.2025 12:08

Geçtiğimiz günlerde, bir anda siyasal ve hukuki boyutlarıyla ülke gündemini sarsan gelişmeler oldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaliyle başlayan süreç, gözaltı kararı ve nihayetinde tutuklama ile devam etti. Kamuoyu, sabaha kadar Sulh Ceza Hakimliği’nin kar

Sabır ve sonu

21.03.2025 08:04

Anadolu’da, dilimize dolanan ancak hikâyesini bilmediğimiz birçok söz bulunmaktadır. Bunlardan biri de toplumumuzda yaygın olarak kullanılan “Sabrın sonu selamet” sözüdür. Peki, bu hangi sabrın sonu? Sonu kesin olarak selamet mi? Şimdi bu soruların cevaplarını bulmaya çalışırken, “Sabrın sonu selame

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hakimiyet En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.