Sistem harekete geçti; peki biz ne yapıyoruz?

İki hafta önce Kapaklı, önceki gün Şarköy açıklarında meydana gelen iki deprem Kuzey Anadolu Fayı’nın harekete geçtiğini gösteriyor.

Şimdilerde siyasi konularda kullanılıyor ama kapıdaki deprem tehlikesi için tam yerinde bir söz; Geliyor gelmekte olan…

Bu işin neden şakası olmadığını biraz detaylandırayım…

Kapaklı depremi sonrası uyarılarda bulunan Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi Şarköy açıklarında iki gün önce meydana gelen Kapaklı ile aynı büyüklükteki deprem için de Twitter hesabından depreme ilişkin değerlendirme yaptı. Marmara Fay zonundaki depremin Tekirdağ kolu ile ilişkili olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Görür, ‘Bu kol üzerinde zaman zaman bu büyüklüğe varan depremlere gaz çıkışları da neden olabiliyor. Konumu gereği bu deprem uyarıcı.’ mesajını verdi.

Deprem uzmanı Prof. Dr. Okan Tüysüz ise bölgenin oldukça hassas olduğunu vurgulayarak, ‘Marmara büyük bir deprem beklentisi olan bir bölgedir. Fay hattına yakın oturanların hazırlıklı olmaları lazım’ dedi.

Geçen hafta depremle ilgili en önemli mesajlardan birini ise Bandırma’da Belediye, Kent Konseyi ve Onyedi Eylül Üniversitesi tarafından ortaklaşa düzenlenen ‘Geçmişten Geleceğe Marmara Depremleri’ konulu konferansta konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak’tan geldi.

Sosyal medya hesabından toplantıya katılımın az olmasını, ‘Gittik, anlattık ve dönüyoruz.  Mecbur kadro dışında sokaktaki adam güneşli bir günde meydan gezmeyi seçti. Resmi görevliler dışında 32 kişi vardı.  3 ü benle akraba’ sözleriyle dile getiren Prof. Dr. Yaltırak, konferansta geçmiş depremleri ve fay hatlarını anlattı ve şu mesajı verdi:

‘Depreme karşı tedbir almazsanız Marmara’yı ve evlerinizi bırakıp gidin. Geliyoruz bakıyoruz salon bomboş. Yani ölüme razıyız.   İşin kötü yanı doktor da razı geliyor. Doktorda bizi masada bıraktı. O zaman başka bir çare yolu öneriyorum; Tedbir almayacaksanız aklı başında olan Marmara’dan gitsin. Ne mal bıraksın, ne mülk bıraksın, hepsinin değeri varken hepsini satsın gitsin. Onun için gerçekten kaçmayın yüzleşin gerçekle. Tedbirler alın, önlemler alın. Yenileyeceksiniz, yenileyemiyorsanız bırakın gidin. Çaresiz değilsiniz, asıl çaresizliği kendiniz yapıyorsunuz. Tedbir alın bilimi doğru takip edin’

Sistemin hareketlendiği konuşulurken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da, ‘AFAD Akreditasyon Sertifika Belgesi Teslim Töreni’nde, hiç de alışık olmadığımız tarzda mesaj verdi. Bakan Soylu, deprem hareketliliğinin giderek arttığını belirterek, ‘Bütün bilimsel veriler ciddi depremlerle karşı karşıya olduğumuza işaret etmektedir’ açıklamasını yaptı.

*****

AFET SONRASI İYİYİZ AMA KENTSEL DÖNÜŞÜMDE GEÇ KALDIK

Türkiye, Marmara depremi sonrası en önemli gelişmeyi afet sonrası müdahale ve yaraların sarılması konusunda gerçekleştirdi. Bakan Soylu’nun aynı konuşmada vurguladığı gibi afet yönetimi konusunda dünya ile aramızda makas kapandı. Bu da AFAD gibi bir kurumu oluşturma sayesinde gerçekleşti.

Aynı gelişmeyi yasa çıkarmamıza rağmen kentsel dönüşümde sağlayamadık. Oysa tıpkı AFAD gibi kentsel dönüşümü de ülke çapında planlayacak bir kurum olsa, finansman olanakları sağlansa bu kadar geç kalmazdık.

Henüz beklenen deprem gerçekleşmediği için önümüzde ne kadar zaman kaldığını bilmiyoruz ama bilinen bir söz var; İşin neresinden başlasanız kardır.

Bu kadar uyarıya rağmen birkaç bakanlığın ortak bir kurul oluşturup, kentsel dönüşüm konusunda tıpkı müsilajda olduğu gibi bir dizi karar alması gerekiyor. Yoksa Prof. Dr. Yaltırak’ın çağrısını yani Marmara’yı terk etmeninin imkanı yok. 26,5 milyon insan Marmara havzasında deprem riski olan bölgede yaşıyor. Sanayinin lokomotifi burası. İhracatta ilk üç sıra bu bölgede. O yüzden tedbir almak daha büyük önem taşıyor.

Son bir sözüm de bu havzadaki sanayi tesislerine; siz depreme güvenli fabrikalar yapsanız bile üretimi gerçekleştirecek iş gücü depreme dayanıksız konutlarda yaşıyorsa siz de tehdit altındasınız demektir. O yüzden iş dünyasının da bu konuya hassasiyet göstermesinin zamanı geldi, hatta geçti bile…

*****

BOZKURT: ADD BUGÜNÜN ANADOLU VE RUMELİ MÜDAFAA İ HUKUK CEMİYETİ

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) üç günden beri Bursa’da önemli toplantılar yaptı. Genel yönetim kurulu,  7 il 36 şubenin katıldığı Marmara bölge toplantısının ardından sonuç bildirgesi yayınlandı.

Toplantıların ardından ADD Genel Başkanı Mustafa Hüsnü Bozkurt, Genel Sekreter Namık Havutça, Genel Sayman Basri Gürsoy, Genel Sayman Yardımcısı Devrim Ercan, Bursa Şube Başkanı Nedret Yayla ve Genel Başkan Başdanışmanı Lütfi Kırayoğlu, dün Sönmez Medya’yı ziyaret ederek Genel Müdür Burak Özgün ile görüştü. 

Sohbet sırasında Bursa Erkek Lisesi 1964-67 mezunu olduğunu öğrendiğimiz Bozkurt, hem toplantıları hem de ADD’yi anlattı.  Bir yıllık kampanya ve 5,5 aylık genel başkanlık döneminde, ADD’yi bugünün Anadolu ve Rumeli Müdafaa i Hukuk Cemiyeti işlevi gören Türkiye’nin en önemli demokratik kitle örgütü olarak tarif ettiğini vurgulayan Bozkurt, şöyle devam etti:

‘Türkiye’nin bugün savrulduğunu doğrultusunu kaybettiğini görüyoruz. Bunu herhangi bir parti açısından söylemiyorum.  1918’de olduğu gibi meclis işlevsizleştirilmiş, siyasi partilerin kamuoyunu etkileme güçleri ortadan kaldırılmış. Bunun bir adım sonrası devletsizleşme.  Devlet organlarına güven neredeyse kalmamış durumda adeta bir tek merkezden yönetilmiyor. Tek merkez de bağımsız karar alamıyor’

Buradan ancak Kemalist bir bakış açısıyla çıkılabileceğine inandıklarını kaydeden Bozkurt, ‘Kemalist bakıştan kastım şudur. Sarı saçlı mavi gözlü çık bir daha gel hayır bunlar değil. Kemalist bakış tam bağımsız antiemperyalist Türkiye’dir. Bu model bu bakış açısıyla güncellenmelidir’ dedi.

Bozkurt, 6 muhalefet liderinin bir araya gelmesiyle ilgili olarak da ‘ Böyle birliktelikler belirli bir düşünsel bir plana oturmuyorsa ya da ilkeler bazında ortaklaştırılamıyorsa çok başarılı olamayabilir. İlke bazında bir temele oturtulmasını bekliyorum. İnşallah başarılı olurlar’ şeklinde konuştu.