Akademik odalar, mesleki ve teknik konuların yanı sıra kentlerin vicdanıdır. Kanunla kurulan ve tamamen teknik ve akademik bakışla hareket eden bu odalar, kentlerin doğası, insanları ve geleceği için kaygı duyar, sorunları dile getirir, çözüm odaklı çalışmalarla gündeme yön verir.
Bursa özelini değerlendirecek olursak; kentin geleceğini etkileyecek birçok girişim akademik odaların çabaları sonucu önlenebildi. Önlenemeyen ve altında akademik odaların muhalefet şerhlerinin bulunduğu birçok proje daha sonra yapanlar tarafından bile sahiplenilmedi.
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi son 40 yıldır kentin vicdanı olmak adına önemli çalışmalara imza atan akademik odaların başında geliyor. Yönetiminde ister Çalışma, ister Çağdaş mühendisler grubu olsun İMO Bursa şubesi, kent için dertlenen akademik oda oldu. Elini taşın altına koydu, koymaya da devam ediyor.
İMO bu hafta sonu yine Bursa için hayati derecede önem taşıyan bir buluşmayı gerçekleştirdi. Bursa, İMO Bursa Şubesi’nin düzenlediği ‘Kentsel Dönüşüm Çalıştayı.’ Bu çalıştay, şehrin geleceğini şekillendirmek adına bir araya gelen akademisyenlerden yerel yöneticilere, uzmanlardan kamu temsilcilerine kadar geniş bir katılımcı yelpazesiyle dikkat çekti.
Bursa’nın bu konudaki sorunu büyük. Hem Marmara Denizi’nden geçen iki fay hattı hem de İnegöl’den başlayıp Bursa’yı boydan boya geçen fay hatları nedeniyle çok ciddi deprem tehdidi altında bulunan Bursa maalesef son 60 yılda hızlı sanayileşmenin tetiklediği büyümeye sahne oldu.
Hazırlanan planlar Bursa’nın hızına yetişemeyince ortaya yüzde 65’e yakını kaçak ve imarsız yapılardan oluşan bir beton şehir ortaya çıktı. Şimdi deprem neredeyse kapımızı çalmak üzere.
Bu tablo ile depreme yakalanırsak uzmanlara göre işimiz zor. Depreme karşı en iyi önlem dirençli kentler oluşturmak. Bursa son yıllarda bunu başarabilmek için adımlar attı ama İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem’in konuşmalarında sık sık dile getirdiği gibi ilk düğme yanlış iliklenince istenilen başarı elde edilemedi.
Peki, neydi ilk düğmeler? Birincisi Doğanbey. Bursa’nın kalbine hançer gibi saplanan ve hiç kimsenin sahiplenmediği bu proje yüzünden kimse büyük çaplı kentsel dönüşüme cesaret edemedi. Asıl ihtiyaç duyulan bölgelerde değil de Nilüfer’de 0.50 emsal uygulamasıyla ortaya çıkan durum.
Bu arada hakkını teslim etmekte fayda var. Yıldırım’da TOKİ’nin Akpınar’da müteahhitlerin dönüşüm projeleri başarıyla yürütülüyor.
İMO’nun çalıştayına gelecek olursak;
Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem, oldukça uzun açılış konuşmasında, tarihi geçmişiyle mevcut tabloyu anlatarak durum tespiti yaptı.
‘Kahramanmaraş depreminin şehirlerine kadar hazırlıksız olduğunu, afet öncesi ve sonrası alınan önlemlerin yetersiz olduğunu bizlere bir kez daha göstermiştir’ diyen Erdem, Afet Riski Altındaki Alanların dönüştürülmesi hakkındaki kanunla önemli bir adım atılsa da geçmiş yıllarda çıkartılan “İmar Afları” ile birlikte son çıkartılan İmar Barışı Yasasının kentsel dönüşüme çok olumsuz etkileri olduğuna dikkat çekti.
ERDEM: BU KENT HEPİMİZİN BURSA İÇİN AYAĞA KALKMALIYIZ
Sağlıklı bir kentin, yalnızca güvenli yapılarla değil, aynı zamanda sağlıklı bir çevreyle de mümkün olacağını vurgulayan Erdem, ‘ Bursa’da uygulamaya konulacak kentsel dönüşüm projelerinde çevre dostu, sürdürülebilir yaklaşımlar geliştirmek zorundayız’ dedi.
Bursa’daki kentsel dönüşüm sürecinde 1/100 binlik çevre düzeni planının çok önemli bir rolü olduğunun altını çizen Erdem şöyle devam etti:
“Öncelikle Kentsel Dönüşüm Stratejisi oluşturulmalıdır. Kentsel dönüşüm sadece yerel yönetimler ile değil aynı zamanda ilgili tüm kamu kurumları, üniversiteler ve akademik odaların aynı masada buluştuğu, konunun finansal, sosyolojik ve hukuki boyutları ele alınarak, halkımızla birlikte katkı sağlanacağı bir süreç olmalıdır. Kentimizde son yıllarda uygulana gelen sadece Yık-Yap anlayışından süratle çıkılmalı, kentsel dönüşüm adına bilimsel ve teknik tüm yöntemler masaya yatırılmalıdır. Biz İnşaat Mühendisleri Odası olarak kentsel dönüşüm, başka bir kent sorununa dönüşmeden topyekûn Bursa için ayağa kalkmalıyız diyoruz. Hep birlikte, ortak akıl ve güçlü bir iş birliği ile daha sağlam, sağlıklı ve sürdürülebilir bir Bursa inşa edeceğimize olan inancımızı yineleyerek, Bursa hepimizin diyoruz’
Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Mustafa Bozbey de güvensiz yapılar içerisinde oturan vatandaşların bunun farkında olmadığını ifade ederek, 'Sosyologların, toplum bilimcilerin, mühendislik ve mimarlığın dışında yine hukukçularında mutlaka bu dönüşümün içerisinde yer alması bir sorumluluktur. Tüm kentsel ihtiyaçlarının çözüldüğü ama uygulamanın parça parça yapıldığı kentsel dönüşüm anlayışındayız şu anda. Arkadaşlarımızın üzerinde çalıştığı 1/ 100 binlik planı hazırlamaya başladı. Burada bütün odalarımız, üç üniversitemiz var. Sürdürülebilir bir kenti oluşturmak için bir araya geliyoruz. Planlarımızın içine bugün ülkelerin gündeminde olan iklim değişikliğini de alıyoruz” dedi.
BURSA İÇİN MİKRO BÖLGELEME ÇALIŞMASI YAPILMALI
Çalıştay’ın Onur Konuğu Boğaziçi Üniversitesi Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Nuray Aydınoğlu ise Bursa için hayati önem taşıyan mikro bölgeleme konusuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Aydınoğlu, JİCA’nın değerli çalışmalar yürüttüğü ifade ederek, şunları söyledi: “Kentsel dönüşüm için iyi bir envanter çalışması yapılması gerekiyor. Bursa’da tam olarak deprem kayıplarının tahmini için bir çalışma yok. Bunun için İstanbul ve İzmir’de yürüttüğümüz bir envanter çalışma yöntemi var. Bu hızlı durum tespitini sağlıyor. Teknolojiyi de kullanarak basit yöntemlerle bunu yapabiliyoruz. Nereden başlanacağı, riskli bölgeler neresi önce bunun belirlenmesi gerekli. Bursa gibi derin alüvyon bir zeminde olan kent için mikro bölgeleme çalışmaları öncelikle yapılmalı” diye konuştu.
Türkiye’de gerçek anlamda kentsel dönüşümün çok sınırlı olarak yapıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Aydınoğlu, dönüşümün bütüncül olarak gerçekleşmesi gerektiğini vurguladı.
İşin özüne gelince;
Bursa’da kentsel dönüşümün önemini kamu, belediyeler, akademik odalar, iş dünyası ve mesleki STK’lar benimsemiş durumda ve her kesim bu konuda hızlı adım atılmasını istiyor. Ancak önümüzdeki daha kat etmemiz gereken handikaplar da mevcut. Örneğin mikro bölgeleme yapılıyor ama henüz bina envanterleri çıkarılamadı. Bu ikisi olmadan adım atmak zor. Bana göre en önemli konulardan biri de finansal çözüm. İstanbul bu konuda envanter ve projelerini hazırlayarak Ankara’dan istediği ayrıcalıkları elde etmeyi başardı. Bursa’nın da finans konusuna acilen çözüm bulması gerekiyor. Bu güvensiz binalarda oturanların kentsel dönüşüme ikna edilmesi konusunda en büyük kozlardan biri olacak. Neden Bursa’da da yarısı bizden kampanyası olmasın.