Merhum Vehbi Koç’un meslek lisesi konusunda söylediği; Meslek lisesi memleket meselesi sözünün bugünkü versiyonu bence kalite memleket meselesi olmalı…
Neden diye sorarsanız sizin de günlük hayatınızda sık sık karşılaalitaştığınızdan emin olduğum iki minik örnekle anlatayım;
Birincisi hepimizin kullandığı küçük veya büyük fark etmez ev aletleriyle ilgili…
Diyelim ki mutfak robotu fön makinası gibi küçük ev aletlerinden birini aldınız. Garanti süresi bittikten sonra çöpe atın gitsin…
Neden çöpe atalım tamirciye götürelim dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Çünkü yetkili servise gittiğinizde garanti süresi geçmiş ürünün neden arızalandığını tespit bile ücretli hale gelmiş. Onarım için çıkarılan fiyat ise yeni ürünün biraz altında.
Aynı durum beyaz eşya için de geçerli. Diyelim ki beyaz eşyanız arızalandı. Servisin eve gelmesi bile 500 lira. Tamir ücreti ise tıpkı küçük ev aletleriyle aynı. Yani astarı yüzünden pahalı…
İkincisi otomobille ilgili. Aracınız arıza yaptı diyelim. Garantisi geçmişse servis yerine hepimizin tercihi olan tamircilere gideriz. Nedeni de daha ekonomik olması. Artık onlar da tıpkı beyaz eşya veya elektronik servisi gibi çalışmaya başlamış. Hadi diyelim arıza tespit edildi ve onarmasını istediğiniz inanın fiyatlar yetkili servisle neredeyse aynı…
Bir de aldığınız hizmetin kalite sorunu var ki hiç sormayın… Her onarım sonrası başınıza yeni bir sorun çıkma olasılığı oldukça yüksek. Örneğin üç günden beri aracımın bir lambası ile uğraşıyorum.
Ekranda fren lambası arızasını görünce oto elektrikçiye gittim. Arka stop lambası söküldü. Yerine yeni ampul takıldı. Tam bu sırada usta, diğer lambanın da geçmek üzere olduğunu söyledi ve değiştirmeyi önerdi. Bir daha çıkarıp takma olmasın diye teklifi kabul ederek olur dedim.
İki ampul değişti ve ben yoluma devam ettim. Aradan bir gün geçince benim arıza lambası yine yandı. Bu kez arızalı olan tamircinin yeni taktığı ampuldü. Tekrar uğradığım tamirci, işlerinin yoğun olduğunu söyleyerek daha sonra gelmemi istedi. Ancak ekrandaki uyarı lambası ve sesi sürekli rahatsızlık verdiği için başka bir elektrikçiye gitmek zorunda kaldım. O arızayı tespit etti. 10 amper yerine 5 amperlik ampul takılmış. Sistem kabul etmediği için arıza olarak görülmüş.
Ama Gemlik’te 10 amperlik ampul yok. Bu kez istikamet Beşyol. Birkaç elektrik malzemesi satan işlerini dolaştıktan sonra sonunda ampulü bulabildim. Umarım bu kez yeni bir sorun çıkmaz.
Sözün özü; bu anlattıklarım sadece benim yaşadığım sorun değil. Bugünlerde kimi dinlesem kimi su tesisatçısı, kimi elektrikçi, kimi beyaz eşya tamiri konusunda yaşadıkları sıkıntıları anlatıyor. Ücretler arttı ama alınan hizmetin de kalitesi düştü. Toplum olarak hayatın neredeyse her alanında kalite sorunu yaşıyoruz. Marketten aldığımız gıda ürünlerine şüphe ile bakmak bir yana gramajlarını da kontrol etmek zorunda kalıyoruz. Çünkü fiyatını uygun gördüğünüz benzer ambalajdaki ürüne bakıyorsunuz 100 veya 150 gram daha az. Örnekleri saymakla bitmez…
İLKÖĞRETİME ZORUNLU KALİTE DERSİ ÖNERİSİ
Oysa Türkiye ve özellikle de Bursa, dünyada kalite belgesinin hazırlandığı bir şehir. Sultan II. Bayezid tarafından 1502 yılında hazırlanan ve dünyanın ilk kalite standardı olma özelliği taşıyan Kanun name-i İhtisab-ı Bursa (Bursa Belediye Kanunu) ile bu işin başlangıç noktası.
Kalite konusunda Son yıllarda Bursa’da önemli çalışmalara imza adan bir dernek var. 2009 yılında 29 kalite gönüllüsü tarafından Kurulan Kalite Birliği Derneği’nin kurucu başkanı Mustafa Karaman , yıllardan beri Bursa’da bir kalite neferi gibi çalışıyor.
Bağış kabul etmeyen ve gelir getirici hiçbir faaliyette bulunmayan derneğin tek amacı; kaliteli milli üretimin desteklenmesi. Tüm üyeler gönüllülük esasına göre çalışıyor. TSE’ye destek olmak amacıyla kamunun giremediği her noktada kaliteli üretimin özendirilmesi ve geliştirilmesi amaçlanıyor.
Kurulduktan sonra ‘Milli Ses Ver’ ve ‘Kalite Şehri Bursa’ proje ve kampanyası ile Türkiye gündeminde yer bulan dernek başkanı Karaman, kalitenin toplumsal bir kültür haline gelmesi için Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’e mektup yazarak bir öneride bulundu.
Mektuba derneğin çalışmalarını anlatarak başlayan Karaman, yaptıkları gönüllü çalışmalarla 35 devlet okulunun TS EN ISO 9001 Yönetim Belgesi almasını sağlandığını, 50 öğretmene uluslar arası geçerliliği olan Yönetim Sistemleri eğitiminin ücretsiz verildiğini, 3 bin veliye bilinçli tüketici semineri, 25 bin öğrenciye temel kalite konferansı ve yaklaşık 100 bin öğrenci de sertifikalı hijyen-el yıkama eğitimi verildiğini anlattı. Eğitim camiasında ve özellikle temel eğitim kurumlarında kalite ile ilgili bilinç seviyesinin oldukça düşük olduğuna dikkat çeken Karaman, ‘ Temel kalite eğitimlerinin İlköğretimde öğrencilere verilmesi ve kalite dersinin zorunlu ders olarak okutularak, gelecek nesillere kalite bilincinin verilmesi ülkemizin yarınlarına ışık tutacaktır’ çağrısında bulundu.
İMO BURSA’DAN SOĞUKSU VE SEYMEN’E DAVA
Bursa’nın son yıllarda en çok tartışılan konularından biri Soğuksu ve Seymen mahallerinde yapılması planlanan sanayi ve depo alanları.
İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu, geçtiğimiz aylarda kent gündemine taşıyarak kamuoyuna duyurduğu Kestel Soğuksu ve Seymen Mahalleleri Sanayi ve Depolama Alanı Planı gelişmelerini takip etmeyi sürdürüyor. 26 Nisan’da Bursa Valiliği Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne İmar Planına itiraz eden İMO Bursa Şubesi Yönetim Kurulu, itiraza yönelik 22 Temmuz’a kadar herhangi bir yanıt alamayınca süreci yargıya taşıyarak 26 Temmuz’da Bursa İdare Mahkemesine yürütmeyi durdurma davası açtı.
Göreve geldikleri günden bu yana kentin sorunlarına teknik ve bilimsel bakış açısı ile çözüm aradıklarını söyleyen İMO Bursa Şubesi Başkanı Serdar Atilla Erdem, şöyle devam etti:
“Yönetim Kurulu olarak kentin sağduyusu olmaya devam edeceğiz. Kentin Anayasası olarak nitelendirdiğimiz 1/100 bin Ölçekli Çevre Düzeni Planı hazırlanmadan yeni sanayi alanlarının planlanması kent menfaatine olmayacaktır. Kentin planlanma, korunma ve geliştirilme amacına uygun olmayan planlamalara itirazımız sürecektir. Amacımız gelecek nesillerimize planlı kentleşme ve doğru yapılaşmanın olduğu bir gelecek bırakmaktır. Bu sebepledir ki kent anayasası yapılmadan, yetkili kurumlar devre dışı bırakılarak kentimizin ulaşım, su kaynakları ve tarım alanlarını etkileyecek olan bu büyüklükteki imar plan çalışmalarının ‘ben yaptım oldu’larla şehrimize dayatılmasına müsaade edemeyiz. Hukuk sistemimizin adaletle gereğini yaparak iptal davamızı olumlu sonuçlandıracağına inancımız tam olmakla beraber Bursa hepimizin diyor, karar vericilerimizi sağduyulu olmaya davet ediyoruz” dedi.