Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…
Kadını en güzel anlatan cümlelerden birini Bozkırın tezenesi halk ozanı Neşet Ertaş kurmuştur;
‘Kadın insan bizler ise insanoğlu’
Bu tanımlamanın üzerine laf söylenmez ama dünyada ve ülkemizde yaşadığımız kadınlarla ilgili gelişmeleri de irdelemek isterim.
Torunumun okulda çektiği fotoğraftaki sözler de bunların yazmamda etkili oldu;
‘Her kadın kendi hikayesinin kahramanıdır’
Kadınlar, tarih boyunca yalnızca evlerin ve sokakların sessiz figürleri değildi; onlar, medeniyetin temellerini atan, toplumu şekillendiren, kendi hikayelerinin değil, çoğu zaman göz ardı edilen insanlığın kahramanlarıydı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü ise aslında kadınların yaşadığı özgürlük ve eşitlik mücadelesinin en somut sembolü. Bugün, sadece bir kutlama değil, aynı zamanda geçmişin acı derslerinin ve geleceğe dair umutların bir yansıması.
Dünya Kadınlar Günü’nün kökleri, 20’inci. yüzyılın başlarına, işçi hareketlerinin ve kadınların oy hakkı için verdiği mücadelelere dayanır. 1910 yılında Clara Zetkin’in önderliğinde gerçekleştirilen uluslararası toplantıda, kadınların oy hakkı, daha adil çalışma koşulları ve eşitlik talep edilerek bugünün temelleri atıldı.
Tarih, bize kadınların ne denli büyük fedakârlıklar vererek bu haklara kavuştuğunu, her bir adımın insanlık tarihine damgasını vurduğunu hatırlatır.
Türkiye’de ise, Atatürk’ün devrimleriyle birlikte kadınlar, siyasetten eğitime, iş dünyasından kültüre kadar pek çok alanda öncü roller üstlendi, uluslararası arenada da adından söz ettirdi. Ama bu değişim ve dönüşüm zamanla yerini tartışmalara ve hala çözülmesi gereken sorunlara bıraktı.
Günümüzde, kadınların toplumdaki rolü, birçok alanda hak ettikleri değeri bulmaktan uzak. Eşitlik, yalnızca yasalarda yer alıyor; günlük yaşamda, iş yerinde, siyasette ve kültürel alanlarda, kadınların mücadele ettiği engeller hâlâ göz önünde. Eşitsizlik, cinsiyet ayrımcılığı ve toplumsal önyargılar, kadınların potansiyelini engellemeye devam ediyor.
Bunun yanı sıra son yıllarda kadına yönelik şiddet, toplumun temel değerlerini derinden sarstı; kadınlarımız, eşitlik ve adalet mücadelesinde yalnızca bireysel trajediler yaşamıyor, aynı zamanda medeniyetimizin onurunu korumak için her gün acımasız bir gerçeklikle yüzleşmek zorunda kalıyor.
Sonuç olarak, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, geçmişin acı tecrübelerinden aldığımız dersleri ve geleceğe dair umutlarımızı bir araya getiriyor. Kadınların varlığı, yalnızca bir cinsiyet meselesi değil; bu, insanlığın, medeniyetin ve toplumun temel taşı. Türkiye’de ve dünyada kadınların hak ettiği değeri bulmaları, ancak ortak çaba, bilinçli politikalar ve toplumsal dayanışma ile mümkün olacak.
İşte bu yüzden, bugün kadınlar için attığımız her adım, yarın geleceğimize ışık tutacaktır.
KADINLAR EKONOMİNİN TEMİNATI
Bursa, kadın istihdamı ve kadın girişimciler konusunda şanslı illerden biri. Türkiye’nin en büyük OSB’lerinden biri olan Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi’ndeki sanayici ve iş insanları derneğinin başkanlığını da uzun süredir Nilüfer Çevikel yönetiyor.
Çevikel, Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada kadın girişimciliği ve istihdamı konusunda önemli mesajlar verdi. Kadınların şirket yönetiminden sanayiye, teknolojiden girişimciliğe kadar her alanda güçlendirilmesinin ekonomik büyümeye katkı sağlayacağını belirten Çevikel, ‘Sanayi ve iş dünyasında kadınların artan varlığı toplumsal kalkınmanın yanında, rekabet gücümüzün de anahtarlarından biridir. Kadınların karar alma mekanizmalarında daha fazla yer alması, daha yenilikçi, üretken ve sürdürülebilir bir ekonomi oluşturmanın yolunu açacaktır" dedi.
DOSABSİAD olarak kadın istihdamını ve kadın girişimcileri destekleyen projelere öncelik verdiklerini belirten Çevikel, "Kadın istihdam oranının artması, iş hayatında kadın erkek eşitliğinin sağlanması ve toplumsal farkındalığın yükselmesi için hepimize görev düşüyor. Kadınların güçlendirilmesi tüm toplumun kalkınması anlamına gelir. Bizler de DOSABSİAD olarak, bu alandaki projeleri desteklemeye ve öncü olmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
MÜSİLAJ, GEMLİK KÖRFEZİ’NDE DENİZ YÜZEYİNE ÇIKTI
Marmara Denizi, kirliliğe karşı imdat çığlığını 2021 yılında müsilajla atmıştı. Denizin üzerine kabus gibi çöken müsilajın temizlenmesi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından başlatılan seferberlikle deniz yüzeyi temizlenmiş ve aynı sorunun yeniden yaşanmaması 22 maddelik eylem planı devreye sokulmuştu.
Aradan geçen yıllarda, resmi raporlara göre eylem planının 22 maddesinden 19’u uygulandı ama içinde ileri biyolojik arıtma tesisleri kurulmasının da yer aldığı 3 madde hayata geçirilemedi. Kirliliğin devam etmesine iklim değişikliğinin etkisiyle deniz suyu sıcaklığının yükselmesi eklenince sonbahardan itibaren müsilaj denizin altını örümcek ağı gibi sarmaya başladı. Hatta Ege Denizi’ne sıçrayarak Saros körfezinde de görüldü.
Geçen ay Gemlik Kent Konseyi’nin öncülüğünde müsilaj konusu mercek altına alınmıştı. Müsilaj konusunda raporlar hazırlayan ve bu konuda çözüm önerilerinde de bulunan Bandırma Onyedieylül Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı panelde uyarılarını tekrarlamıştı.
Panel öncesi Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren ve Bursalı dalgıçlar Harmankaya’da dalış yaparak denizin altındaki müsilajı görüntülemişti.
Dün tam bu noktadan çekilen bir görüntüyü Gemlik’teki gazeteci arkadaşım Mustafa Emre Özgen gönderdi. Dalışla görüntülenen müsilaj deniz yüzeyine çıkmıştı. 2021 yılında aynı noktadan başlayan müsilaj körfezi kaplamıştı.
Tehlike geliyor derken geldi bile…
Aslında nisan ayı gibi deniz yüzeyine çıkar diye tahmin ediyordum ama havaların ısınması süreci hızlandırdı.
Yine geç kaldık. Bakalım bu kez nasıl bir yöntemle kurtulmaya çalışacağız…