İnşaat, Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden biri olmasına rağmen uzun süreden beri durgunlukla mücadele ediyor. 2024 Ekim ayı verileri 250 sektörü etkileyen inşaat cephesinde işlerin pek de yolunda olmadığını gösteriyor. Türkiye Hazır Beton Birliği’nin açıkladığı raporu, betonun temel olduğu inşaat sektöründe durgunluk ve belirsizliğin devam ettiğini ortaya koyuyor.
İnşaat sektörü içinde önemli paya sahip konutla ilgili Merkez Bankası önceki gün ekim ayına ilişkin konut fiyatları endeksini yayınladı. Konut fiyatları, ekimde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26,8 arttı. Ekim ayında Türkiye'de tüketici fiyatları yıllık bazda 48,6 artmıştı. Böylece konut fiyatları reel olarak yüzde 14,7 ile rekor düşüş kaydetti.
Ekim ayında üç büyük şehir arasında en yüksek aylık artış yüzde 4,5 ile İzmir'de gerçekleşti. İzmir'i yüzde 2,8 ile Ankara, yüzde 1,1 ile İstanbul izledi.
Dün de betonun temel olduğu inşaat sektöründe Türkiye Hazır Beton Birliği’nin (THBB) açıkladığı “Hazır Beton Endeksi” raporu, durgunluk ve belirsizliğin devam ettiğini ortaya koydu.
Raporun en dikkat çekici bulgularından biri, Faaliyet Endeksi’nin yılın ilk 10 ayında sadece dört kez eşik değerini aşabilmiş olması. İnşaat faaliyetlerinde beklenen toparlanma bir türlü gerçekleşmiyor; üstelik Ekim ayı verileri, geçen yılın aynı dönemine kıyasla bir gerilemeyi işaret ediyor. Endekslerin tümünde düşüş yaşanması, sektörün toparlanmak yerine daha da zayıfladığına işaret ediyor.
Güven ve Beklenti Endeksleri, sektörün geleceğine dair karamsarlığı net bir şekilde ortaya koyuyor. Güven Endeksi’nde yaşanan düşüş, sektörde faaliyet gösteren firmaların ekonomiye olan inancının zayıfladığını gösterirken, Beklenti Endeksi’ndeki durgunluk, gelecek üç ayda da işlerin pek parlak olmayacağını ortaya koyuyor. Faaliyet Endeksi’ndeki sınırlı artışlar ise sektörün derin nefes almakta zorlandığını kanıtlıyor.
THBB Başkanı Yavuz Işık, sektördeki durgunluğun konut satışlarındaki hareketlenmeyle örtüşmediğini ifade ediyor. Ekim ayında konut satışları son iki yılın en yüksek seviyesine ulaştı; özellikle ipotekli satışlarda artış var. Ancak bu hareketlilik daha çok düşük fiyatlı ikinci el konutlara yönelen tüketicilerin talebiyle sınırlı kalıyor. Merkez Bankası verilerine göre, konut fiyatlarındaki reel gerileme, tüketicileri talebi öne çekmeye itmiş durumda.
İKİNCİ EL SATIŞLARI CANLANMAYA YETMİYOR, YENİ PROJELERE İHTİYAÇ VAR
Fakat bu tablo, hazır beton üreticilerinin ve genel olarak inşaat sektörünün sorunlarını çözmekten uzak. Yeni projeler yerine mevcut konutların el değiştirmesi, sektörün yeniden büyüme ivmesi yakalamasını engelliyor. Üstelik 2025 yılında beklenen faiz indirimi sonrası talebin artacağına dair beklentiler, şu anki durgunluğu daha da belirgin hale getiriyor.
THBB’nin raporu, inşaat sektöründeki dalgalanmaların sadece beton üretimini değil, tüm bağlantılı sektörleri etkilediğini gözler önüne seriyor. Ancak sektörü canlandırmak için somut adımlara ihtiyaç var. Öncelikle, güvenin yeniden tesis edilmesi gerekiyor. Bu, sadece beton üreticilerinin değil, yatırımcıların da harekete geçmesiyle mümkün olacak.
Öte yandan, yeni projelere olan ihtiyaç da gün gibi ortada. Mevcut konut stokunun ikinci el satışlarla el değiştirmesi, ekonomiyi canlandırmaya yetmiyor. Yeni konut projeleri, altyapı yatırımları ve sanayi tesislerinin inşası için bir seferberlik başlatılmadığı sürece, inşaat sektöründe beklenen büyüme yakalanamayacak.
DEPREM SADECE KONUTLARI YIKMAYACAK; SANAYİDE DEPREME HAZIRLIK İÇİN ÖNEMLİ ADIM
Bursa, hem Marmara Denizi’ndeki riski yüksek faydan, hem Gemlik-Mudanya arasındaki güney kolunun üreteceği depremden hem de 1855 yılında küçük kıyamete neden olan İnegöl’den Bandırma körfezine kadar uzanan fayın üreteceği depremden etkilenecek bir kent.
Hızlı büyüme sonucu yapı stokunun yüzde 65’i kaçak ve imara aykırı yapılardan oluşan Bursa’nın depremler karşısındaki kırılganlığı ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Ancak depremle ilgili değerlendirmelerde sürekli konutlar gündeme geliyor. Oysa Bursa, ciddi sanayi altyapısıyla Türkiye ekonomisinin lokomotif kentlerinden biri. Depremden konut, altyapı, yolların yanı sıra sanayide etkilenecek. Büyük bir depremde ekonominin kalbi de ciddi bir kriz yaşayacak.
Kurulduğunda Türkiye’ye örnek olan ve Bursa’da üretimin kalbinin attığı pilot sanayi ya da şimdiki adıyla Bursa OSB depreme hazırlık konusunda öncü bir rol üsleniyor.
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Bursa OSB’nin depreme hazırlanması için kolları sıvadı. Bu kapsamda alanında uzman akademisyenler, bölgede zemini ve bina stokunu iyileştirecek yol haritasını hazırlamak için çalışmaları başlatacak.
Deprem araştırma merkezi kuran ve uluslararası patentli zemin sıvılaşmasını önleyen bor katkılı malzeme buluşuna da imza atan BTÜ, bu kez sanayinin depremselliğini ele alacak çalışma başlatıyor. Bu kapsamda; BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Bursa Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Abdullah Burkay ile bir araya geldi.
Organize sanayi bölgesinin depremselliğinin ele alındığı toplantıda konuşan, Bursa Organize Sanayi Yönetim Kurulu Başkan Vekili Abdullah Burkay, Bursa OSB’nin 7 milyon metrekare alanı bulunduğunu belirterek, 6 şiddetinin üzerindeki olası bir depremde maddi kaybın, Türkiye ekonomisinin 8’de 1’i kadar olacağını söyledi. Bu doğrultuda OSB’nin deprem açısından iyileştirilmesini istediklerini kaydeden Burkay, “OSB’de 1961-1975 arasında 2 milyon metrekareye yakın alanda bina yapılırken, 1975-1995 arasında 1 milyon 392 bin metrekare ve 1999 depremi sonrasında 3 milyon metrekare alanda bina inşa edildi. Burada deprem açısından ciddi risk potansiyeli söz konusu. Bu nedenle üretimi durdurmadan hem binaların hem de zeminin iyileştirilmesi için Bursa Teknik Üniversitesinin akademik aklına ihtiyacımız var” diye konuştu.
Rektör Çağlar, BTÜ’nün bu sorumluluğa hazır olduğunu açıkça ifade ederek, geliştirilen bor katkılı enjeksiyon teknolojisiyle zemin sıvılaşmasını önlemenin mümkün olduğunu, bu teknolojinin OSB sahasında da etkin bir şekilde uygulanabileceğini vurguladı. Ayrıca üst yapıların analiz edilmesi, sorunların tespit edilmesi ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi konusunda kapsamlı çalışmalar yapılacak.
BTÜ ve OSB yönetimi, iş birliği çerçevesinde bir çalıştay düzenleyerek, "üretim devam ederken nasıl iyileştirmeler yapılabilir" sorusuna yanıt arayacak. Bu sürecin sonunda Bursa OSB’nin daha güvenli ve sürdürülebilir bir üretim sahası haline gelmesi hedefleniyor.
Bursa, sanayi ve bilim dünyasının iş birliğini başarıyla hayata geçirerek, diğer sanayi bölgelerine örnek olacak bir model oluşturuyor. Şehirle bütünleşen bir üniversite vizyonunu güçlü bir şekilde sürdüren BTÜ, sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin sanayi altyapısını depreme hazırlama yolunda önemli bir adım atıyor
Sanayi üretimimizin güvenli bir geleceğe taşınması, yalnızca Bursa’nın değil, ülkenin tamamı için bir kazanç. BTÜ ve OSB’nin bu iş birliği, “Bursa nasıl fark yaratır?” sorusuna verilen bilimsel bir cevap olacak.