Türkiye Düşünce Kulübü, 2009 yılında İznik’te kurulduktan sonra Türkiye çapında teşkilatlanmış ve daha sonra TR Düşünce Kulübü adını almıştı. Kısa sürede büyüyen ve 56 il ve 23 ülkede temsilciliği bulunan ve genel başkanlığını Ercan Yakut’un yaptığı dernek, kurulduğu günden beri siyaset, ekonomi, eğitim, sağlık ve toplumsal konularda yaptığı eğitim, proje, konferans ve araştırma çalışmalarıyla öne çıkıyor.
TR Düşünce Kulübü, bugüne kadar 40 kez düzenlenen "Çay Simit Kahvaltılı Söyleşi" programlarına Ramazan ayı dolayısıyla iftar sohbetlerini de ekledi. İlk konuk da parlamenter sistem döneminde Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Devlet, Tarım ve Orman Bakanlığı görevinde bulunan AK Parti Artvin Milletvekili Faruk Çelik oldu.
Türkiye’nin en deneyimli siyasetçilerinden biri olan Çelik, yaptığı konuşmayla küresel, bölgesel ve yerel ölçekteki gelişmeleri değerlendirdi. Dinleyenlere bir ufuk turu yaptıran Çelik, Ukrayna, Suriye, terörsüz Türkiye ve iç siyaset konusunda önemli mesajlar verdi.
Ramazan ayı, barış, huzur ve rahmet ayı olarak adlandırılır; ancak günümüz dünyasında bu kavramların yerine, acımasız gerçekler hüküm sürüyor.
Çelik de konuşmasına bu konuya değinerek başladı ve ‘Dünyada bir merhametin olmadığını hepiniz görüyorsunuz’ dedi.
İkinci Trump dönemiyle ilgili değerlendirme yapan Çelik, seçim öncesi birçok savaşı bitireceği açıklaması yapan Trump’ın koltuğa oturduktan sonra yoğun bir eylem ve söylem içine girdiğini hatırlattı. Tarihi sürecin aceleciliğin ne sonuçlar doğurabildiğini gösterdiğini de ifade eden Çelik, şöyle devam etti:
‘Biliyoruz ki savaşın temelinde adil olmayan barışlar var. Yeni bir savaş oluyorsa anlayın ki geçmişte yapılan bir barışın eseridir. Çünkü barışlar hakkaniyete dayanmıyorsa adalete dayanmıyorsa, ülke ve insan onurunu hiçe sayıyorsa bu onursuz davranışların onursuz anlaşmaların neticesinde yeni savaşlarla insanlık karşı karşıya kalıyor.’
Buna örnek olarak, 1871’de Fransa- Almanya savaşı sonucundaki anlaşmanın birinci dünya savaşını, Versay anlaşmasının ikinci dünya savaşının, Sevr anlaşmasının da bizim İstiklal harbinin ortaya çıkmasının nedeni olmasını gösterdi ve şunu ekledi: ‘Dolayısıyla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki barış gerçek anlamda barış değil ise yeni bir savaşın aslında habercisidir demek doğru olur’
Bismarck’a atfedilen ‘Diplomasi ve sakatat halka açık yapılmamalıdır’ sözünü hatırlatan Çelik, Trump’ın farklı bir görüntü oluşturarak bu anlayışı yıktığını ve aleniyete dönüştürdüğüne işaret ederek şöyle devam etti:
‘Her şey şeffaf bir şekilde bütün dünya tarafından izlenir hale geldi. Bunun faydalı mı zararlı mı bunun anlaşmalara nasıl yansıyacağını da önümüzdeki süreçte hep beraber göreceğiz. Ama bir şey unutmayalım haksızlığa uğrayan kim olursa mutlaka bir fırsat kollar. Bu ülkeler için de böyledir. Eğer haksızlığa uğramışsa Bir fırsatını bulmaya çalışır bulunca bu haksızlığın izalesi için ortadan kaldırılması için gerekli çabayı mutlaka ortaya koyar’
‘Adam çıkıyor açıkça bütün dünya ve ilgili ülkelere rajon kesiyor böyle olacaksınız sen katılacaksın, sen katılmayacaksın sen imza atacaksın sen atmayacaksın tarzında bir yönetim ve yaklaşım tarzı ile karşı yayız’ diyen Çelik, şöyle devam etti:
‘Bu rajonlar gizli veya açık kesilirken bizim böyle bir dünyada yapmamız gereken nedir diye soracak olursak; Benim kanaatime göre varsayımlarla hareket etmememiz gerekir. Gerçekler ortada görüyorsunuz, tehditler de ortada buna görev vaziyet alıp bu hadiselerin üzerine gidecek bir yapılanmayı bir duruşu sergilemek gerekiyor’
HEM UKRAYNA’DA HEM SURİYE’DE BAŞARILI POLİTİKA İZLENDİ
Faruk Çelik, önümüzdeki süreçte Hindistan, Çin ve ABD’nin gelecekte dünyanın şekillenmesinde önemli olduğuna da dikkat çekerek, ‘Benim kanaatime göre ABD Çin hesaplaşması yakın bir gelecekte olacak. ABD Rusya ilişkileri de şu an itibarıyla bu büyük projeye alt yapı oluşturuyor. Yani Amerika’nın şu anda Rusya’yı öne çıkarmasındaki neden Çin ile muhtemel hesaplaşmasını alt yapısında Rusya’yı o bloktan bertaraf etme şeklinde değerlendiriyorum. Belki de Çin bedel ödememek, tansiyonu yükseltmemek için tedbirler alabilir. Bu dünya barışı açısından da son derece önemli. Trump’un başında olduğu ABD ile çok daha sıcak ve ileri bir çatışmayı tercih edeceği kanaatinde değilim.
Rusya’nın direkt hedef olacağı endişesiyle Ukrayna’yı kırmızıçizgi olarak belirlediğini de ifade eden Çelik, ‘Ukrayna da AB’ye katılır NATO’ya girerse vah başıma gelecek tarzında bir yaklaşımla Ukrayna’ya karşı böyle bir işgal hareketini başlattı’ diye konuştu.
Çelik, hükümetin Ukrayna- Rusya savaşında çok başarılı bir sınav verdiğinin de altını çizerek, ‘Hem Rusya ile hem Ukrayna ile ilişkilerimizi çok düzeyli bir şekilde Türkiye’nin zararına oluşacak en ufak bir ayrıntıyı da dikkate alarak sürdürdüğünü belirtmek istiyorum’ mesajını verdi.
Suriye konusuna da değinen Çelik, konuşmasını şöyle sürdürdü:
‘Suriye’nin bugüne ve yarın son derece önemli. Suriye bugün kırılgan bir sakinlik içinde diyebiliriz. Ama bu Suriye’nin durumu bizi yanıltmamalı. Yani Suriye’de her şey bitti gibi bir yaklaşım doğru olmaz diye düşünüyorum. Suriye’de her şey dünden çok daha iyi ama yarının garantisinin olmadığını bilerek yaklaşmak gerekiyor. Bu konuda hükümetimizin özellikle Cumhurbaşkanımızın Ukrayna politikasında olduğu gibi Suriye ile ilgili de çok hassas ve çok dikkatli değerlendirme ve duruş sergilediğini de ifade edeyim’
MEMLEKET MESELELERİ YERİNE ADAY TARTIŞMASI….
İç politika ve CHP’deki aday tartışmaları konusuna da bir başlık açan Çelik, bu kadar sorun yumağı içinde ülkemizde konuşulması gerekenin memleket meseleleri olduğuna dikkat çekerek, şöyle devam etti:
Konuşulması gereken enflasyon ve ekonomideki gelişmeler nasıl pozitif seyreder diye olmalıdır. Konuşulması gereken kalkınmadaki eksikliklerimiz nelerdir. Türkiye tercihlerini kalkınmada hangi alanlarda yoğunlaştırılması olmalıdır. Türkiye terörü nasıl bertaraf ederiz terör kaynaklarını nasıl yatırıma istihdama üretime dönüştürürüz diye terörü bitirme konusunda olmalıdır.
Ama şimdi öyle bir şey maalesef özellikle muhalefetimiz açısından söylüyorum; olan bir deprem var 400-500 bin konut yapılacak yapılıyor şu anda 250 bine yaklaştı konut sayısı. Muhtemel deprem bölgesindeyiz deprem yine olacak. Bu kaçınılmaz Allah vermesin de coğrafyamız öyle bir coğrafya. Gündemde deprem olmalıyken, Türkiye’de alternatif olduğunu söyleyen ve son seçimde de birinci parti olarak çıkan ana muhalefet partisinin ana gündemi adaylar meselesi. 6 aydır en çok konuşulan konu adaylık konusu. Adaylık benim kişisel kanaatim 2027’de yapılacak bir seçim için 2024’ten beri adaylığı konuşmak ve yukarıda saydığım ana gündem maddelerini dikkate almamak yahut da onları önemsiz görmek. Gerçekten izah edilir gibi değil. Adayları bertaraf etmek için yapılıyorsa o da ayrı bir yanlış ama başkasının yanlışını bizim konuşmamız doğru olmaz. Ben demokratik anlamda yani bu derece gündemden kopuk bir muhalefet anlayışının bu kadar sorunlara karşı doğru olmadığı inancıyla bunları söylüyorum’
ÖNCÜLÜĞÜN BAHÇELİ TARAFINDAN YAPILMASI ÇOK DOĞRU
Terörsüz Türkiye konusundaki gelişmeleri de değerlendiren Çelik, ‘Türkiye’de ihtimal dahilinde kim terörün bitirilmesi noktasında böyle bir söylemde bulunur diye sorulacak olunursa en son Devlet Bahçeli’nin akla geleceğini ifade etti.
‘Türkiye’de gerçekten terör çözümünden yanaysanız bunun öncülüğünün Devlet bey tarafından yapılmasının çok doğru olduğu inancı içerisindeyim. Yılların deneyimi tecrübesi böyle bir süreç içerisinde böyle bir çağrıda bulunmaktadır’ diyen Çelik, şunları söyledi:
‘İdeolojik olarak olaya bakarsanız başka ama Türkiye devlet olarak güçlü bir konumda. En güçlü olduğumuz dönemde terörün de en zayıf olduğu dönemde böyle bir devletin özgüven içinde çıkıp bir takvim, söylemde bulunması ben çok çok anlamlı ve doğru da buluyorum. Gelen cevaplar da olumlu bir şekilde seyrediyor’
Programın soru-cevap bölümünde, konuşmasındaki 2027’de seçim konusunun sorulmasını üzerine Çelik, ‘Seçim 2028’te yapılacak. Muhalefet erken seçim olacaksa diyor, o anlamda söyledim. 2027’de de olabilir. Ancak seçim tartışması AK Parti’nin cumhur ittifakının gündeminde yok’
Cumhurbaşkanlığı seçiminde 50+1 konusuyla ilgili soru üzerine de Çelik şunları söyledi:
‘50+1 tamamen anayasa değişikliği konusu ben ilk konduğu zaman karşı çıkmıştım. Oy kullanırken de söylemiştim. Yanlış bu. Hatta bu seçim yasalarına da konulabilirdi. Türkiye gibi siyasetin dinamik yaşandığı bir ülkede erişimi zor bir rakamdır. Öyle bir şey olmalı ki iki parti bir araya geldiğinde ulaşılabilecekleri bir rakam oran olmalı. Şu demek değil yüzde 40’la seçilsin anlamını taşımaz. Siz 40 artı dersiniz de o 50, 55’te de olur 45’te olur. O ayrı bir olay. İkincisi bu başkanlık sisteminin amacı da partileri merkezlerde toplamaktı. Bu konuda da bir hayli sıkıntı yaşandığını görüyorsunuz. Binde bir binde beş, binde 10 olan partilerin nasıl bir ana aktör haline geldiği de sorgulanması gereken bir durumdur diye düşünüyorum’
Çelik, 45 dakika süren konuşması sırasında gerçekten dinleyenlere ufuk turu yaptırdı. Türkiye’yi tanıyan ve dünyayı izleyen bir siyasetçinin bakış açısını görmek kıymetliydi. Program için TR Düşünce Kulübü Başkanı Ercan Yakut’a da teşekkür ederiz.