Bursa sanayisinin dibacesini kaybettik

Yazının Giriş Tarihi: 29.03.2025 08:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2025 22:54

33 yıl Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın sekreterliğini yapan ve ardından Bursa Çimento, Bursa Beton ve Çemtaş gibi kuruluşların yönetim kurulu başkanlığı gibi önemli görevler üslenen Ergun Kağıtçıbaşı’nı kaybettik.

Bursa’nın sanayi dönüşümüne öncülük eden isimlerden biri olan Kağıtçıbaşı’nın vefatı üzerine tam 15 yıl önce kaleme aldığım yazı aklıma geldi. O yazıdan alıntılar yaparak Bursa tarihinin önemli köşe taşı isimlerinden biri olan Kağıtçıbaşı’nı anlatayım.

Kervansaray otelde kitap tanıtımındaydık. Merhum Kağıtçıbaşı anlatmış gazeteci arkadaşımız Sevinç Baysal da kitaba “Dibace’nin Ertesi Günü Ergün Kağıtçıbaşı’nın Anıları” adını koymuştu.

Baysal’ın Kağıtçıbaşı’nın anılarını yazma fikrinin geçmişi 1995 yılına kadar dayanıyor. Röportajlarla başlayan görüşmeler 2003 yılında Kağıtçıbaşı’nın karar vermesiyle Baysal, kolları sıvıyor. Teyp kayıtları, notlar yetmiyor. Anılar, yaşandığı dönemlerde Bursa ve Türkiye araştırmalarıyla öyküleşiyor.

Aslında Sevinç Baysal’ın kitaba adını verdiği Dibace’nin ertesi günü gibi Bursa’nın bir Anadolu kentinden nasıl ve kimlerin katkılarıyla bir sanayi kentine dönüşmesinin öyküsü anlatılıyor.

Dicabe’yi merak ettiyseniz onu da değerli yazarın bilgilendirmesiyle aktaralım.

Sadrazam Keçecizade Fuat Paşa’nın 1855 yılındaki büyük yangın sonrası Bursa için söylediği “Osmanlı’nın dibacesi (önsözü) zayi oldu!” sözlerinden alıntı yapılarak kullanılmış.

Kitabı okudukça neden dibace göndermesi yapıldığını daha iyi anlıyorsunuz.

TOFAŞ’ın Bursa’da fabrika kurmasının mimarı, Türkiye’nin ilk organize sanayi bölgesinin yine Bursa’da kurulmasının öncüsü.

Koç’u ve uzmanlarını ikna etmek için günlerce uğraşıp rapor hazırlamasının yanı sıra fabrika arsasının köylülerden satın alınması için ter döken, buna karşılık bizzat Vehbi Koç’un iş teklifini Bursa’ya hizmet için mütevazilikle ret eden bir Bursalı Kağıtçıbaşı.

Allah rahmet eylesin. Bursa’nın unutulmazları arasında yer alacak.

BOZBEY, JANDARMADAN NASIL DİPÇİK YEMİŞ?

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in mart ayı basın toplantısı, İmamoğlu’nun tutuklanması ve ardından yaşanan olaylar ile o gün sabah Uludağ’da meydana gelen otel yangının gölgesi altında kaldı.

Bozbey, yine de ana konu olan BUSKİ, çevre sorunları konusunda önemli mesajlar verdi.

İmamoğlu’nun tutuklanması sonrası yaşanan olayları değerlendirirken gençlerle ilgili olarak ‘Heyecana kapılabilirler. O yüzden onlara delikanlı diyoruz’ vurgusu yapan Bozbey, ‘Elbette ki tepkimizi dile getirelim Anayasal ve demokratik hakkımızı kullanarak yapalım bunu doğrusu budur. Bursa halkı son derece duyarlı davrandı. Üstelik pazar günü oy sandığına gidilmesi de tepki koymadır. 400 bin kişi sandığa gitti. Bunun partili olanları 40 bin civarında Diğerleri vatandaş ve belki de bugüne kadar CHP’ye oy vermemiş insanlar çoğunluktadır. Bu tepkiyi genel idarenin de görmesi ve normalleşmemiz lazım. Bu ülke hepimizin’ mesajını verdi.

Toplantının soru cevap bölümünde ise Bozbey, müdahalenin sertliği ve 12 Eylül dönemiyle kıyaslama yapılmasıyla ilgili bir soru üzerine günün esprisi olmasını isteyerek 45 yıl önceki anısını anlattı:

‘12 Eylül’ü biz de gördük. 12 Eylül’de ne olduğunu sonrasında neler olduğunu biliyorum. Hiç unutmuyor ve bazen anlatıyorum. Ben de üniversiteye 1980 girişliyim. O zaman Eskişehir’e gittik. Hemen bizim arkadaşlarla buluştuk. Eylem koyacağız. O zaman da 12 Eylül cuntası var. Kapıya dizildik ve kapıyı tutuyoruz. Kol kola girdik. Jandarma çekilin, biz çekilmeyeceğiz dedik. Bir arkadaşımız öncü gitti konuştu; ‘Bugün biz burada boykot yapacağız. Onlar dedi ki ‘kesinlikle müsaade etmeyeceğiz’ Derken bir emir geldi. Bir anda üstümüze geldiler. Ben sadece sol omzunda dipçiği hissettim sonrasını hatırlamıyorum, içerde buldum kendimi. Kalktım sol omzum bir süre acı çektim. Halen de vardır izi. Bunları yaşadık gördük. Neticede hak aramak demokratik bir taleptir ve anayasal hakları da kullanmak herkesin sorumluluğudur ve görevidir. Ama bunu saldırgan biçimde değil bunu silahlı da değil anayasanın bize verdiği ölçülerde kullanmamız lazım.’

BAYRAM: DAYANIŞMANIN VE PAYLAŞMANIN ZAMANI

Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Bir yandan dar gelirlilerin yaşadığı ekonomik zorluklara bir de toplumsal gerilimin artması eklendi.

Toplum olarak gülmeyi, sevinmeyi özledik, tatil planları kurmanın yerini tasarruf planları aldı. İşte böyle bir ortamda geçirdiğimiz Ramazan ayının sonuna geldik.

Ramazan boyunca sabrı deneyimledik, elimizden geldiğince yardımlaşmanın gücünü hissettik ve paylaşmanın mutluluğunu yaşadık. Şimdi ise bu özel sürecin en güzel anına, bayrama ulaştık.

Hükümet aldığı son dakika kararıyla bayram tatilini 9 güne çıkardı. Belki bu uzun süreli tatil gerginlikten bunalan insanlara biraz moral olur.

Aslında bayram, sadece tatil günleri ya da geleneksel ziyaretlerden ibaret değil. Aynı zamanda kırgınlıkları geride bırakmanın, sevdiklerimizle daha güçlü bağlar kurmanın ve toplumsal dayanışmayı artırmanın en güzel fırsatlarından biri.

Eskilerin dediği gibi, bayram küslerin barışma vaktidir. Bugün, geçmişin ağırlığını bir kenara bırakıp yeni başlangıçlara yer açmanın tam zamanı. Ülke olarak da tam buna ihtiyacımız var.

Unutmadan bayram dolayısıyla birçok insan sevdikleriyle neşeyle buluşurken, yalnız yaşayan büyükler, ziyaret edilmeyi bekleyen hastalar ya da imkânları kısıtlı çocuklar da var. Bayram, bu insanları hatırlamak, dayanışmayı bir adım ileriye taşımak için en anlamlı günlerden biri.

Bir zamanlar bayramlar, aile büyüklerinin evinde toplanılan, uzun uzun sohbet edilen, çocukların neşe içinde koşuşturduğu günlerdi. Şimdi ise hızlanan yaşam temposu, dijitalleşen iletişim ve şehir hayatının bireyselleşmesi bayramları da etkiledi.

Artık bayram mesajları birkaç kelimelik hazır metinlerden ibaret.

Oysa bayramın ruhu, yüz yüze görüşmekte, bir kahve eşliğinde sohbet etmekte, samimiyetle hatır sormakta gizli.

Bu bayramda eski alışkanlıkları hatırlayalım. Çocukları sevindirelim, sevdiklerimizle vakit geçirelim, uzun zamandır aramadığımız dostlarımızı hatırlayalım. Çünkü bayram, bir araya gelmenin, dayanışmanın ve paylaşmanın en güzel bahanesidir.

Bayram gibi bir bayram geçirmeniz dileğiyle…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
    logo
    Bursa Hakimiyet En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.