Hava Durumu

Bursa’da yatırım için alınan araziler tarımı vurdu;  90 bin hektar ekilmiyor

Yazının Giriş Tarihi: 12.08.2023 08:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.08.2023 08:04

Bir zamanlar İstanbul için taşı toprağı altın benzetmesi yapılırdı. Bunun nedeni arazilerin çok kıymetli olmasıydı. İstanbul’da yer kalmayınca yatırımcıların yeni gözdesi çevre iller oldu. İlk gözde, otobanla bu dev metropole daha yakın hale gelen Bursa’ydı.

Daha İzmir otoyolu inşaatı devam ederken İznik’ten başlayıp Karacabey’e kadar uzanan güzergahtaki araziler yatırımcıların akınına uğradı. Zaten tarımdan para kazanamayan ve borç batağına saplanan çiftçi de bunu kurtuluş olarak görüp arazilerini sattı.

Bunun içinde büyük yatırımcılar olduğu kadar İstanbul’un bir mahallesinde oturan hemşerilerin topladıkları para ile İznik’ten arazi aldıklarını dahi duydum.

Verimli arazilerinin yatırımcılar tarafından alınması nedeniyle tarım alanlarının nasıl daraldığını ASTV’de yayınlanan Gözlem Kulesi’ne konuk olan Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Fevzi Çakmak çarpıcı rakamlarla anlattı.

2015 yılında Bursa’nın toplam tarım arazisi 417 bin hektarken bu rakam 2021 yılında 363 bin hektara düştü. Bunda hızlı şehirleşmenin yanı sıra yatırım için alınan arazilerin tarım dışı kalmasının da etkisi büyük.  Yatırım için alınan ve toplam tarım alanının yüzde 18’ini oluşturan verimli araziler maalesef ekilmiyor. Toplam tarım arazisinin yüzde 7’si de Bursa gibi yağışı yeterli bir ilde nadasa bırakma gerekçesiyle boş kalıyor. 90 bin hektarlık alanın boş kalması milli ekonomide kayıplara neden oluyor.

Bursa’nın birinci sınıf tarım yapılabilecek verimli arazilerinin ova koruma kanunlarına rağmen korunamadığını belirten Fevzi Çakmak, şöyle devam etti:

Bizim bundan sonra olmuş bir kere, mantığından arınmamız lazım. Hayır, olmuş o cezasını görecek ki diğerlerine örnek olsun ve yeni tarım arazileri kaybolmasın. Onun için ova koruma kanununa sadık kalmamız bundan sonra bir metrekare yeni bir tarım toprağını tarım dışına çıkarmamamız gerekiyor. Onun için mücadele etmemiz gerekiyor’

Fevzi Çakmak, Bursa’nın tarım arazilerinin büyüklük açısından iller arasında 34’üncü sırada yer aldığına dikkat çekerek, ‘Bursa, çok büyük tarım arazimiz yok diğer illere göre ama katma değer yaratma konusunda ise altıncı sıradayız. Biz mevcut bu arazimizi katma değeri yüksek ürünler üreten topraklarımızı ve büyük bölümü ihraç edilen bu ürünlerimizi korumak zorundayız’ dedi.

Bursa’da arazilerin ekonomik büyüklüklere dönüşecek şekilde toplulaştırılması gerektiğini de kaydeden Çakmak, şöyle devam etti:

Arazi toplulaştırılmasının yanı sıra sulama potansiyelinin de arttırılması gerekir.   363 bin hektar arazinin 290 bin hektarı ekonomik olarak sulanabilecek araziler. Ancak ne yazık ki bunun 155 bin hektarına su götürülmüş durumdayız. Toplam arazilerin yüzde 40’ını oluşturan bu alanlar sulandığında katma değerli ürün miktarı da artacaktır.’


ÇAKMAK: TEŞVİK SİSTEMİ DEĞİŞMELİ…

Türkiye’nin sebze ve meyve üretiminde kendine yeten bir ülke olduğunu ancak üretim planlaması ve tarımsal destek konusunda yanlışlar ve yetersizlikler olduğuna da dikkat çeken Fevzi Çakmak, şunları söyledi: 

2006 yılında çıkarılan kanundaki destekleme ile ilgili maddesi çok açık. Diyor ki tarımsal desteklemeler,  GSMH’nin  yüzde birinden az olamaz. Kanun açık. Mevcut hükümet çıkardı bu kanunu ve güzel bir düzenleme ama uygulandı mı ne yazık ki bugüne kadar uygulanmadı.

2022 yılı GSMH’ mız 15 trilyon buna göre çiftçiye verilmesi gereken destek 150 milyar.  Peki, 2022 için 2023 bütçesine konan destekleme miktarı ne kadar 57,8 milyar’

Yetersizliğin yanı sıra desteklemenin yanlış yapıldığını da ifade eden Çakmak, ‘Çiftçi üretim yapmak için mazot, tohum, gübre ilaç alıyor. Tam üretim yapacağı sırada paraya ihtiyacı var. Devlet de diyor ki sen ek üretimini yap sat bir yıl sonra ben sana destekleme vereceğim . Bu destekleme olmaktan çıkıyor’ dedi.

Fevzi Çakmak, tarımda yaşanan sıkıntılar nedeniyle çiftçilerin köylerini terk ederek şehirlere göçtüğünü de hatırlatarak, şöyle devam etti:

‘Bunlar bugünün sorunu değil. Özellikle 1980 sonrası uygulanan tarım politikaları bizi bu duruma getirdi. Yurt dışından ucuz diye ürün alınmasıyla çiftçi yalnız bırakıldı. Dışarıdan ithal ederiz mantığıyla çiftçi kaderine terk edildi. Kaderine terk edilen çiftçi de şehirlere göç etmeye başladı. 

Kırsalda kimse kalmadı. Nüfusun yüzde 95’i şehirlerde yaşıyor.  Bizim ne yapıp yapıp tekrar tarımı, çiftçiliği Atatürk’ün dediği gibi baş tacıı etmemiz lazım. Milletin efendisi yapmamız lazım çünkü onlar çalışıp üretmezse biz aç kalırız.  Aç insanlar olduğu zaman sanayide çalışamaz’


TARIMDA HATALI SULAMA KAYNAKLARI TÜKETİYOR

Kuraklık ve iklim değişikliği nedeniyle suyun çok önemli hale geldiğinin altını çizen Fevzi Çakmak, şunları söyledi:

 ‘Biz şu anda Türkiye’de suyun yüzde 77’si tarımda kullanıyoruz. Biz hep çeşmeden akan sudan tasarrufu konuşuyoruz. Asıl tasarrufu tarımda yapmamız gerekiyor. Çünkü yüzde 77’si burada kullanılıyor. Çeşmelerde akan su sadece yüzde 13’ü. Böyle düşündüğümüzde tarımda yapacağımız su tasarrufunun aslında bizim geleceğimize nasıl şekil vereceğini de anlamış olacağız’

Mevcut tarımsal sulama şebekelerinin üçte ikisinin hala kanal, kanalet ve açık sistemlerle yapıldığını ve kayıp kaçak oranının çok yüksek olduğunu ifade eden Fevzi Çakmak, ‘ Bunları artık yenilememiz gerekiyor. Kapalı basınçlı sisteme döndürmemiz lazım.. Barajlardan su kaynağından alıp tarlaya getirilen sistemin minimum kayıp kaçık oranıyla kapılı sistemi ile getirmemiz lazım. Tıpkı evlere şebeke suyunun ulaştırılması gibi’ İkinci aşama da çiftçinin su kullanımı konusunda eğitilmesi. Damlama su kullanılırken bile çiftçi çizmesi çamura bulanmadan sulamaya devam ediyor’ diye konuştu.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.