Üç yanı denizlerle çevrili ve tüm sınırları kendisine ait bir de iç denizi olan ülke dediğinizde dünyanın neresinde olursa olsun burası mutlaka bir balık cennetidir değerlendirmesi yapılır.
Gerçekten bir zamanlar Türkiye bir balık cennetiydi. Bazen Mudanya ve Gemlik ile ilgili tarihi notların yer aldığı kitaplarında Marmara’da avlanan balık türlerini gördüğümde hayretler içinde kalırım.
Mesela kılıç balığı. Marmara’da kılıç balığı kaynarmış… 60 yakın tür balık, avlandıktan sonra tezgahlarda boy gösterirmiş. Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere Osmanlı imparatorlarının sofralarının başköşesinde deniz ürünleri yer alırmış.
Çocukluğumun geçtiği Gemlik’te bizzat balık çeşidi zenginliğini görmüştüm. Harmankaya ve Filkaya’daki mercanların çevresi akvaryum gibiydi. Abilerimiz çaparaya çıktığında sandallar balık dolar, mahalleliye dağıtılırdı. Evimizin önünden denizle bulaşan Karsak deresinin ağzına ta Meksika’dan yılan balığı yavru yapmak için gelirdi. Suğniipek’in ahşap iskelesinden karagöz avlanır, kaşık olarak adlandırılan oltayla cinekop ve lüfer yakalanırdı.
Ancak son 50 yılda çevre kirliliği, bilinçsiz avlanma yüzünden deyim yerindeyse denizlerimizi tükettik. 1980’li yıllarda yıllık 600 bin ton olan balık avı miktarı, günümüzde 300 bin tona kadar geriledi. Çeşit de azaldı. Yakalanan balığın yarısını hamsi oluşturuyor. Aynı yıllarda 60 yakın tür avlanırken, tür sayısı neredeyse 10’a düştü.
Av yasağının sona ermesinden ardından ‘vira bismillah’ diyerek denize açılan balıkçıların yüzü, ağların dolmasıyla güldü.
Müsilaj kabusundan kurtulan özellikle Marmara’daki balıkçıların ilk gözlemlerine göre bu yıl bereketli bir yıl olacak ve vatandaş doya doya balık yiyecek.
İlk gün hale gelen bol balık da fiyatların düşmesini sağladı. Palamudun çifti 70 lira hamsi 50 liraya kadar düştü. Bursa balık halinde de 16-17 kilo gelen hamsinin kasası 200 liradan satıldı. Havaların soğumasıyla birlikte balık miktarı ve çeşidinin artacağı tahmin ediliyor.
PROF. DR. SARI: BALIKÇILIĞIMIZ HİÇ DE İYİYE GİTMİYOR
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, uzun yıllar Van Gölü inci kefalinin korunmasıyla ilgili çalışmalar yaptı. Geliştirdiği sorun temelli sosyal katılımcılık modeli doğa korumaya yeni bir perspektif getirdi. Yaz başında inci kefallerinin üreme bölgelerine göçünü keyifle izliyorsak bunda onun katkısı çok büyük.
Prof. Dr. Sarı, Bandırma’da göreve başladıktan sonra da Marmara denizi balıkçılığının sürdürülebilmesi üzerine yoğunlaştırdı. Müsilaj konusuna da ilk dikkat çeken bilim insanlarından biri oldu.
Prof. Dr. Sarı’ya müsilaj, yeni av sezonu Türkiye’deki balıkçılığın geleceğini sorduk. O da yanıtladı.
Deniz suyu sıcaklığının bu yıl geçen yıla göre bir buçuk derece düşük olması sayesinde müsilaj manzaraları yaşanmadı ama müsilajın etkileri denizde devam ediyor. Yani nispi bir iyileşme yaşanıyor.
Peki, yeni sezonla ilgili balıkçıların bolluk değerlendirmeleri konusunda ne diyor?
‘Eğer bir yerde yaşam varsa umut vardır’ diyen Prof. Dr. Sarı, şöyle devam etti:
‘Balıkçıların umut ediyor olması heyecan verici. Anadolu da meşhur bir söz var. Allah umduğuna nail korktuğundan emin eylesin. Bizde bu duayı balıkçılar için edelim.
Ancak hayatta gerçeklerle de yüzleşmek lazım. Sezon bazlı olarak bazı türlerde yüksek az verimi olabilir ama biz sezonluk bakarsak hata yaparız. Uzun yıllar ortalamasına baktığımızda son 50 yılda avlanan balık miktarı sürekli azaldı. 600 bin tonlardan 300 bin tonlara geriledi.
Teknolojinin bu kadar gelişmesine rağmen. Ağları, tekneleri büyüttük gemilerini makinelerini büyüttük. Okyanusta bile kullanılmayan balık bulucuları getirdik koyduk ama bir türlü avladığımız balık miktarını arttıramıyoruz’
Bunun aslında stokların sonuna kadar sömürüldüğünü ve sona yaklaşıldığının göstergesi olduğuna dikkat çeken Sarı, ‘Uzun vadeli baktığımızda balıkçılığımız iyiye gitmiyor. Balıkçılığı yönetmek üzere hem kamunun hem de balıkçıların yeni bir pozisyon alması gerekiyor. Yoksa umutla başlar, kasım ayına kadar ağlar dolar sonra tekneler boş gider boş gelir. Sezonun ortasına varmadan balıkçılar avladığımız mazot paralarını karşılamıyor diye feryat eder’ şeklinde konuştu.
BURSA’YA 16’SI UZMAN 351 HEKİM MÜJDESİ
Son yıllarda gerçekleştirilen yatırımlarla Bursa ve ilçelerindeki hastaneler tamamlandı. Ancak son aylarda en çok şikayet edilen konuların başında hekim açığı geliyor.
AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, hekim açığının kapatılması konusundaki önemli gelişmeyi önceki akşam sosyal medya hesabından Bursalılara duyurdu.
196’ıncı dönem Devlet Hizmet Yükümlülüğü kurasında Bursa'ya 351 Doktor ataması planlandığını ve eylül ayında hekimlerin göreve başlayacaklarını bildiren Gürkan, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya teşekkür etti.
Bu arada, ataması yapılacak 351 hekimden 16’sının uzman olduğu öğrenildi.