Ekonomist Mahfi Eğilmez, 2018 yılında ekonomideki gelişmeleri, “Aslan, ceylan, sırtlan ve zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir.” Sözleriyle yorumlamıştı.
Bu Afrika atasözü bugünlerde küresel piyasaların ruh halini özetliyor.
Amerika’nın sert gümrük tarifeleriyle ateşi körüklediği ticaret savaşları, artık sadece Asya ya da Avrupa’nın değil, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin de yakından hissettiği bir depreme dönüşmüş durumda. Hani olur da piyasaların yönü şaşarsa, rüzgâr terse dönerse... Bu tanıma uygun günler yaşıyoruz. Zira ABD Başkanı Trump, “geri adım atmam” diyerek yangına körükle gitmeyi tercih etti.
Trump, vergilerden geri adım atmadı. Üstelik, küresel piyasaların adeta bıçak sırtında olduğu bir günde, yaptığı açıklamayla yatırımcıların moralini daha da bozdu. Diyor ki: “Hiçbir şeyin kötüye gitmesini istemem ama bazen bir şeyi düzeltmek için ilaç almanız gerekir.”
Bu ilaç global piyasalara şimdiden mide ağrısı yaptı.
Gümrük tarifeleri yetmedi, üzerine Çin’in misillemesi geldi. Avrupa Birliği’nin nasıl bir adım atacağı dün Lüksemburg’da masaya yatırıldı. Herkes pozisyon arayışında.
Asya borsaları adeta çöktü. Japonya’da Nikkei yüzde 7,7 düştü. Çin, Hong Kong, Güney Kore, Hindistan… hepsi kırmızıya boyandı. Avustralya’da kayıplar çift haneyi gördü.
Avrupa borsaları da adeta deprem yaşadı. Almanya, Fransa, İngiltere... hepsi sert satışlarla güne başladı. ABD borsaları ise vadeli işlemlerde yüzde 5’e varan düşüşlerle alarm veriyor.
Gözler biraz da kripto paralardaydı, ama orada da tablo iç açıcı değil. Bitcoin 75 bin doların altını gördü. Ethereum yüzde 22 eridi. Kripto piyasası bir günde 250 milyar dolara yakın değer kaybetti.
Bu düşüş, yatırımcının sadece dolardan değil; riskten tamamen uzaklaştığını gösteriyor.
Petrol 63 dolara kadar indi. Doğalgaz fiyatları Avrupa'da pandemiden beri en düşük seviyelerine geriledi. Bu, kısa vadede enflasyon baskısını azaltabilir ama altındaki asıl sinyal daha endişe verici: Küresel büyüme yavaşlıyor.
Piyasalar şimdi Fed’e dönüp bakıyor: "Ne zaman faiz indirimi gelir?" Yatırımcılar artık 5 faiz indirimi fiyatlıyor. ABD tahvil getirileri düşüyor, dolar zayıflıyor. Güvenli liman olarak altın ve tahvilin yeniden cazip hale geldiği bir döneme giriyoruz.
Ama bu bir fırsat mı, fırtınadan önceki sessizlik mi, kimse net konuşamıyor.
ŞİMŞEK: YANSIMASI BAŞKA ÜLKELERE GÖRE DAHA SINIRLI OLACAK
Burada asıl soru şu: Türkiye bu yeni dalgadan nasıl etkilenir?
Herkesin merak ettiği bu soruya yanıt veren Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, piyasalarda yaşanan son çalkantıların "kalıcı bir etki yapacağını düşünmediğini" söyledi. Şimşek "Türkiye'nin ihracata bağımlılığı benzer ülkelere göre düşük. GSYH'mizi üretirken ihracat bazlı değil, iç talep bazlı gitmişiz. Bize yansımaları başka ülkelere göre daha sınırlı olacak, çünkü bizde belirleyici olan iç pazardır" dedi.
"Türkiye'nin ABD ve AB dışı toplam 54 ülke ile serbest ticaret anlaşması olduğunu" vurgulayan Şimşek "İhracatın yüzde 68'i bu ülkelere gidiyor. İhracatımızın yüzde 80'inden fazlası yakın ve dost ülkelere gidiyor" şeklinde konuştu.
Öte yandan, ABD ile gümrük savaşı doğrudan bizi hedef almıyor gibi görünse de küresel risk iştahı düştüğünde, bizim gibi ülkeler doğrudan etkilenir. Borsa İstanbul, döviz kurları, ihracat bağlantıları… hepsi bu fırtınadan payını alacaktır.
Ama her krizde olduğu gibi, burada da fırsatlar olabilir. Trump bazı ülkelere düşük tarife uyguladı, Türkiye de bunlar arasında. Ancak bu avantajı kullanabilmek için güçlü diplomasi, hızlı ticari adımlar ve iç piyasada güven ortamı şart.
Piyasalar tek yöne koşuyorsa, herkes satış yapıyorsa, kripto bile düşüyorsa...
Ormanda bir şeyler oluyor demektir.
Ve böyle zamanlarda yatırımcıların da ekonomilerin de “soğukkanlılığına” ihtiyaç var.
Yangını seyretmek yerine, yön bulmaya çalışmak en doğrusu.
BURSA’DAN PM’YE İKİ ÜYE; KAYIŞOĞLU YÖNETİME Mİ GİRİYOR?
CHP'de partiye kayyum atanması riskine karşı alınan kararla, 21’inci Olağanüstü Kurultay gerçekleştirildi. 17 saat süren kurultaydaki genel başkanlık seçimine tek aday olarak giren Özgür Özel, bin 171 oyla yeniden seçildi.
Kurultayda, 60 kişilik PM, 15 kişilik YDK üyeleri belirlendi. 60 kişiden oluşan PM'nin 8 üyesi, Bilim Kültür Sanat Platformu (BKSP) listesinden seçildi.
Anahar listede yer alan mevcut PM üyesi, Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz 876 oyla yeni PM seçimlerinde ilk sırada yer aldı. Yavuzyılmaz'ı, 856 oyla İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş ve 815 oyla Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal takip etti.
Sonuçlara göre, Özgür Özel'in seçimler öncesi yayınladığı 52 kişilik anahtar listesinin tamamı delegeden onay aldı. Diğer listelerden hiçbir isim PM'ye girmeyi başaramadı.
Yeni PM’de Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu ve daha önceki kurultayda da PM’ye seçilen Canan Taşer yer aldı. Aday olan Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ise PM’ye giremedi.
PM’ye seçilmesi dolayısıyla sosyal medya hesabından açıklama yapan Kayışoğlu, Türkiye’nin dört bir yanından gelen delegelerin oyu ile PM’ye seçilmesinin onurunu yaşadığını belirterek, ‘Biz bir oldukça, biz birlikte oldukça, biz mücadele ettikçe bu ülkeye umut da adalet de özgürlük de gelecek. Bu yolda sorumluluğumuz büyük, inancımız tam. Omuz omuza, yan yana, partimizi iktidara taşıyacağız’ dedi.
Kulislere yansıyan bilgiye göre Kayışoğlu’nun Özgür Özel’in önümüzdeki günlerde belirleyeceği A takımında genel başkan yardımcısı olması bekleniyor.
Hatırlanacağı gibi Bursa vekillerinden Prof. Dr. Lale Karabıyık, Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı döneminde genel başkan yardımcılığı yapmıştı.
Hayat yolculuğunun insana ne sunacağı bilinmez. Ancak Türk tarihindeki birçok diriliş hikayesinin ruhunu oluşturan ‘Yiğit düştüğü yerden kalkar’ sözü, bireylerin olduğu kadar kurumların, milletlerin de başına gelen felaketlerden sonra yeniden ayağa kalkabileceğini anlatır. Ligin bitimine iki hafta
Bursa’nın kalbinin attığı Osmangazi, TÜİK verilerine göre, Türkiye’nin en kalabalık ilçeleri arasında 885 bin 441’e ulaşan nüfusuyla beşinci sırada yer alıyor. 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde CHP adayı Erkan Aydın, üçüncü kez yarıştığı Mustafa Dündar’ı bu kez geçerek başkanlık koltuğuna oturdu.
Bursa’nın kaderi uzun yıllar “yeşil”le anılmak oldu ama sonra yeşili sanayi bastı, toprağı beton sardı, dereleri de atıklar yuttu. Oysa bu şehir, 1960 öncesinde Anadolu’nun incisiydi. Havası başka, suyu başka. Şimdi, işte bu başka Bursa’yı yeniden kazanmak için yeniden kolları sıvama zamanı. Büyük
Bursa’nın toplu konut bölgesi olarak 35 yıl önce kurulan Nilüfer, ilk yıllarda, gündüz şehir merkezindeki işyerlerine giden insanların sadece uyumak için evlerine döndüğü bir otel kentten kısa sürede, cazibe merkezine döndü. Kent merkezinin keşmekeşinden kaçmak isteyenlerin akınına uğrayan Nilüfer b
Bazen tarihin rotasını küçük gibi görünen cümleler değiştirir. Bir devlet başkanı, basın toplantısında öyle bir şey söyler ki, piyasalar sarsılır, merkez bankaları tedirginleşir, ekonomi tarihçileri ellerine not defteri alır. Geçtiğimiz günlerde, işte öyle bir cümle kuruldu: “Dünyaya dolarla rezerv
Yillardir ekinominin nereye gittigi bellidir ihracat belli ithalat belli aradakide cepten yeme borc yiyen kesesinden yer
Müesses nizamı bozmaktan içeri atılacak bir kimesne!
Müesses nizamı bozmaktan içeri alınacak bir kimesne