Benim, Canevim, Yürek Yongam, Neslihan Azra'm ilkokula başlayınca adeta ben de yeniden okullu olmuştum. Bir gün, kol mesafesinde sıralanmış ve minik adımlarla yürürken, iyi niyetinden zerre şüphe etmediğim bir okul yöneticisi, "Hizayı bozmayın... " diye çocukları ikaz ediyordu ki; usulca yaklaşıp, "Hocam! Biz, hizayı bozsunlar diye buraya gönderiyoruz..." diyerek takılmıştım. Cömert bir özgüvenle, "Yok, bozmasınlar..." cevabı beni o kadar da şaşırtmadı.
Nitekim, bireyin beklenti, ihtiyaç ve ideallerini anlama ve yarınlara adama adına düşünmeyi başkalarına havale etmiş bir sistem tecrübesinden fazlasını beklemekti aslında şaşılacak olan.
***
Daha önceleri de çok defa söyledim/yazdım; Ak Parti'nin uzun soluklu iktidarı boyunca adamakıllı başarı sağlayamadığı belki de tek alan eğitimdir.
Tamam, "Ücretsiz ders kitapları" gibi sosyal olanaklar asla yadsınamaz, fakat asıl mesele; yeniden yeni bir medeniyet soluklayabilme iddiasıysa, ne yazık ki; buna uyan sahici bir sistem geliştirmeyi henüz başaramadık.
Daha modern binalar için büyük kaynakların harcanmasına karşın eğitimde yetkin bir derinliğe inecek, bilginin inşa edici ruhunu açığa çıkarıp, nereden gelip nereye gitme noktasında şaşmaz yön tayin edebilecek bir meydan okumayı yapamadık...
***
Bu, bir doğaçlama ilahi tadındaki uzun ve idealist günceden sonra başa/başlığa dönüp ıskaladığımız başka bir gündeme kapak aralayalım.
Efendim, Milli Eğitim Bakanlığı, okul müdürlerinin öğretmenlere yönelik denetimlerine zorunluluk getirmiş. Yapılacak denetimler neticesinde belirlenen kriterlere uymayan öğretmenler hakkında soruşturma açılacakmış.
Hemen hepimiz çocukluğumuzdan hatırlarız; bu denetim işlerini eskiden müfettişler yapardı. Müfettişler çekilince, bakanlık, oluşacak denetim boşluğunu okul müdürleriyle doldurmayı hedeflemiş.
Bu kapsamda okul müdürleri, öğretmenleri değerlendirip, "Yeterli", "Kabul Edilebilir" ve "Geliştirilmeli" şeklinde kategorize edecek ve noksanları olduğu düşünülen öğretmen hakkında soruşturma başlatılabilecekmiş.
Bu, yeni denetim sistemiyle, öğretmenlerin mesleki yeterliliklerini artırmayı ve eğitim kalitesini yükseltmeyi amaçlamış bakanlık. Ne var ki; kağıt üstünde "iyi" gibi görünen uygulamanın okullardaki karşılığı nasıl olacak, kimse bunu düşünmemiş.
Peki, şaşırdık mı? Tabii ki; hayır. Zira en başta "Bireyin beklenti, ihtiyaç ve ideallerini anlama ve yarınlara adama adına düşünmeyi başkalarına havale etmiş bir sistem" ifadesiyle ana çerçeveyi çizmiştik zaten.
***
Buradaki en can alıcı soru şu: Peki, (okulu çiftliğe çevirmiş) müdürü kim denetleyecek?
Bu soruya uyan çok manidar bir Temel fıkrası biliyorum aslında, ama biraz edebe mugayir sözler içerdiğinden mütevellit okur adına da tebessüm ederek, can alıcı soru içindeki "Okulu çiftliğe çevirmiş" parantezini açayım.
Mesela, cinsel tercih belirterek, arkadaşlık sitelerinde "Ruh eşi ve macera" arayan, dışarıda çalıştığı (veya gizliden ortağı olduğu) dershaneye öğrenci gönderme konusunda uzmanlaşmış olsa da henüz uzman öğretmen olma hakkını bile elde edememiş, bırakın bunu, daha kişisel gelişimini bile tamamlayamamış, "Müdüre kahve yapma" yalakalığını öğretmenliğin üzerinde tutanlarla ezik ruhunu doyurarak okulu çiftliğe çevirmiş, iktidar sendikasında kazanan tarafa oy verdiği ve verdirdiğinden mütevellit sırtı sıvazlandığı için egosu tavanda gezen bir okul müdürü düşünün; şimdi bu tıynetteki bir müdür, üstelik farklı branştaki bir başöğretmeni hangi liyakatle denetleyecek ve hangi adaletle yeterli olup olmadığına hükmedecek, bilen var mı?
Yanlış anlaşılmasın, elbette ki; bütün okul müdürleri böyledir demiyorum. Mesela, Bursa'da Sadettin Türkün Ortaokulu Müdürü Asım Altuntaş gibi çok harika işlere imza atarak övgüyü fazlasıyla hak eden okul müdürleri de yok değil. Ancak bir kasadaki tek çürük elma bütün kasayı kokutmaya yetiyor. Ayıklama işindeki maharetsizliği de hesaba katacak olursak, bırakın kokutmayı çürütmeye bile başlıyor.
***
Eğitimin, bir de sendika sorunu var. Bu, kahredici çürümeye/çürütmeye bir de bu zaviyeden bakalım. Çalışanın alın terine sahip çıkmayı amaç edinmesi gereken sendika temsilcilerinin en iyi niyetlisi dahi yeni uygulamaya ideolojik pencereden bakıp, konuyu, "İktidarın, kendi fikrine yakın olmayanları yıldırma politikası" olarak okuyacak ki; ben, "Keşke öyle olsa" diye hayıflanacağım.
Çünkü öyle olmayacak. Yukarıda çerçevesini çizdiğim karakterde bir okul müdürü çıkacak ve "Çıkar" ekseninden işe koyulup, çiftliğe çevirdiği okulda çıkarına yakınsa ideolojisine uzak olanlarla iş tutup, çıkarına uzaksa ideolojisine yakın olanlara karşı en akla gelmeyecek kabadayılık yöntemlerine başvurup yıldırmaya hatta çıkarı için "Dikensiz gül bahçesi" yapmak istediği okuldan göndermeye bile çalışacaktır.
Madem ki; bakanlık, öğretmenleri denetleme ve onlarla ilgili karar verme yetkisini okul müdürlerine bırakacak; o halde okul müdürü atama şeklini de adalet ve liyakat esasına göre yeniden gözden geçirmeli. Çünkü, okula lider olarak gönderilen bir kişi, yaratıcı zeka, insan ilişkileri ve sorun çözme konularında öncü olamıyorsa her bakımdan eğitim sürecine zarar verir. Çözüm değil, sorun olur. Oluyor da...
SON SÖZ:
Bakanlık, "Planlama, konu ve alan eğitimi bilgisi, öğrenciyi tanıma, öğrenme ortamlarını düzenleme ve öğretim materyalini kullanma, öğretme ve öğrenme süreci, ölçme ve değerlendirme, iletişim ve işbirliği ve mesleki gelişim" gibi müdürler için öğretmenleri değerlendirme kriterleri belirlemiş. Şu halde, ben de müdürler için bir kriter önereyim: Yiyecek, içecek bölümü olan bir meslek lisesinde sadece parası olan öğrenciler kantindeki kuru simitle karnını doyuruyorsa; o müdürün, değil müdürlük, müstahdem olacak kadar bile vizyonu, liderliği, liyakati yoktur ve derhal görevden alınmalıdır.
Eşkali belirlenmiş, robot resmi çizilmiş bu müdür kim?
Son söz gereği neyse yapılması şarttır yılanın başı küçükken ezilmelidir
Bir eğitimci olarak Asım müdür ile çalıştım. Kesinlikle onun gibi değerli müdürlerin çoğalmasını çok isterim. Ama dediğiniz gibi çiftliğe çeviren okul müdürleri de çok fazla.
Ülke AKP'nin çiftliğine çevrilmiş okul ne ki.
Bu ülkede sayıştayın tespitleri ile nice kamu kaynakları,yetimin hakları iç edildiğine dair belge,denetim raporları var.Gereğini yapan iktidar yok.
Her nanede siyaset yapma