Başında akıl olan, "Olmaz" desin!

Başlık, Nasrettin Hoca fıkrası gibi oldu, değil mi? O halde manidar bir Hoca fıkrasını, fıkra tadındaki başlığın gediğine koyup, öyle başlayalım, ne dersiniz?

Efendim, Hoca, vaktiyle kırlara gezmeye gitmiş. Epey bir süre avare gezdikten sonra nasıl olduysa önüne bir tavşan çıkmış. Hoca, bir hamlede tavşanı yakalamış ve sevinçle heybesine koymuş.

Keyifle köyün yolunu tutan Hoca, bir taraftan da akşam olacakları düşünüyormuş. Eve varan hoca, "Akşam size bir sürprizim var" diyerek konu komşuya haber salmış.

Hoca, heyecanla beklerken, meraklı karısı akşamı beklemeden gizlice heybeyi açıp bakmak istemiş ki; açmasıyla tavşanın fırlayıp kaçması bir olmuş. Tavşanı kaçıran karısı Hoca'dan korkusuna çare aramaya başlamış. Aceleyle karşıda gözüne ilişen irili ufaklı turpları heybeye koyup ağzını da sıkıca bağlamış.

Akşam olmuş; davetliler, merakla Hoca'nın sürprizini beklerken, Hoca, heybeyi alıp, kurula kurula açmaya başlamış. Fakat o da ne; ağzı açılan heybeden tavşan yerine bir sürü irili ufaklı turp çıkmasın mı; herkes şaşkın bir halde birbirine bakmaya başlayınca Hoca, pişkin bir ses tonuyla, "Bilen var bilmeyen var, bunlar turptur..." deyivermiş.

***

Kıssa bu; şimdi gelelim hissesine.

Efendim, CHP, çeyrek yüzyıllık Ak Parti iktidarı boyunca hemen her seçime, Nasrettin Hoca'nın kırlara gezmeye gitmesi gibi girdi. Yirmi küsur yıldır aylak aylak gezen CHP'nin önüne ilk defa bir fırsat çıktı.

Hoca'nın tavşanı yakalayıp heybesine koyması gibi; CHP de yerel seçim başarısıyla başlayan iktidara gelme fırsatını yakalayıp seçim heybesine koydu. Bir süredir seçmene de heyecanla haber salmaya başlıyordu ki; yerinde duramayan aşırı meraklı CHP'liler, hesapsız kitapsız yapılan "Boykot çağrısı" ile heybedeki tavşanı kaçırmak üzereler.

Ülkede kargaşadan beslenen birileri goygoyu koyultsa da CHP'de başında akıl olan, boykota "Olmaz" demeli. Çünkü boykot, zaten kötü olan ekonomiyi kötürüm hale getirirse günün sonunda "İhanet" suçlamasıyla iktidarın kabahatleri bile muhalefetin omuzlarına kalır.

Dahası, siz, millete "Maç bile izlemeyin" diye tutturursanız; bu, toplumda yeteri oranda karşılık bulmaz ve sizin de sözünüzün/çağrınızın ağırlığı kalmaz. Kaldı ki; taraflı tarafsız gelen tepkilere bakılacak olursa; boykotun bu şekliyle millete uymadığı, milletin de çağrıya pek oralı olmadığı ortada.

Nasıl ki; iktidarın uyguladığı alan daraltıcı politikalar karşısında "Gelecek

kaygısına kapıldığını" söyleyen gençler, oy vermese dahi meydanlarda CHP'nin yanında saf tuttuysa; CHP de "boykot" ile küçük esnafından sanayicisine kadar ekonominin oyuncularını bir gelecek kaygısına/kabusuna iterek kendinden soğutabilir.

Binaenaleyh, CHP, kaş yapayım derken göz çıkarmamalı. Siyaset bir tarafa, iş dünyasından, boykotların üretim ve istihdamı olumsuz etkileyerek ekonomiye zarar vereceğini belirten açıklamalarını önyargısız hesaba katarak yıllar sonra heybesine koyduğu tavşanı kaçıracak davranışlardan şiddetle kaçınmalı. Zira günün sonunda Hoca'nın önüne heybeden düşen turplar gibi bir defa daha boş seçim sandığı dökülürse hikaye, Hoca Nasrettin'in fıkrası kadar tebessümle karşılanmaz CHP tabanında.

SON SÖZ:

Turp, son günlerde iktidar ile muhalefet arasında siyasi çekişme aracı oldu madem, bitirirken, "Günün birinde, yaşlı bir adam ufacık bir turp dikti bahçesine, 'Büyü' dedi, küçük turp kocaman oldu..." diye başlayan bir "Tombul Turp" masalını anımsatayım. Hani, büyük turpu çıkaramayan yaşlı adam, karısını, karısı torununu, torunu köpeği, köpek kediyi, kedi fareyi çağırıyor; sonra fare kediyi, kedi köpeği, köpek torunu, torun nineyi, nine dedeyi, dede turpu asıla asıla anca çıkarabiliyorlar ya; işte o misal CHP de boykota "Büyü" deyip, sonra büyüyen boykotun millete verdiği zararı, milletin de CHP'ye vereceği tepkiyi dedesinden faresine kadar yedi sülalesi çeke çeke anca çıkarır ki; bu da CHP için yine yıllarca muhalefette beklemek anlamına gelir.