Ak Parti'ye altın tepside sunulan fırsat!

Yazının Giriş Tarihi: 14.03.2025 08:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.03.2025 08:00

Dünya siyasetindeki artçı sarsıntılar Trump'ın yeniden seçilmesiyle birlikte şiddeti artarak daha hissedilir olmaya başladı.

Şurası bir gerçek ki; Trump'ın gelişi küresel gidişatı derinden sarstı ve en başta Avrupa, sudan çıkmış balık şaşkınlığı yaşıyor. Yani, Batı'nın hakim paradigması derin bir depresyona girdi ve belki de tedavi reçetesini yılardır burun kıvırdığı Türkiye yazacak.

Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "AB'yi, içine düştüğü çıkmazdan ancak Türkiye'nin tam üyeliği kurtarabilir..." cümlesi, bir bakıma yazılacak o reçeteye dair önemli bir tanıdır aslında.

Elbette ki; bunun için Türkiye'nin de atması gereken esaslı adımlar var. Bunları, daha fazla hukuk, daha fazla adalet, daha fazla üretim, daha fazla hürriyet ve bunların toplamının çıktısı için daha fazla liyakat diye sıralayabiliriz.

Burada, olması gerekenleri, "Daha fazla" diyerek özellikle belirtmek istedim. Zira 2002'de Ak Parti'yle birlikte başlayan yeni paradigma ve ona duyulan güven ve gösterilen teveccühle hukukta, adalette, üretimde ve hürriyette yadsınamaz mesafelerin kat edildiği su götürmez bir gerçektir.

Bu sarsıcı gerçekten mütevellit çeyrek asırdır muhalefet, seçmene güven verecek bir zeminde siyaset yapmayı başaramadı. Yorgunluğuna ve yıpranmışlığına karşın Ak Parti'nin kaybettiklerini bile kazanmaya teşne bir siyasi organizasyonun olmayışını ibretle izliyoruz.

Ne yazık ki; Türkiye'de sürekli yeni partilerin kuruluyor, ama yeni bir siyaset üretilemiyor. Haliyle siyasete ilgisi azalan toplumla birlikte içine kapanan bir devlet süreci yaşıyoruz.

Tamam, yerel seçim başarısı, muhalefeti "Değişim" adına umutlandırdı, fakat bu, iktidarın zayıfladığı anlamına gelmiyor. Nitekim, kamuoyu araştırmaları hala iktidarın kazanma eşiğinin altına düşmediğini gösteriyor. Muhalefetin, iktidara itirazı biraz da bu eşikten yapması gerekiyor.

Konumuza dönersek, Ak Parti'yle ülkenin ufkuna açılan paradigmanın, bugün gelişen şartlar özelinde ve yeni ufuklar adına yeniden gözden geçirilmesi ve hukuk, adalet, üretim, hürriyet ve liyakat zemininde daha da güçlendirilmesi bir zaruret oldu.

Depresyona giren ve sarsılan dünya siyasetine inat kendi hesabımıza yapacağımız bu güçlendirme çalışması ile ayaklarımızın yere daha sağlam basmasının yanında reçetemize ihtiyacı olan Avrupa'nın bize bakışını da derinden etkileyecektir.

Bu etkileşim, yılardır eşiğinde bekletildiğimiz AB kapısının açılması dahil, Kuzey Kıbrıs'ın tanınması ve Türkiye'nin Avrupalı şirketler için yatırım üssü olması bakımından çok büyük fırsatlar sunacaktır.

Tam da başta/başlıkta altını çizdiğim gibi; depresyona giren Batı, Ak Parti'ye altın tepside fırsat/lar sunuyor. Bütün mesele, Türkiye'nin erken kireçlenen sistemle tıkanan damarlarını açıp siyaseti ve kurumları doğru adreste konumlandırmaktır.

SON SÖZ:

Ak Parti, statükoya karşı milletin yanında durmuş, halkı ve hakkı üstün tutmuş ve bu duruşuyla bunca sene iktidarda kalmayı başarmış bir partidir. Kendi geçmişini görme ve gelecekle yüzleşme cesareti her zaman vardır/olmalıdır. Yeni dönemde Türkiye'nin önüne açılan fırsat kapısından girmek için hukuk, adalet, üretim, hürriyet ve liyakat noktasında daha fazlası için özeleştiri yapması ihtiyaçtan öte bir mecburiyettir ve Ak Parti'nin bunu yapacak özgüveni de mevcuttur. Umarım bu ikaz görmezden gelinmez, umarım bu irade hamaset kapanında tutsak edilmez.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Bursa Hakimiyet En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.