Hava Durumu

Gıda Günü ve Gıda Terörü

Yazının Giriş Tarihi: 19.10.2024 08:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.10.2024 23:00

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) her yıl, 1945'te kurulduğu tarih olan 16 Ekim'i Dünya Gıda Günü (DGG) olarak 150'den fazla ülkede çeşitli etkinliklerle kutlamaktadır.

Bu yılın teması; "Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için gıda hakkı'' olarak belirlenmiştir.

2024 Dünya Gıda Günü gıdanın hayati önemini vurgulamaktadır. Hayat herkes için doğrudan yiyeceğe, havaya ve suya bağlıdır. Dünya çiftçileri küresel nüfusun daha fazlasını beslemeye yetecek kadar gıda üretmesine rağmen açlık hala devam etmektedir. Çatışmalar, tekrarlanan aşırı hava olayları ve ekonomik durgunluklar nedeniyle yaklaşık 783 milyon insan açlıkla karşı karşıyadır.

Yetersiz beslenme milyonlarca insanın sağlığını olumsuz etkileyerek büyüme ve gelişmenin zarar görmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, gıda güvenliğini ve gezegendeki herkes için besleyici gıdaların bulunabilirliğini sağlamak için bu soruna dikkat çekmek kritik önem taşımaktadır.

Dünya çapında çok sayıda insan sağlıklı ve çeşitli bir şekilde beslenemiyor. İşte bu nedenle bu yılki Dünya Gıda Günü, gıda hakkına odaklanmıştır. Herkesin çeşitli, besleyici, güvenli, uygun fiyatlı ve kolay erişilebilir bir beslenmeye hakkı vardır.

Şu anda dünyamız gezegendeki herkesi beslemeye yetecek kadar yiyecek üretmektedir. Ancak her yıl 1.3 milyar kg gıda kaybolur veya israf edilmektedir. Dünya Gıda Günü, insanları katılım göstermeye, gıda israfını en aza indirmeye ve milyonları beslemeye yardımcı olmaya motive etmektedir. Gıda seçimleri sağlığı ve çevreyi etkilemektedir. Her yıl gıdanın % 30 ila % 40'ı israf edilmektedir. Birçok insan geceleri aç karnına uyumaktadır.

DÜNYA GIDA GÜNÜ VE ÜLKE GÜNDEMİMİZ

Dünya Gıda Günü’nün olduğu hafta ülke gündemimizde Gıda Terörü konuşulmaktadır. Gıda güvenliği gıda kaynaklı hastalıkları engelleyerek, gıdaların işlenmesi ve depolanmasını ele alan bilimsel bir disiplindir. Bu potansiyel olarak ciddi sağlık tehlikelerini önlemek için takip edilmesi gereken bir dizi rutinleri içermektedir.

Tağşiş, gıda maddelerinin mevzuata veya izin verilen özelliklerine aykırı olarak üretilmesi halini ifade etmektedir. Tağşişle bir ürünün doğal içeriğine yabancı veya ucuz bir madde ekleyerek ve içeriğindeki değerli bir bileşenin bir kısmını veya tamamını değiştirerek haksız kazanç sağlanmaktadır. Kaliteli ürünler maliyeti düşürecek şekilde daha az kaliteli ürünler ile karıştırıp satışa sunulmaktadır. Bal, et ve süt ürünleri, bitkisel yağlar, alkollü ve alkolsüz içecekler, çikolata, enerji içecekleri, kahve, şekerli ürünler ve baharatlar en çok tağşiş yapılan gıdalardır.

Coğrafi işaret terimi, kendine has bir niteliği, bir ünü ve karakteristik özellikleri ile belirli bir bölge, alan ya da yöre ile özdeş hale gelmiş olan bir ürünü ifade etmektedir. Coğrafi işaretin saptanması için orijin belirleme analizleri gelenekselliğin korunması açısından önemlidir. Coğrafi işaretli ürünlerin pazar talepleri ve fiyatlarının daha yüksek olması nedeni ile taklitleri ve/veya tağşişleri söz konusudur. Bu nedenle coğrafi işaretli ürünün gerçekliği ve orijininin ortaya konulması ve izlenebilirliğinin sağlanması gerekmektedir.

İşte bu noktada gıda sektörünü oluşturan tüm paydaşlara önemli görevler düşmektedir. Üreticisinden, ilgili bakanlığa; kooperatifinden, ilgili odalara ve borsalara; tüketicisinden, ilgili STK’lara kadar her paydaş bu alanda bilinçlenmeli ve gördüğü/saptadığı, şüphelendiği ürünlerle ilgili gereken girişimlerde bulunup, konunun takipçisi olmalıdır.

Bu konu sadece bir kişiye (üreticiye, pazarlayıcıya) bir kuruma yüklenmemeli tüm paydaşlar aynı bilinç ile hareket etmelidir. Kuşkusuz bunları söylerken işin ana takipçileri olan ve yasalarla görevleri belirlenmiş, bakanlıkları, il müdürlüklerini, yerel yönetimlerin yapması gereken denetimlerin önemsiz olduğunu söylemiyorum. İşin en önemli tarafı, şeffaf olunması gereken tarafı ve bu işte yapılan taklit ve tağşişin resmen bugünlerde olduğu gibi devamlı belirli periyotlarla ilan edilmesi tarafı bu kurumların sorumluluğundadır.

SON SÖZ

Bu konu ile ilgili gazete sütunları ve televizyon ekranlarında okuduklarımız ve duyduklarımız tüylerimizi ürpertmektedir. Bu ülkeden ihraç edilen ve ihraç edildiği ülkelerin gümrüklerinde geriye çevrilen “Bunu biz halkımıza yediremeyiz” denilen ürünlerin yurtiçinde satıldığını duymak; ayrıca yurtdışından zeytinyağı tadı veren aroma ve benzerlerin getirilip, doğal ürünlerin içine katılması; çeşitli baharatların içine çeşitli renklendirici ve özelliği olmayan ürünlerin katılışı sanıyorum hepimizi çok üzmektedir.

Bu işle biz tüketiciler nasıl başa çıkarız? Gerek bakanlık gerekse yerel yönetimlerin kontrol mekanizmaları bu konunun neresindedir?

Ne yapmalıyız? Nasıl alışveriş yapacağız? Gelecek kuşaklarımızı nasıl sağlıklı ürünlerle besleyeceğiz?

Bunların hepsi soru işareti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.