Antik çağlardan başlayarak Osmanlı İmparatorluğu’na kadar devam eden süreçten kalma tarihi eserler, hikayeler ve önemli şahsiyetler, Bursa’nın zenginliğini gözler önüne seriyor.
Star Gazetesi’nde kısa bir süre beraber çalışma fırsatı bulduğum gazeteci kardeşim Sercan Kemal Kantoğlu’nun Bursa ziyaretinde ilginç bir isme sahip tarihi mekana rastladık. Bursa’nın manevi büyüklerinden Üftade Hazretleri’nin türbesinden çıktıktan sonra rast geldiğimiz mekanın adı Dondurma Tekkesi’ydi. İlk görüşte “Tekke ile ‘dondurma’nın ne alakası var?” dedim. Bursa’da doğup büyüyen benim yerime, misafir olan kardeşimiz Dondurma Tekkesi’nin hikayesini anlattı.
Geçmiş bir zamanda Bursalı mazlum bir vatandaş atılan iftira sonucu idama mahkum edilir. Oğlunun masum olduğundan bir an olsun bile şüphe duymayan acılı anne, komşularının tavsiyesi üzerine Sa’diyye Dergahı’nın kapısını çalar. Halk arasında bu dergahın mensuplarının insanlar üzerinde müthiş derecede etkili nazara sahip olduğu, nazar ettiklerinin donduğu rivayet edilir.
Acılı anne kapısını çaldığı dergahın şeyhine vaziyeti anlatır. Mahkumun suçsuz olduğuna kanaat getiren şeyh yardım sözü verir. Şeyh, dervişlerinden birine özel bir kuşak verip mahkumun idam anında kuşağa bakması gerektiğini söyler. İdam anı gelip çattığında cellat, mahkumun altındaki tabureyi çekerek infazı gerçekleştirir. İdam anında dervişin elindeki kuşağa bakan mahkum bedeni ipte sallanırken donup kalır.
İnfazın tamamlanmasıyla cansız beden aileye teslim edilir. Şeyh dergaha getirilen mahkumun hareketsiz bedeninin başına geçerek duasını okur. Rivayet odur ki mahkum, şeyhin duasının sonunda içine çektiği nefesini üstüne üflemesiyle çığlık atarak kendine gelir.
Kurtarılan mahkum ile annesi vefa borcunu ödemek adına hayatları boyunca dergaha hizmet eder. Bu kurtuluş hikayesi nedeniyle Sa’diyye Dergahı’nın adı zamanla Dondurma Tekkesi olarak anılmaya başlanır.
“KİLERE GİREN FARELERİ DONDURURDU”
Prof. Dr. Abdurrezzak Tek’in, ‘Sa‘dîlik ve Sa‘diyye Kültürünün Bursa’daki Temsilcileri’ adlı makalesinde Mehmed Şemseddin’in Yadigar-ı Şemsi adlı kitabından yaptığı alıntıda dergahın şeyhlerinden Mehmed Said Hüsnî’nin (ö. 1245/1829) kerâmet sahibi bir zât olduğunu belirtiyor. Şeyhin tekkeye tezyîf amacıyla gelen tarîkat düşmanı iki kişiyi Sa‘dî dervişi yapması, tekkenin kilerine giren fâreleri dondurup ertesi gün bahçede bir nefesle uyandırarak salması gibi bir çok kerâmeti olduğu zikrediliyor.
Dondurma Tekkesi’ni ve Sa’diyye tarikatını araştırmak isteyenler, Kardelen Dergisi’nin 76. sayısını ve Prof. Dr. Abdurrezzak Tek’in Sa‘dîlik ve Sa‘diyye Kültürünün Bursa’daki Temsilcileri adlı makalesini inceleyebilir.