Atam, hala yaşıyorsak: Edepsizlik sayesinde!
Altı oku soruyorsan, Politika dehlizinde!
Hele partin senden sonra, Devrimlerin tavizinde!
Vasfedeyim halimizi, Kalemime ver izin de!
Aziz Nesin
Ehliyet, liyakat ve sadakat kavramları insanlık tarihi boyunca mihenk taşı olarak yer almıştır. Siyasette (Devlet yönetiminde) bu kavramlar amentü mesabesindedir. Osmanlı’da devletin tökezlediği dönemlerde "Benim vezir oluşum liyakatimin muktezası değil, sadakatimin mükâfatıdır." İtirafları duyulmuştur. Siyasette bir yere gelme liyakat ile olduğu gibi, bazen vezirin itirafında ki gibi sadakat ile de mümkündür. Bu geliş için İmam Gazali “Layık olmadan devletin makamlarına atananlar, astlarını ısırır, üstlerine kuyruk sallarlar.” Demiştir.
CHP’de başkanlık (Ertuğrul Günay’ın ifadesidir.) “bir kamera şakası” ile el değiştirmiştir. Bu değişiklik partinin makas değiştirmesine de neden olmuştur.
Ecevit başkanlığı İsmet Paşa gibi bir tarihi kimlikten yarışarak almıştır. 12 Eylül darbe sonrası Baykal bu göreve gelirken, arkasında 1970’lerin CHP’sini birinci parti yapan siyasetin emektarlığı ve birikimi vardı. (Ara dönem başkanları Hikmet Çetin ve Altan Öymen geçici ve kısa süre ile bu görevde bulundular) Kılıçdaroğlu ise 22 Mayıs 2010 tarihinden buyana genel başkandır. Başkanlık el değiştirirken o dönem parti yönetimi işin vahametini kavrayamamış, oyunu görememiştir. Bu durum ikinci Bayezit’ın "Kendi kendine ettiğin adem, bir yere gelse edemez alem" sözünü hatırlatır. Hiçbir siyasi birikimi olmayan birine o koltuğu teslim etmek, adeta M sınıfı (motorlu bisiklet sürücü belgeli) birini TIR koltuğuna oturtmaktan farksızdır.
6 Kasım 2016’da MYK'da "ByLock kullanan 4 bakanı ve 60'a yakın milletvekilini açıklayacağız, dokunulmazlıklarının kaldırılmasını talep edeceğiz") dedi. 2023 yılına geldik, 2017 yılında referandum, 2018 yılında CB ve Milletvekili seçimi, 2019 yılında Mahalli idare seçimlerini yaptık, parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçtik hala hazretten açıklama bekliyoruz. Hani adım başı yalan söyleyen, verdiği sözü, lafın gelişi verenlere, kestane ağacının közü çabuk söndüğü için “kestane közü filanın sözü” derler ya, bizde Bay Kemal’in sözlerine böyle mi bakmalıyız?
Kılıçdaroğlu 7 Haziran' 2018 genel seçimleri öncesinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde "Altın klozetlerin olduğunu" iddia etti. CB Erdoğan, Gel bütün tuvaletleri gez, bir tane altın kaplama klozet bulabilecek misin? Eğer bulursan ben cumhurbaşkanlığı makamından çekileceğim ama bulamazsan şu CHP'nin başına bela olmaktan çekilecek misin? Eğer zerre kadar kişilik varsa, zerre kadar haysiyet varsa bu yazılı davetime uyar, gelir orayı gezer görür" demişti. Ama nerde? Tam bir at yalanı yalan bulur inanı siyaseti.
Basına yansıdığı kadarıyla CHP genel başkanına, çok yalan söylediğini ima etmek için “yalan makinesi” diyenler olduğunu görmüş olmalısınız. Bu yanlış bir ifadedir. Çünkü yalan makinesi; konuşan kişinin yalan söylediğinde sinyal veren bir cihaz, yani yalanı yakalayan bir cihazdır. “Yalan makinesi” yerine “Yalan söyleme makinesi” demek bu iddiaya uygun düşer.
CHP genel başkanı bu işleri bilerek yapıyor olabilir mi? Siyasi gözlemimdir, “İletişim; siyasetin kalp atışıdır”. Joseph Goebbels Nazi propaganda bakanıdır. Nazileri yalanlarıyla iktidara taşıyarak Hitler’i dünyanın başına bela etmiştir.
Goebbels “Basın, iktidarın kullandığı dev bir klavyedir!” diyordu ve basını kontrol ediyordu. Bu gün o alan Uluslar arası boyutu ile sosyal medyadır. Ne gazeteler ne de Televizyonlar Sosyal Medya ile yarışacak güçte değildir. Unutulmasın ki ABD’de başkan Obama seçim kampanyasını internet üzerinden yürütmüştü. Yeni ABD başkanı Biden ise İnstagram ve Twitter desteğiyle ipi göğüslemiştir. Sosyal medyayı kim bilinçli bir şekilde kullanırsa; kitleleri etki altına alır. Rus tankları Berlin'e girene kadar Almanlar; Rusya'yı işgal ettiklerine inanıyorlardı. Çünkü Alman gazeteleri öyle yazıyordu. Sosyal medyanın bir yönü daha var o da: İpleri ABD’nin elindedir. Pentagon, CİA ne derse onu yapar ona uyar. Senin doğru olan haberini on kişiye gösterir, aleyhindeki haberi on milyon kişiye gösterebilir. Nitekim Twitter el değiştirdi yeni sahibi Elon Musk eskiden yapılan sahtekârlıkları teker teker ortaya döküyor. . Goebbels: Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Başarılı olamazsanız yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar. Bir insana yalan olsa bile bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur (Mesela Tank Palet Fabrikası hakkında hem Milli Savunma bakanlığı hem Köşkten defalarca açıklama yapılmasına rağmen dedikodu devam ediyorsa bu Goebbels taktiğidir.)
Gazeteci Rahmi Turan, CHP’li bir ismin CB Erdoğan ile CHP’nin genel başkanlığı için Külliye’de bir görüşme yaptığını iddia etti bu ismi Kemal Kılıçdaroğlu’na da doğrulattığını söyledi. Kılıçdaroğlu ise “Ben şaşırmadım efendim. Doğrudur” CHP'yi nasıl dağıtırız diye çalışan ekipleri var. Arkadaşlarıma, söyledim. Adamlar tutuldu, paralar verildi. Erdoğan, CHP'yi dağıtmak için elinden geleni yapıyor, devletin en kilit noktasındaki isimleri devreye soktuğunu biliyorum. İsim vermek istemiyorum" dedi. İddianın tamamen asılsız olduğu ve Beştepe’ye gittiği iddia edilen Muharrem İnce’nin CB ile görüşmediği kısa sürede ortaya çıktı.
CB Erdoğan, Rahmi Turan'ın yazısıyla gündeme gelen "Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndaki CHP'li" iddiasına yanıt verdi. Kılıçdaroğlu'nu suçlayan Erdoğan "Bunu haber yapan gazeteci kayıp. Bay Kemal senin hayatın yalan... Eğer yiğitsen ben cumhurbaşkanlığımı ortaya koyuyorum. Acaba sen genel başkanlığını ortaya koyabiliyor musun?" dedi ama nerde o yürek. At yalanı yalan bulur inanı
Prof Dr. Özer Serper bizim İstatistik hocamızdı. Özer hoca ilk derste İstatistik nedir? bir tarifini yapalım dedi ve gülerek tahtaya yazıp sıraladı.
1-Yalan
(Ondan büyüğüne)
2.Kuyruklu yalan denir
(Ondan da büyüğüne )
3-İstatistik denir demişti.
Ben bu sıralamaya bir TV programında bunların hepsinden büyüğüne de
4-Sosyal Medya denir demiştim.
Bu dördünden daha büyük bir beşinci başlık açsak başlığa ne yazarsınız?