Yazımı kaleme aldığımda, CHP üyeleri önseçim, vatandaşlarda dayanışma sandığında oy kullanıyordu. İşte tamda bu sırada Çağlayan'da İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu için mali suçlardan 'tutuklama', terör suçundan tutuklama talebinin reddine karar verilmişti. Sanırım, bu oy verilirken 'tutuklanan başkan' olarak dünya tarihinde ilkti.

Bu ret kararı İBB'ye kayyum beklentilerini boşa çıkarmış olsa da, Başsavcılık İmamoğlu için "terör" suçlamasında tutuklama talebine yönelik verilen ret kararına itiraz edileceğini duyurmuştu.

İmamoğlu'nun tutuklanması dünya basınında flaş haber olarak duyuruldu. Ekrem İmamoğlu'nun ilk mesajı “Dimdik ayaktayım, asla eğilmeyeceğim. Her şey çok güzel olacak” oldu. Belediye Başkanlarının tutuklanmasının ardından CHP yeni yol haritasını belirleyecek. Genel Başkan Özgür Özel 'Z planına kadar planımız var' demişti. Öncelikte parti kurultayı oldu. Tutuklama ardından da 'İmamoğlu hem cezaevi, hem cumhurbaşkanı yolundadır' şeklindeydi.
Gerçek şu ki, Ekrem İmamoğlu gözaltında sorgudayken kimse CHP Genel Başkanı Özgür Özel’den ani kurultay kararı beklemiyordu. Ancak bu, CHP kurmaylarının siyasi arenaya karşı eldeki hazır hamlelerinden biriydi. Kurultay devamında parti içinde köklü temizliği de getirecek gibi.. Özgür Özel, Cuma günü mesai saati bitimine az bir süre kala "olağanüstü kurultay kararı" aldı. Bu hamle, dengeleri değiştirdi.
İşleyen süreç içerisinde, 2023 yılındaki kurultayla ilgili gündeme gelen şaibe iddiaları ve kurultayın iptali talebi, CHP’nin olağanüstü kurultay kararıyla birlikte düşmüş oldu. Yani, olası bir mahkeme kararı öncesi CHP, kayyum olasılığını devre dışı bıraktı. Siyasi satrançta, CHP adına doğru ve yerinde bir hamleydi.

Tabii hemen ardından, gece boyunca bazı yorumcular, kurultay iptaline ilişkin incelemelerin sonuçlanması hâlinde, Özel’in kurultay kararı alsa bile bunun mümkün olmayacağını savundu. Ertesi gün, iktidar ortaklarının bu yorumları destekleyen "4-5 Kasım 2023 tarihinde yapılan kurultayda alınan kararların iptalinin şartları doğmuşsa, parti organları için yapılan seçimler de usule uygun olarak yapılmış sayılmaz. Yapılacak kurultayın 4-5 Kasım 2023 tarihindeki delegelerle yapılması zorunludur." şeklindeki açıklamaları da boşa çıktı.

PEKİ BUGÜN EKONOMİ NE OLACAK?
Bu yaklaşımlar, yalnızca İmamoğlu üzerinden yürütülen siyasal hamle olarak algılandı. Baskıya detayları yetişmeyeceği için dünkü ön seçim ve dayanışma sandığı analizlerimi sonraya bırakıyorum. Tüm bunların ardından; gözaltılar, sokak eylemleri ve toplumsal tepkilere ekonominin kayıtsız kalmadığı aşikâr. Bundan birkaç hafta öncesine kadar:
Yabancı yatırımcılar geliyordu, Cari açıkta ve rezervlerde iyileşmeler gündeme gelmiş, Oynak kur bir şekilde sabitlenmiş, Enflasyonda düşüş başlamış, ABD seçimleri sonrası hem Trump ile hem Avrupa ile farklı gelişmeler yaşanmışken...
Borsa allak bullak.. Ekonomistler trilyon dolarlık kayıptan söz ediyor. Hazine borçlanması cabası... Rezervler bir anda eridi. Reuters’a göre, TCMB analitik bilanço verileri ve bankacıların hesaplamalarına göre, Çarşamba gününe ilişkin işlemler kaynaklı net döviz pozisyonunda yaşanan azalış 11 milyar 176 milyon dolar olarak hesaplandı. Merkez Bankası 3 günde 26 milyar dolarlık satışa imza attı...
Peki şimdi, bu sabah ülke nasıl bir ekonomik tabloya uyanacak? Tüm bu zararların faturası kime çıkacak? Tabii ki halka... İşte bu yüzden, siyasete olan güven daha da azaldı.
GÜNÜN SÖZÜ:
“Propaganda öyle bir sanattır ki insan başkasının ayağına basarken, kendisi “ah” der.” ( Bob Hope)