Hava Durumu

Bukalemun medyası!

Yazının Giriş Tarihi: 02.07.2024 08:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.07.2024 08:03

Zaman zaman Avrupa'da ki meslektaşlarla buluşur fikir alışverişleri yaparız.

Medya, siyaset, AB ilişkileri üzerine konuşuruz..

Yararlı paylaşımlar olur...Son bir kaç günü böyle geçirdim.

Meslek hayatımın 40 yılının son 30 yılında Avrupa'da sayısız seçim, diyaloglar içinde oldum.

"Burayı görmeden, içinde olmadan, neler yapıldığını anlamadan, oradan bakıp Avrupa'lı olunmuyor" derdi eski bir dostum.. Çok haklı. Sıkı eleştirirdi ayrıca bermuda şeytan üçgenini.

Öyle ha deyince girilmiyor zaten Avrupa'ya..

Kıstasları, normları, kriterleri haklar,adalet, özgürlükler adına çok engeli var.

Ne var ki son seçimlerde aşığı milliyetçi sağın Avrupa Parlamentosu'nda ki hakimiyeti Türkiye'ye bakışını hep mesafeli tutacağı görüşünde.

Hatta uzağında kalacağız..Onlar için mültecileri perdeleyen ülkeyiz!

Fransa'da devrilen Macron, oyları tırmanan Meloni, art arda seçim istenen diğerlerini eklediğimizde Avrupa siyaseti her alanda sil baştan revize oldu..

Medyasının da aşırı sağın etkisi altında, daha çok baskılanacağı belirtiliyor.

Her ne kadar Avrupa Medya Özgürlüğü Yasası ((European Media Freedom Act), 7 Mayıs 2024'te 102 itiraz, 75 çekimser oya karşı 448 oyla yürürlüğe girsede tartışmaları sürüyor.

Yasaya göre editoryal kararlara müdahale yasak...

Yasa casus yazılım programların kullanımına izin vermiyor, çıkış noktasıysa Pegasus dinleme skandalı..Macron'un, Fas tarafından dinlenmesi gibi!

Ama yine de Fransa, İtaya, Yunanistan gibi ülkeler için ayrı istisnalar var.

En önemlisi kaynaklar ve mülkiyet şeffaflığı..

Macaristan örneği ortada. Bir holdinge ait yığınla yayın kuruluşu..

Vakıf kontrolünde sadece başbakan Orban hakim..Slovakya ayrı bir muamma..

Buradan çıkacak yayın mantığı belli değil mi? Bize hiç yabancı değil.

Bugün İstanbul medyasının tek tip bakış açısıyla kontrolü gibi.

Yerelse tam bir kasaba kültüründe.

Sohbetlerimizde bir örneği e-mail ve whatsapp gruplarından verdim.

Elbet ilk bakış açısı 'tek elden herkese ulaşmak' olabilir..

Ne var ki sıfır duygu, merhabasız ve ne yazık ki 'toplantı, gün saat bildirimi' dışında gelen hazır haber ve görselleriyle yapılan iletişimde 'tek tip bakış açısısı empoze etmektir'..

Gazetecinin aklı zekası yok mu? Elbet var. Kiraya verenler hariç tabi, örneği çok.

Fakat ele hazır gönderilen, medya mutfaklarına servis edilen, kurumların kendi oluşturdukları basın ofisleriyle her yönetim ya da siyasal güç kendi gücünü kabul ettirme çabasında.

Bu da özellikle kadrolaşma, editoryal mutfak sıkıntısı çeken, gelişmiş yetişmiş eleman sayısı sınırlı yereller için 'kolaylıkmış' gibi görünse de..

Ertesi gün baktığınız gazete başlıkları..

Anlık internet haber sitelerinin çoğunda manşetlerin içeriklerinin birbirinin aynı olduğunu görürsünüz. Kopyala yapıştır mantığıyla oluşturulan yeni gazetecilik versiyonun özündeyse yine derin siyasetin oluşturduğu algı stratejileri yatıyor. Salla gitsin, izlenme, okunma ve içerik özgünlüğünü..Muhabiri, yazanı, çizeni işine gelen bölümü servise konulan haberden alıyor...

Hop al sana yayıncılık. Doldur boşalt.

Neyse ki bizim taşra zekası Avrupa'da bu anlamda, yani hazır haberi servis et, her yerde yayınlat kültürü pek böyle ilerlememiş ama var olan mutfaklara zaten siyaset vakıflarla direkt müdahil..

Bizimde yandaş ve candaş kültürümüz zaten kraldan çok kralcı olduğundan aslında pek farkı kalmıyor. Dün omurgasız dedğiniz, pekala ceketini çıkarıp yeni kimliğiyle 'gazetecilik' adına ahkam kesebiliyor. Herkes işine geleni, yönetimlerinde, yapılarında, organizasyonlarında dilediği gibi kullanıyor. En vahimiyse siyasi bir partiye üye olupta 'bağımsız' biriymiş gibi görünmek!

İşte şimdilerde Brüksel'de, Strasburg'da gerçekten bağımsız, tarafsız, özgür ve özgün yayıncılık adına yeni platform çalışmaları başladı. İzliyorum bende .. Bu süreç içerisinde giderek yayılacak...

Aşılması gerekense kurumların, medya yapılarının, sivil toplum kuruluşlarının menfaat ve pozisyonları değişken, farklı..

Siyaset ve iktidarlar değiştikçe medya da adeta bukalemun gibi..

Oysa özü hep gerçekten kendi kalabilmek olmalı..

Birde yurtdışı 'medya' destekleri de çok iyi analiz edilmeli.

Bazı ülkeler sözde bazı kurumları geliştirme adına fonlar akıtıyor..

Bu son dönemlerde internet medyası için çok yaygın. Derinliğinde yine işte o bildik siyasetin ülke siyasetleri yatıyor. Yay bilgiyi, kontrol et, sonra yönet..

Buna da alet olmamalı..Siber zorbalıksa başlı başına suda taş kaydırma.

Sen at taşı, kimin başı yarılırsa yarılsın...

Fonsuz, donsuz gerçekten kendi ekonomik özgürlükleriyle hareket edemeyen medya hiç bir zaman gerçek medya olamayacak. Bununda farkındasınız değil mi?

Bir çok kurum dahil yapılar kontrol edebilecekleri, kullanabilecekleri insanlarla hareket ediyor.

Çünkü kimse kendinden akıllısına tahammül edemiyor.

Ana sorunsa tekelleşen siyasallaşmanın kontrol güdüsü!

Önce bunu aşmak gerekiyor.. İçi doğru doldurulan, yerinde analiz ve yorumlar mutlaka karşılığını bulur. Son yerel seçimlere bakın. Boşluğun dışa vurumuydu bu.

Ve buna banner gazeteciliğinin de gücü yetmez, inanın...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.