Bu hafta, yine tüm insanlığı ilgilendiren bir konuya dikkatinizi çekeceğim. Organ nakli… Nedir organ nakli? Vücutta görevini yapamayan bir organın yerine canlı bir vericiden veya ölüden alınan sağlam ve aynı görevi üslenecek bir organın nakledilmesi işlemi olarak nitelendiriliyor. Kişinin hayattayken serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesi ve bunu belgelendirmesi ise organ bağışı olarak tanımlanıyor.
Batılı ülkelerde organ ve doku bağışı konusunda bilinç, ülkemize göre daha iyi durumda.
Hâlbuki ülkemiz; organ nakli faaliyetleri için yeterli donanıma, deneyimli nakil ekiplerine ve nakil merkezlerine sahip. Aşılması gereken en önemli sorun ise kadavra bağışı oranındaki yetersizlik.
Türkiye'de ilk böbrek nakli 1968'de, ilk kalp nakli 1969'da gerçekleştirilmiş ve ilk başarılı canlı vericili böbrek nakli de 1975'te yapılmış. Organ Nakli Kanunu'nun 1979 yılında yürürlüğe girmesi ile bu alandaki çalışmalar daha da hız kazanmış.
Organ nakli ile ilgili geçen yılın istatistiklerine de bakalım… Türkiye’de 2023 yılında 3 bin 399 böbrek, bin 360 karaciğer, 39 kalp, 15 akciğer ve 1 ince bağırsak olmak üzere toplam 5 bin 84 organ nakli gerçekleşmiş. Bu tablonun, geçmiş yıllara nazaran daha iyi durumda olduğunu ancak yine de çok yetersiz olduğunu başından belirtmiş olayım.
Peki, şu anda organ nakli bekleyenler? 2023 verilerine göre ülkemizde böbrek nakli bekleyen hasta sayısı 24 bin 449, karaciğer nakli bekleyen hasta sayısı 2 bin 600, kalp nakli bekleyen hasta sayısı bin 422, akciğer nakli bekleyen hasta sayısı 204, pankreas nakli bekleyen hasta sayısı 277 ve kornea nakli bekleyen hasta sayısı 4 bin 119’du. Bu sayılara her gün yenileri eklendi ve muhtemelen bugünlerde güncel rakamlar Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılacaktır.
Sistemin işleyişiyle ilgili kısa bir bilgi de paylaşmak istiyorum. Organ bağışı, 18 yaşını doldurmuş ve akli dengesi yerinde olan her bireyin organ bağışında bulunabilir. Canlı vericilerin karaciğer ve böbrek bağışı yapabildiği ülkemizde, bağışçılar, resmi veya yazılı vasiyetname düzenleyerek ya da yetkilendirilmiş birimlerden organ bağış kartı alarak bağışta bulunabiliyor. Türkiye Organ ve Doku Bağış Bilgi Sistemi üzerinden kayıt altına alınan bağışlar, e-Devlet entegrasyonu sayesinde kolaylıkla görüntülenebiliyor. Ayrıca, hayattayken organ bağışında bulunmamış kişilerin vefatı halinde, ailelerinin rızası ile organları alınabiliyor.
Organ nakli, birçok hastalık için son çare olarak görülüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 1980 tarihli açıklamasında organ naklinin caiz olduğu belirtiliyor. Buna karşın önyargı ve birçok doğru olarak bilinen yanlışlar, bağışların yeterli seviyeye ulaşmasını engelliyor.
Ülkemizde bugüne değin yapılan nakillerde canlı vericilerin sayısının kadavra vericilerden daha fazla olduğu anlaşılıyor. Hayattayken organımızı bağışlayabiliyorken yaşam sona erdiğinde bunu neden paylaşmak istemiyoruz? Esasında bu isteksizliğin temelinde organ bağışı ile ilgili bilgi eksikliğinin sürmesidir. Bu önyargı duvarlarını yıkmanın yolu da tek bir yerden geçiyor: bilgi!
Yasal desteğe sahip olmasına rağmen organ ve doku nakli hizmetlerinin geliştirilmesinde en önemli husus organ ve doku bağışının temini, bu bağışın artırılması için kamuoyunda bu konudaki bilgi eksikliğinin giderilmesi, organ bağışı bilincinin geliştirilmesi ve halkın organ ve doku bağışı konusunda teşvik edilmesi gereklidir. İçinde bulunduğumuz hafta da bunun için bulunmaz bir nimettir. Bir haftalığına da olsa en azından sosyal medyada konunun hatırlanması, bazı bilgilendirici etkinliklerin yapılması önemli. Bir hafta değil esasında her gün bu bilincin diri tutulması gerekir. Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda tüm kamu ve özel sağlık kuruluşlarını işin içine daha fazla sokması faydalı olacaktır. Yanı sıra temel sağlık kuruluşu olan ve sağlık ocağı olarak da nitelendirdiğimiz aile sağlık merkezlerinin de bu anlamda sürekli devrede olması şart.
Son söz… Her bağış bir hayattır unutmayalım! Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’deki ile noktalayalım: "Kim Bir İnsana Hayat Verirse Onun Tüm İnsanlara Hayat Vermişçesine Sevap Kazanacağı" beyan olunmaktadır. (Maide Suresi, Ayet 32)