Garibandan yana olmak

Ender Çay Bahçesi bizim fakültenin uğrak yeriydi. Fi tarihi. Dünya kupası oynanıyor. TV'de tarihi Almanya- Cezayir maçı. Gariban Cezayir'in güçlü Almanya'yı 2-1 yendiği maç.
Aklımda kalan, Cezayir'in iki golünde de çay bahçesinin silme sevinçten yıkıldığıydı.
Hepimizin ailesinde mutlaka bir gurbetçi varken, Almanya ile o kadar da kötü tarihi köklerimiz olmadığı halde... Neden herkes Cezayir'i tutmuştu?
Çünkü normal ortalama dünya ahalisinde, garibandan yana olma duygusu vardır.
Salı gecesini, çarşamba sabahına bağlayan saatlerde, Bayern Münih- BJK maçını aynı duygularla izlediğimi itiraf edeyim. Ertesi gün baktım sosyal medyaya, BJK'liler dışında herkes zevkten dört, pardon beş köşe!Kimi 'işte bu Bayern'in kalecisi, maç sırasında görmediniz şimdi görün' neşriyatına yazılıyor, kimi de çok büyük buluşmuş gibi Beşiktaş'ı '5iktaş' şeklinde yazarak güya 5 gollü mağlubiyete gönderme yapıyor. Ben Bursaspor taraftarıyım. Beşiktaş'ı desteklememek için benden daha fazla mazeret üretecek kimse yoktur herhalde. Hele de Şampiyonlar Ligi'nde devam eden bir rakibin her turda kasasını ekstra doldurduğu düşünülürse. BJK ile hiç işimizin olmaması gerekir. Ama hayır, itiraf ediyorum, ben o meşum maçta BJK'yi tuttum.
Çünkü bir yanda Bayern, diğer yanda Beşiktaş olunca, özümün gönlü ister istemez garibandan yana kaydı. Mayamız böyle. Zihniyet bu. Bugünden yarına değişmez bu hasletler.

Teknik analiz...

Herifler dalga dalga gelerek değil, aşırı hırsla saldırarak falan da değil, basketboldaki gibi sadece 'set oyunları' oynayarak elde ettiler ya bu skoru, Türk futbolu üzerine düşünenler, fikir üretenler, bugünün futboluna bakıp yarınlar için çıkarımlar yapacaklar, asıl bu olguyu analiz etmeli bence.

Fotokapanla uyuşturucu mücadelesi

Fotokapan diye bişey var. Koyuyorsun aleti vahşi doğanın göbeğine, aslanı kaplanı fili çakalı tilkiyi sırtlanı doğal ortamında fotoğraflıyorsun. (Veya görüntülüyorsun.)
Harekete duyarlı deklaşörü var bu aletlerin. Böylece yanına yaklaşman mümkün olmayan hayvanatla ilgili belgesel tedarik etmiş oluyorsun.

'Sönmez Medya Buluşmaları'nın dünkü konuğu Bursa Valisi İzzettin Küçük fotokapanın kullanımına ilişkin çok enteresan bir bilgi verdi.
Konu, bağımlılıkla mücadeleye gelmişti ki Vali Bey, uyuşturucu üretimi yapılan tarlalara- arazilere onlarca fotokapan kurulduğunu, böylece uyuşturucu üretiminde kullanılan bitkilerin henüz dikim aşamasında önlendiğini söyledi.

Robot asker devri gelmedi mi?

Daha önce vergi vermedikleri için kanlı canlı çalışanlara oranla işverene avantaj sağladıkları gündeme gelmişti. Şimdi de askere alınıp alınmayacakları tartışılıyor.
Robotlardan söz ediyorum.
Ve inanın, samimi olarak söylüyorum, 'gelecekte savaşlarda hiç şehit verilmeyecek, çünkü ülkeler arası savaşlarda sadece robotlar kullanılacak' dediğimi (yakın çevreme!) anımsıyorum.
Konu bu çerçeveden açıldığında Türk insanının aklına 'robotlar da bedelli yapabilecek mi?' sorusu mutlaka gelir. Onun da yanıtı herhalde şöyle olur ilk etapta:
'10 robot parası ver, askere gelme! Senin yerine onlar savaşsın!'
Haberin iyi tarafı: Uygar batıda her şey karşıtıyla birlikte start alır. Savaşan robotlar fikrine karşı kampanyalar da eşzamanlı başlamış. 'Katil Robotları Durdurma Kampanyası' ve 'Yaşamın Geleceği Enstitüsü' gibi organizasyonlar, robotların askeri amaçlarla kullanımını engellemek için Birleşmiş Milletler'de lobi çalışmaları yapıyorlarmış.