Zülfü Livaneli otobiyografik kitabı ‘Sevdalım Hayat’ta memleket özlemi ile mide ağrıları arasında ilişki kurduğu bir anısını anlatıyor.
Yıllarca İsveç’te sürgünde kalmış.
Oralarda ülseri epeyce azmış.
12 Eylül’ün görece yumuşadığı günlerde bir serbestlik olmuş ve Zülfü Bey memlekete dönmüş.
Yaşar Kemal’le Ortaköy’de, kumpircilerin olduğu yerdeler.
Yaşar Kemal Livaneli’ye turşu yedirmeye çalışıyor.
Livaneli ‘Aman abi’ diyor, ‘midem delik deşik, bu turşuyu yersem geberirim.’
Yaşar Kemal ‘ye’ diyor, ‘bu özlemini duyduğun memleketinin turşusu, hiçbir şey olmayacak göreceksin!’
Bu ‘ısrarkeş’ tutuma fazla direnemiyor Livaneli ve yiyor turşuyu!
Ne yanma, ne ağrı, hiçbir şey olmuyor Livaneli’ye.
‘Yaşar Kemal haklı çıktı’ diye anlatıyor bunu kitabında, hayret ederek.
Bendeyse tam tersi oldu.
13 günlük Avrupa seyahatinde, bilmediğimiz, daha önce görmediğimiz neler yedik, neler içtik.
Çeşmelerden su içtik, adını sanını bilmediğimiz yemekler yedik.
Çoğu nasıl pişiriliyor, içine neler katılıyor bilmeden.
Tık yok.
Ne bir ağrı, ne bir yanma, ne bir sızı.
Ne de beklendiğinin aksine bir bağırsak hareketliliği.
Geldik memlekete, ev yemekleri, kendi suyumuz, kendi çorbamız, kendi ekmeğimiz.
Simitimiz, ayranımız, çayımız.
Özümün mide bir yanmaya başladı abiler, öyle böyle değil, hala da devam ediyor.
Biz giderken Narin muhabbeti vardı, TUSAŞ saldırısı, Gazze, İsrail’le ticaret vs.
Oralarda ‘Wi-Fi’ buldukça bağlandık memleketin gündemine.
Yeni doğan bebeklerin katledildiğini okuduk, geldik, ‘Öcalan gelsin Meclis’te konuşma yapsın’ süreci, son tahlilde Esenyurt Belediye Başkanı’nın uykudan uyandırılarak gözaltına alınması hadisesi vs.
(Yattığı yerde en azından ateş edilmemiş belediye başkanına. Çünkü bu ülke o kadar da polis devleti değil, beğen- beğenme hukuk devleti.)
Hasılı, insanın haleti ruhiyesi ile midesi ve hazmı arasında hissi bir bağ olduğu bence de doğru.
Ancak Livaneli’de ağrı kesen yurda kavuşma hadisesi, özümde tam tersi etki yaptı.
Buradan hısım-akraba dost ve okurlara tavsiyem şudur bu çerçevede:
Duyarsız olun demiyorum, yurttta-dünyada ne olmuş ne bitmiş, arkanızı dönüp gidin de demiyorum ve fakat..
Bizim ülke gündemi sağlığa zarar.
Biz meslek gereği gündemin ta içindeyiz.
En azından ‘siz gazetecisiniz bilirsiniz’ sorusuna dudak büktürmemek için ne olup bittiğine göz ucuyla da olsa bakmak zorundayız ama.
Bu ülkenin gündemine kendini fazla kaptıran sağlığından olur, durum o derece ciddi.
Bugün kötü bir şey olmadı, huzurlu bir gün geçirdik diyeceğiniz tek gün, ilaç için bir gün var mı şu son 10-15 yılda. Tek gün?
Tek saat yok belki de.