Aslında kilolu değiliz, kemiklerimiz iri… Hatta bu topraklar üzerinde doğru tartan bir tartı da yok ve hiç olmadı da… Bu haberimiz size uygun değildir mutlaka… Ama bir arkadaşınız için bu haberi sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim…
Haber Giriş Tarihi: 20.01.2025 15:45
Haber Güncellenme Tarihi: 20.01.2025 15:47
Kaynak:
Onur Genç
Son yılların en önemli sağlık branşlarından biri kuşkusuz Diyetisyenlik… Bakın sağlık branşını vurguluyorum çünkü diyetisyenliği güzellik salonu ile karıştıranlar olabiliyor maalesef… Yani siz değil arkadaşlarınız karıştırmasın diye… Özellikle Kovid-19 pandemisinin hayatımıza kattığı sürekli yeme telaşı sonrası ister istemez giysi dolabımızı yenilemek zorunda kaldı bir çoğumuz… Ve işte yıllardır ülkemizde varlığı pekte bilinmeyen diyetisyenler şimdilerin yıldız futbolcuları gibi kıymet gördü adeta… Aslında onların değerini bilmek için Kovid-19’u yaşamamız gereksizdi… Neyse şer’den hayır doğdu diyelim…
Bugün arkadaşlarınıza değerli bilgileri aktarabilmeniz için başarılı bir diyetisyen olan Ezgi Çakmak’a konuk olacağız… Bilgi ve birikimini güler yüzü ile hastalarına aktaran Çakmak, kişiye özel uygulamaları ile ve uyguladığı takip programıyla sonuca çabuk ulaşanlardan… Ve ufak bir hatırlatma yapalım Demirtaş Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan Ezgi Çakmak Diyet Kliniği’nde tartı kesinlikle doğru tartıyor…
Sayın Çakmak, değerli okuyucularımız için kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
Ezgi Çakmak: Tabii, memnuniyetle! Ben Ezgi Çakmak, 2023 yılında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun oldum. Ayrıca, 2022 yılında Anadolu Üniversitesi Aşçılık Bölümü’nden de mezuniyetimi tamamladım. Mesleğime online beslenme danışmanlığı vererek başladım ve şu an 2024 yılı itibariyle açtığım özel kliniğimde, yüz yüze hizmet sunuyorum.
Nedir diyetisyenlik? Ve hayatımızdaki önemini nasıl tanımlarsınız?
E.Ç.: Diyetisyen, beslenme bilimi üzerine eğitim almış ve bireylerin sağlıklarını, yaşam kalitelerini iyileştirmek için doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmaya çalışan bir sağlık profesyonelidir. Diyetisyenler, kişilerin bireysel ihtiyaçlarını analiz ederek, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için kişiye özel beslenme planları oluşturur. Ayrıca, hastalıkların yönetilmesinde de beslenme tedavisinin bir parçası olarak, doğru beslenme alışkanlıklarını teşvik eder ve bireyleri beslenme ile ilgili doğru bilgilendirir. Diyetisyenlik ortaokuldan beri hayalini kurduğum ve tutkuyla okuyup icra ettiğim bir meslek. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürmesine katkıda bulunmak, onlara doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak ve bunu bilimsel temellere dayalı bir şekilde yapmak beni her zaman motive ediyor. Bu meslek, hem insanlara dokunabilme hem de sürekli öğrenme fırsatı sunarak hayatımın merkezinde yer alıyor. Sağlık, yaşamın temel taşıdır ve bu alanda bir rehber olabilmek benim için çok değerli.
Hasta şikayetleri olsun, mesleki zorluklar olsun bir diyetisyen olarak en çok sıkıntı yaşadığınız konu nedir?
E.Ç.: Bir diyetisyen olarak mesleğimizin hem bilimsel bir temele hem de büyük bir sorumluluğa dayandığını söylemek isterim. Ancak, maalesef bu zorluklar her zaman yeterince takdir edilmiyor. Sektörde, diyetisyenliğin yalnızca basit bir “beslenme tavsiyesi vermek” olarak algılanması ya da yeterli eğitimi ve uzmanlığı olmayan kişilerin kendilerini “beslenme koçu” ilan ederek yanlış yönlendirmeler yapması, bizler için en büyük mücadelelerden biri. Bu durum hem mesleki itibarımıza zarar veriyor hem de bireylerin sağlıklarını riske atıyor. Beslenme, bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmesi gereken hassas bir alan. Bilimsel bilgiye dayalı bir yaklaşım olmadan yapılan yönlendirmeler, uzun vadede ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Bu nedenle, toplumda mesleğimizin gerçek değerinin daha fazla anlaşılması ve herkesin bu konuyu bir uzmanla çözmeyi tercih etmesi için elimden geleni yapıyorum.
Kişiye özel programı belirleme ve sonuca ulaşma süreci nasıl işliyor?
E.Ç.: Her bireyin beslenme ihtiyaçlarının kendine özgü olduğunu unutmamak gerekiyor, bu nedenle sürecimizi danışanlarımıza tamamen özel bir şekilde tasarlıyoruz. İlk adımda, danışanlarımdan son 3 ay içerisinde yapılmış detaylı bir kan tahlili talep ediyorum. Bu tahliller, vücutlarının mevcut durumu hakkında bize önemli ipuçları sağlıyor. Sonrasında, danışanımla detaylı bir anamnez görüşmesi yapıyorum. Bu görüşmede sağlık geçmişini, yaşam tarzını, beslenme alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını detaylı bir şekilde anlamaya çalışıyorum. Kliniğimde, profesyonel bir vücut analizi cihazı kullanarak yağ oranı, kas miktarı ve metabolizma yaşı gibi detaylı ölçümler de gerçekleştiriyoruz. Tüm bu verileri bir araya getirerek danışanımın yaşam tarzına ve beslenme alışkanlıklarına uygun, sürdürülebilir bir beslenme planı oluşturuyorum. Amacım, kişinin sadece kısa vadede değil, uzun vadede de rahatlıkla uygulayabileceği, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak. Bu süreç, danışanımla sürekli iletişim ve iş birliği içinde ilerliyor, böylece onun ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap verebiliyoruz.
Son zamanlarda sosyal medyada gerek şifalı tarifler, gerekse kilo verdiren egzersizler kullanıcılara sunuluyor. Siz bu videolar için ne düşünüyorsunuz bir sağlıkçı olarak? (Kilo vermek için sabahları limonlu su için gibi tavsiyeler vb. gibi örneklemeler bolca mevcut sosyal medyada) (sosyal medyada popüler olan şok diyetler, hızlı kilo verdiren kürler ve detoks suları ile ilgili neler düşünüyorsun?)
E.Ç.: Şok diyetler, hızlı kilo verme kürleri ve detox suları, maalesef sağlık açısından çok ciddi riskler taşıyan yöntemler. Bu tür diyetlerin en büyük tehlikesi, genellikle hızla kaybedilen kilonun vücuttan yağı değil, kas dokusundan olmasıdır. Kas kaybı, sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda sağlık açısından da büyük bir sorundur. Çünkü kas kaybı, vücudumuzun organ kaslarını da zayıflatabilir. Bu da, iç organ yetmezliği, kalp krizi ya da hamilelikte düşük gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, bu tür diyetlerin sonunda genellikle kaybedilen kilolar, diyet süreci bittikten kısa bir süre sonra tekrar geri alınır. Bu durum, kişinin metabolizmasını daha da zorlar ve uzun vadede kalıcı sağlık problemleri yaratabilir. Hızlı kilo verme konusunda sosyal medyada sıkça karşılaşılan bu tür yöntemler, bilimsel kanıtlardan yoksundur. Beslenme ve diyetetik alanında aldığımız eğitimde, bu tür “kısa yol” çözümlerine yer verilmez. Aksine, sağlıklı kilo kaybı için dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve kişiye özel çözümler önerilir. Bu kürler ve detoks suları, insanların kolayca dikkatini çeken, ancak bilimsel temele dayanmayan uygulamalardır ve genellikle yanlış bilgilere dayanır.
Ekmeksiz doymuyorum? Doymuyor muyuz gerçekten?
Ekmek, Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçasıdır ve birçok kişi için yemeklerin yanına ekmek olmadan doygunluk hissi sağlanması zor gibi hissedilebilir. Ancak, aslında ekmek yerine başka sağlıklı karbonhidrat kaynakları da kullanarak doymak mümkündür. Fakat, ekmekten tamamen kaçınmak gerektiği düşüncesi doğru değildir. Ekmek, sağlıklı karbonhidrat kaynaklarından biridir ve dengeli bir şekilde tüketildiğinde, sağlıklı bir diyetin parçası olabilir.
Bir de son zamanlarda herkesin uygulamaya çalıştığı sıfır şeker diyeti var. 14 gün hiç şeker tüketmeme üzerine kurulu olan. Bu sağlıklı bir uygulama mı? Herkes için nasıl bir etkisi veya zararı olabilir?
E.Ç.: Sıfır şeker diyeti, yani 14 gün boyunca hiç şeker tüketmemek, son zamanlarda popüler hale geldi. Ancak bu tür diyetlere yaklaşırken dikkatli olmak gerekiyor. Şekerin vücutta aşırı tüketimi, insülin direnci, obezite, kardiyovasküler hastalıklar ve tip 2 diyabet gibi birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Bu nedenle, şekerin fazla miktarda tüketilmesi gerçekten de sağlığı olumsuz etkileyebilir. 14 gün boyunca şekerin kesilmesi, metabolizmada bazı olumlu değişiklikler yaratabilir. Kan şekeri seviyeleri dengelenebilir, insülin duyarlılığı artabilir ve bu da enerji seviyelerinin yükselmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, bu süreçte iltihaplanma seviyeleri azalabilir ve bazı kişilerde kilo kaybı gözlemlenebilir. Ancak, bu tür bir diyeti herkesin uygulaması uygun olmayabilir. Her bireyin metabolizması farklıdır, bu yüzden bazı kişilerde şekerin aniden kesilmesi baş ağrısı, sinirlilik veya yorgunluk gibi yoksunluk belirtilerine yol açabilir.
Bir de mevsim diyetleri var… İşte kışın ayrı, yazın ayrı bir diyet… Diyette böyle bir ayrım olmalı mı? Yoksa 3 beyazı kesmek yeterli mi?
E.Ç.: Mevsimsel diyetler, yani kışın farklı, yazın farklı beslenme planları uygulamak, bazı kişiler tarafından tercih ediliyor. Ancak, beslenme bilimi açısından, sağlıklı bir diyetin mevsimlere göre değişmesi gerekmez. Önemli olan, dengeli ve çeşitli bir beslenme düzeni oluşturmaktır. "3 beyaz" olarak bilinen şeker, tuz ve beyaz un tüketimini sınırlamak, sağlıklı bir yaşam için faydalı olabilir. Ancak, bu üç besinin tamamen diyetten çıkarılması, bazı durumlarda beslenme dengesizliğine yol açabilir. Özetle, mevsimsel diyetler yerine, her mevsimde dengeli ve çeşitli bir beslenme planı oluşturmak, uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Bu süreçte, kişisel ihtiyaçlar ve sağlık durumları göz önünde bulundurularak bir uzmandan rehberlik almak önemlidir.
Önemli bir konuda şu. ‘Diyet tek başına yeterli olmaz, egzersiz şart’ diye bir inanış var… Sizce nedir bunun doğrusu? Diyet mi? Egzersiz mi? Yoksa hem diyet hem egzersiz mi?
E.Ç.: Bu, gerçekten sıkça karşılaşılan bir soru ve hem diyet hem de egzersiz sağlıklı bir yaşam için birbirini tamamlayan unsurlardır. Bu nedenle, doğru cevap aslında her ikisi de olmalı. Diyet, vücudun ihtiyacı olan besinleri almak ve sağlıklı bir şekilde kilo kontrolü sağlamak için çok önemli bir rol oynar. Yalnızca beslenmeye odaklanmak, vücudun gereksinimlerini karşılamak için yeterli olabilir, ancak sağlığımızı daha iyi desteklemek ve fiziksel formumuzu artırmak için egzersiz de bir o kadar gereklidir.
Sayın Çakmak son olarak eklemek istediğiniz ve okuyucularımıza aktarmak istediklerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
E.Ç.: Son olarak şunu söylemek isterim: Sağlıklı beslenmek ya da diyet yapmak, aslında korkulacak bir şey değildir. Birçok kişi, "diyet" kelimesini duyduğunda hemen kısıtlamalarla dolu, zorlayıcı bir süreci hayal eder, ancak bu tamamen yanlış bir algıdır. Sağlıklı beslenme, aslında hayatın her aşamasında bizim yanımızda olan, bizi destekleyen bir yol arkadaşıdır. Eğer bir diyetisyene başvurmayı düşünüyorsanız, şunu unutmayın: En küçük adım bile büyük değişimlere yol açabilir. Kendi sağlığınız için atacağınız her adım, size sadece fiziksel değil, duygusal ve zihinsel olarak da çok büyük kazançlar sağlar. Bir diyetisyenin rehberliğiyle, kişisel ihtiyaçlarınıza uygun, sürdürülebilir ve sağlıklı bir plan oluşturmak mümkündür. Ve unutmayın, başarı bir anda değil, zamanla gelir. Her gün atacağınız küçük ama kararlı adımlar sizi daha sağlıklı bir yaşama taşır. Bu yüzden sağlıklı yaşam yolculuğunda kendinizi korkutmayın. Bir uzmandan yardım alarak bu süreci hem daha verimli hem de keyifli hale getirebilirsiniz. Sağlıklı beslenme, hayat boyu süren bir yolculuktur ve bu yolculukta atacağınız her adım kıymetlidir.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Bursa Hakimiyet
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Aslında kilolu değiliz, kemiklerimiz iri…
Aslında kilolu değiliz, kemiklerimiz iri… Hatta bu topraklar üzerinde doğru tartan bir tartı da yok ve hiç olmadı da… Bu haberimiz size uygun değildir mutlaka… Ama bir arkadaşınız için bu haberi sonuna kadar okumanızı tavsiye ederim…
Son yılların en önemli sağlık branşlarından biri kuşkusuz Diyetisyenlik… Bakın sağlık branşını vurguluyorum çünkü diyetisyenliği güzellik salonu ile karıştıranlar olabiliyor maalesef… Yani siz değil arkadaşlarınız karıştırmasın diye… Özellikle Kovid-19 pandemisinin hayatımıza kattığı sürekli yeme telaşı sonrası ister istemez giysi dolabımızı yenilemek zorunda kaldı bir çoğumuz… Ve işte yıllardır ülkemizde varlığı pekte bilinmeyen diyetisyenler şimdilerin yıldız futbolcuları gibi kıymet gördü adeta… Aslında onların değerini bilmek için Kovid-19’u yaşamamız gereksizdi… Neyse şer’den hayır doğdu diyelim…
Bugün arkadaşlarınıza değerli bilgileri aktarabilmeniz için başarılı bir diyetisyen olan Ezgi Çakmak’a konuk olacağız… Bilgi ve birikimini güler yüzü ile hastalarına aktaran Çakmak, kişiye özel uygulamaları ile ve uyguladığı takip programıyla sonuca çabuk ulaşanlardan… Ve ufak bir hatırlatma yapalım Demirtaş Cumhuriyet Mahallesi’nde bulunan Ezgi Çakmak Diyet Kliniği’nde tartı kesinlikle doğru tartıyor…
Sayın Çakmak, değerli okuyucularımız için kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
Ezgi Çakmak: Tabii, memnuniyetle! Ben Ezgi Çakmak, 2023 yılında Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun oldum. Ayrıca, 2022 yılında Anadolu Üniversitesi Aşçılık Bölümü’nden de mezuniyetimi tamamladım. Mesleğime online beslenme danışmanlığı vererek başladım ve şu an 2024 yılı itibariyle açtığım özel kliniğimde, yüz yüze hizmet sunuyorum.
Nedir diyetisyenlik? Ve hayatımızdaki önemini nasıl tanımlarsınız?
E.Ç.: Diyetisyen, beslenme bilimi üzerine eğitim almış ve bireylerin sağlıklarını, yaşam kalitelerini iyileştirmek için doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmaya çalışan bir sağlık profesyonelidir. Diyetisyenler, kişilerin bireysel ihtiyaçlarını analiz ederek, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için kişiye özel beslenme planları oluşturur. Ayrıca, hastalıkların yönetilmesinde de beslenme tedavisinin bir parçası olarak, doğru beslenme alışkanlıklarını teşvik eder ve bireyleri beslenme ile ilgili doğru bilgilendirir. Diyetisyenlik ortaokuldan beri hayalini kurduğum ve tutkuyla okuyup icra ettiğim bir meslek. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürmesine katkıda bulunmak, onlara doğru beslenme alışkanlıkları kazandırmak ve bunu bilimsel temellere dayalı bir şekilde yapmak beni her zaman motive ediyor. Bu meslek, hem insanlara dokunabilme hem de sürekli öğrenme fırsatı sunarak hayatımın merkezinde yer alıyor. Sağlık, yaşamın temel taşıdır ve bu alanda bir rehber olabilmek benim için çok değerli.
Hasta şikayetleri olsun, mesleki zorluklar olsun bir diyetisyen olarak en çok sıkıntı yaşadığınız konu nedir?
E.Ç.: Bir diyetisyen olarak mesleğimizin hem bilimsel bir temele hem de büyük bir sorumluluğa dayandığını söylemek isterim. Ancak, maalesef bu zorluklar her zaman yeterince takdir edilmiyor. Sektörde, diyetisyenliğin yalnızca basit bir “beslenme tavsiyesi vermek” olarak algılanması ya da yeterli eğitimi ve uzmanlığı olmayan kişilerin kendilerini “beslenme koçu” ilan ederek yanlış yönlendirmeler yapması, bizler için en büyük mücadelelerden biri. Bu durum hem mesleki itibarımıza zarar veriyor hem de bireylerin sağlıklarını riske atıyor. Beslenme, bireysel ihtiyaçlara göre özelleştirilmesi gereken hassas bir alan. Bilimsel bilgiye dayalı bir yaklaşım olmadan yapılan yönlendirmeler, uzun vadede ciddi sağlık problemlerine yol açabiliyor. Bu nedenle, toplumda mesleğimizin gerçek değerinin daha fazla anlaşılması ve herkesin bu konuyu bir uzmanla çözmeyi tercih etmesi için elimden geleni yapıyorum.
Kişiye özel programı belirleme ve sonuca ulaşma süreci nasıl işliyor?
E.Ç.: Her bireyin beslenme ihtiyaçlarının kendine özgü olduğunu unutmamak gerekiyor, bu nedenle sürecimizi danışanlarımıza tamamen özel bir şekilde tasarlıyoruz. İlk adımda, danışanlarımdan son 3 ay içerisinde yapılmış detaylı bir kan tahlili talep ediyorum. Bu tahliller, vücutlarının mevcut durumu hakkında bize önemli ipuçları sağlıyor. Sonrasında, danışanımla detaylı bir anamnez görüşmesi yapıyorum. Bu görüşmede sağlık geçmişini, yaşam tarzını, beslenme alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını detaylı bir şekilde anlamaya çalışıyorum. Kliniğimde, profesyonel bir vücut analizi cihazı kullanarak yağ oranı, kas miktarı ve metabolizma yaşı gibi detaylı ölçümler de gerçekleştiriyoruz. Tüm bu verileri bir araya getirerek danışanımın yaşam tarzına ve beslenme alışkanlıklarına uygun, sürdürülebilir bir beslenme planı oluşturuyorum. Amacım, kişinin sadece kısa vadede değil, uzun vadede de rahatlıkla uygulayabileceği, dengeli ve sağlıklı bir beslenme düzeni oluşturmak. Bu süreç, danışanımla sürekli iletişim ve iş birliği içinde ilerliyor, böylece onun ihtiyaçlarına tam anlamıyla cevap verebiliyoruz.
Son zamanlarda sosyal medyada gerek şifalı tarifler, gerekse kilo verdiren egzersizler kullanıcılara sunuluyor. Siz bu videolar için ne düşünüyorsunuz bir sağlıkçı olarak? (Kilo vermek için sabahları limonlu su için gibi tavsiyeler vb. gibi örneklemeler bolca mevcut sosyal medyada) (sosyal medyada popüler olan şok diyetler, hızlı kilo verdiren kürler ve detoks suları ile ilgili neler düşünüyorsun?)
E.Ç.: Şok diyetler, hızlı kilo verme kürleri ve detox suları, maalesef sağlık açısından çok ciddi riskler taşıyan yöntemler. Bu tür diyetlerin en büyük tehlikesi, genellikle hızla kaybedilen kilonun vücuttan yağı değil, kas dokusundan olmasıdır. Kas kaybı, sadece estetik açıdan değil, aynı zamanda sağlık açısından da büyük bir sorundur. Çünkü kas kaybı, vücudumuzun organ kaslarını da zayıflatabilir. Bu da, iç organ yetmezliği, kalp krizi ya da hamilelikte düşük gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Ayrıca, bu tür diyetlerin sonunda genellikle kaybedilen kilolar, diyet süreci bittikten kısa bir süre sonra tekrar geri alınır. Bu durum, kişinin metabolizmasını daha da zorlar ve uzun vadede kalıcı sağlık problemleri yaratabilir. Hızlı kilo verme konusunda sosyal medyada sıkça karşılaşılan bu tür yöntemler, bilimsel kanıtlardan yoksundur. Beslenme ve diyetetik alanında aldığımız eğitimde, bu tür “kısa yol” çözümlerine yer verilmez. Aksine, sağlıklı kilo kaybı için dengeli beslenme, düzenli fiziksel aktivite ve kişiye özel çözümler önerilir. Bu kürler ve detoks suları, insanların kolayca dikkatini çeken, ancak bilimsel temele dayanmayan uygulamalardır ve genellikle yanlış bilgilere dayanır.
Ekmeksiz doymuyorum? Doymuyor muyuz gerçekten?
Ekmek, Türk mutfağının vazgeçilmez bir parçasıdır ve birçok kişi için yemeklerin yanına ekmek olmadan doygunluk hissi sağlanması zor gibi hissedilebilir. Ancak, aslında ekmek yerine başka sağlıklı karbonhidrat kaynakları da kullanarak doymak mümkündür. Fakat, ekmekten tamamen kaçınmak gerektiği düşüncesi doğru değildir. Ekmek, sağlıklı karbonhidrat kaynaklarından biridir ve dengeli bir şekilde tüketildiğinde, sağlıklı bir diyetin parçası olabilir.
Bir de son zamanlarda herkesin uygulamaya çalıştığı sıfır şeker diyeti var. 14 gün hiç şeker tüketmeme üzerine kurulu olan. Bu sağlıklı bir uygulama mı? Herkes için nasıl bir etkisi veya zararı olabilir?
E.Ç.: Sıfır şeker diyeti, yani 14 gün boyunca hiç şeker tüketmemek, son zamanlarda popüler hale geldi. Ancak bu tür diyetlere yaklaşırken dikkatli olmak gerekiyor. Şekerin vücutta aşırı tüketimi, insülin direnci, obezite, kardiyovasküler hastalıklar ve tip 2 diyabet gibi birçok sağlık sorununa yol açabiliyor. Bu nedenle, şekerin fazla miktarda tüketilmesi gerçekten de sağlığı olumsuz etkileyebilir. 14 gün boyunca şekerin kesilmesi, metabolizmada bazı olumlu değişiklikler yaratabilir. Kan şekeri seviyeleri dengelenebilir, insülin duyarlılığı artabilir ve bu da enerji seviyelerinin yükselmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, bu süreçte iltihaplanma seviyeleri azalabilir ve bazı kişilerde kilo kaybı gözlemlenebilir. Ancak, bu tür bir diyeti herkesin uygulaması uygun olmayabilir. Her bireyin metabolizması farklıdır, bu yüzden bazı kişilerde şekerin aniden kesilmesi baş ağrısı, sinirlilik veya yorgunluk gibi yoksunluk belirtilerine yol açabilir.
Bir de mevsim diyetleri var… İşte kışın ayrı, yazın ayrı bir diyet… Diyette böyle bir ayrım olmalı mı? Yoksa 3 beyazı kesmek yeterli mi?
E.Ç.: Mevsimsel diyetler, yani kışın farklı, yazın farklı beslenme planları uygulamak, bazı kişiler tarafından tercih ediliyor. Ancak, beslenme bilimi açısından, sağlıklı bir diyetin mevsimlere göre değişmesi gerekmez. Önemli olan, dengeli ve çeşitli bir beslenme düzeni oluşturmaktır. "3 beyaz" olarak bilinen şeker, tuz ve beyaz un tüketimini sınırlamak, sağlıklı bir yaşam için faydalı olabilir. Ancak, bu üç besinin tamamen diyetten çıkarılması, bazı durumlarda beslenme dengesizliğine yol açabilir. Özetle, mevsimsel diyetler yerine, her mevsimde dengeli ve çeşitli bir beslenme planı oluşturmak, uzun vadede daha sağlıklı sonuçlar verecektir. Bu süreçte, kişisel ihtiyaçlar ve sağlık durumları göz önünde bulundurularak bir uzmandan rehberlik almak önemlidir.
Önemli bir konuda şu. ‘Diyet tek başına yeterli olmaz, egzersiz şart’ diye bir inanış var… Sizce nedir bunun doğrusu? Diyet mi? Egzersiz mi? Yoksa hem diyet hem egzersiz mi?
E.Ç.: Bu, gerçekten sıkça karşılaşılan bir soru ve hem diyet hem de egzersiz sağlıklı bir yaşam için birbirini tamamlayan unsurlardır. Bu nedenle, doğru cevap aslında her ikisi de olmalı. Diyet, vücudun ihtiyacı olan besinleri almak ve sağlıklı bir şekilde kilo kontrolü sağlamak için çok önemli bir rol oynar. Yalnızca beslenmeye odaklanmak, vücudun gereksinimlerini karşılamak için yeterli olabilir, ancak sağlığımızı daha iyi desteklemek ve fiziksel formumuzu artırmak için egzersiz de bir o kadar gereklidir.
Sayın Çakmak son olarak eklemek istediğiniz ve okuyucularımıza aktarmak istediklerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
E.Ç.: Son olarak şunu söylemek isterim: Sağlıklı beslenmek ya da diyet yapmak, aslında korkulacak bir şey değildir. Birçok kişi, "diyet" kelimesini duyduğunda hemen kısıtlamalarla dolu, zorlayıcı bir süreci hayal eder, ancak bu tamamen yanlış bir algıdır. Sağlıklı beslenme, aslında hayatın her aşamasında bizim yanımızda olan, bizi destekleyen bir yol arkadaşıdır. Eğer bir diyetisyene başvurmayı düşünüyorsanız, şunu unutmayın: En küçük adım bile büyük değişimlere yol açabilir. Kendi sağlığınız için atacağınız her adım, size sadece fiziksel değil, duygusal ve zihinsel olarak da çok büyük kazançlar sağlar. Bir diyetisyenin rehberliğiyle, kişisel ihtiyaçlarınıza uygun, sürdürülebilir ve sağlıklı bir plan oluşturmak mümkündür. Ve unutmayın, başarı bir anda değil, zamanla gelir. Her gün atacağınız küçük ama kararlı adımlar sizi daha sağlıklı bir yaşama taşır. Bu yüzden sağlıklı yaşam yolculuğunda kendinizi korkutmayın. Bir uzmandan yardım alarak bu süreci hem daha verimli hem de keyifli hale getirebilirsiniz. Sağlıklı beslenme, hayat boyu süren bir yolculuktur ve bu yolculukta atacağınız her adım kıymetlidir.
Kaynak: Onur Genç
GÜNÜN EN ÇOK OKUNAN HABERLERİ
BAKMADAN GEÇME...
POPÜLER VİDEOLAR