İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı'nda konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir işçi hakkını aradığı için hapse atılıyor ve işçiler meydana çıkmıyorsa kimse kusura bakmasın o işçiler işçi değil" dedi.
Haber Giriş Tarihi: 12.12.2018 13:01
Haber Güncellenme Tarihi: 12.12.2018 13:01
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.bursahakimiyet.com.tr
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'daki insan hakları ve adalet çalıştayında konuştu. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ndeki düzenlemelerden bahseden Kılıçdaroğlu, işçilere "Sokağa çıkın" çağrısında bulundu.
"EN ÇOK İSYAN ETMESİ GEREKEN SENDİKALAR"
Konuşmasında "Bir devlet benim çalışma hakkımı teslim etmiyorsa, sosyal devlet olma anlayışından uzaklaşmış demektir" diyen Kılıçdaroğlu, "En çok isyan etmesi gereken sendikalar. Anayasa, çalışma ve dinlenme hakkı var diyor... Hak aradı diye eğer işçiler hapse atılıyorsa ve iki büyük sendika sessiz kalıyorsa ciddi bir sorunumuz var demektir. 'Ücretleri elden vermeyin bankaya yatırın oradan çekelim, elden verdiğin zaman sigorta pirimimi ödemiyorsun, vergi vermiyorsun' diyor işçiler. 'Tahta kurusu var yatamıyorum' diyorlar. Bunu istedi diye işçiler topluca hapse atıldı. İnsaf ya, bütün meydanların dolması lazım. Şimdi diyecekler ki, 'Kılıçdaroğlu işçileri isyana teşvik ediyor'... Hak arama talebinde bulunan bir işçi yakalanıp hapse atılıyor ve diğer işçiler meydana çıkmıyorsa kimse kusura bakmasın o işçiler işçi değil" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Yasaya göre verilmesi gereken ancak verilmeyen hak, 2006-2019 döneminde 154 milyar 850 milyon lira. Lütuf olarak veriliyor, sesini kes deniyor. Ziraat odalarının, çiftçinin dava açması lazım ama kimse sesini çıkarmıyor.
Grev hakkı, toplu iş sözleşmesi hakkı... Anayasa güvencesi altındadır. Asgari ücret komisoynundaki bayan işçi, borçlarımı ödedikten sonra 3 lira kalıyor dedi. Biraz insaf, vicdan olur, 3 lirayla ne yapacak... Sendikacı arkadaşlarımdan rica ediyorum, 1 milyar üzerinde mevduatı olanlara baksınlar, kaç kişi. Bir de dönüp vatandaşın ne kadar borcu var ve ne kadar faiz ödüyor ona baksınlar. Bütün bunlara bakıldığında gerçekten ücrette adaletsizlik olduğu görülecek. CHP'li belediyelerin tamamında asgari ücret 2200 lira olacak, hiçbir işçinin işine son verilemeyecek dedik.
"BİNLERCE AKADEMİSYENİN İŞİNE SON VERİLDİ"
Barış bildirisini imzaladılar diye binlerce akademisyenin işine son verildi. Gazeteciler, yazarlar, avukatlar, milletvekilleri hapiste; çavuşlar hapiste komutanları dışarıda. Öğrenciler hapiste, 'dışarı çık' talimatı verenler dışarıda. Üniversiteden atıp pasaportuna el koyuyorsunuz, çalışma özgürlüğünü elinden alıp 'ağaç kökü yesinler' diyorsunuz. Ortada bir mahkeme kararı da yok. O zaman insan hakları nasıl olacak.
"BİR AKIL TUTULMASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Esnaf ve sanatkarlara kredi vermesi gerek kurumun başkanının kaç para maaş aldığını biliyor musunuz? Milletvekili aylığından da fazla. Bu çarpık düzene ben mi isyan edeceğim. Önce esnaf kardeşim değil mi isyan etmesi gereken, bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız.
'Benden aldığın vergileri nereye harcıyorsun?' sorusunu sormamız lazım. 159 milyar lira Londra'daki tefeciye ödüyorsun da, asgari ücretliye mi ödemiyorsun denmesi lazım. Bunlar denmediği için demokrasi rayına oturmuyor... İnsanlar haklarını yargıda ararlar ama yargı teslim olmuşsa adalet dağıtamaz. Türkiye'de geldiğimiz nokta bu... Medyanın özgürlüğü ve bağımsızlığı da temel unsurdur. Bağımsız medya sorunları dile getirir ve geniş kitlelerin haberdar olmasını sağlar...
"ZAYTUNG HABERİ GİBİ"
Türkiye'nin en çok satan gazetesi Sözcü, bağımsız medyanın sözcülüğünü yapıyor.Yazaralarını FETÖ'ye destekle suçluyorlar. 'Ne istedin de vermedik' diyen bu yazarlar mı? FETÖ'nün her ayağını ortaya çıkardık dediler, bir şey eksik ama, siyasi ayağı. FETÖ'nün siyasi ayağı sarayda oturuyor kardeşim, 1 numaralı ayağı orada. Bunu söylüyorum mahkemeye de vermiyorlar, delilleriyle ortaya koyacağız çünkü. Ne istiyorsunuz Emin Çölaşan ve Necati Doğru'dan. Bunlar cumhuriyetten, sosyal devletten, kardeşlikten, demokrasiden, insan haklarından yanadır. Bazen en sert eleştiri alanlardan birisi de benim bu kalemlerden. Ama dokunamayız, istediği gibi yazar. Ama medyayı da susturup, 'kimsenin sesi çıkmayacak, sadece ben konuşacağım' diyor. Beni en çok üzen, yargının içine düştüğü sefalet. Yargı bu konuma düşmemeli. Bir savcı ididaname hazırlıyor, zaytung haberi gibi. 'Senin geçmişte FETÖ'yü eleştirmen FETÖ'cü olmana engel değildir' gibi bir cümle de var orada. 'Talimat geldi, yapmam lazım' itirafıdır bu..."
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kılıçdaroğlu'ndan işçilere 'meydana çıkın' çağrısı!
İnsan Haklarında Eşitlik ve Adalet Çalıştayı'nda konuşan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Bir işçi hakkını aradığı için hapse atılıyor ve işçiler meydana çıkmıyorsa kimse kusura bakmasın o işçiler işçi değil" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'daki insan hakları ve adalet çalıştayında konuştu. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'ndeki düzenlemelerden bahseden Kılıçdaroğlu, işçilere "Sokağa çıkın" çağrısında bulundu.
"EN ÇOK İSYAN ETMESİ GEREKEN SENDİKALAR"
Konuşmasında "Bir devlet benim çalışma hakkımı teslim etmiyorsa, sosyal devlet olma anlayışından uzaklaşmış demektir" diyen Kılıçdaroğlu, "En çok isyan etmesi gereken sendikalar. Anayasa, çalışma ve dinlenme hakkı var diyor... Hak aradı diye eğer işçiler hapse atılıyorsa ve iki büyük sendika sessiz kalıyorsa ciddi bir sorunumuz var demektir. 'Ücretleri elden vermeyin bankaya yatırın oradan çekelim, elden verdiğin zaman sigorta pirimimi ödemiyorsun, vergi vermiyorsun' diyor işçiler. 'Tahta kurusu var yatamıyorum' diyorlar. Bunu istedi diye işçiler topluca hapse atıldı. İnsaf ya, bütün meydanların dolması lazım. Şimdi diyecekler ki, 'Kılıçdaroğlu işçileri isyana teşvik ediyor'... Hak arama talebinde bulunan bir işçi yakalanıp hapse atılıyor ve diğer işçiler meydana çıkmıyorsa kimse kusura bakmasın o işçiler işçi değil" şeklinde konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Yasaya göre verilmesi gereken ancak verilmeyen hak, 2006-2019 döneminde 154 milyar 850 milyon lira. Lütuf olarak veriliyor, sesini kes deniyor. Ziraat odalarının, çiftçinin dava açması lazım ama kimse sesini çıkarmıyor.
Grev hakkı, toplu iş sözleşmesi hakkı... Anayasa güvencesi altındadır. Asgari ücret komisoynundaki bayan işçi, borçlarımı ödedikten sonra 3 lira kalıyor dedi. Biraz insaf, vicdan olur, 3 lirayla ne yapacak... Sendikacı arkadaşlarımdan rica ediyorum, 1 milyar üzerinde mevduatı olanlara baksınlar, kaç kişi. Bir de dönüp vatandaşın ne kadar borcu var ve ne kadar faiz ödüyor ona baksınlar. Bütün bunlara bakıldığında gerçekten ücrette adaletsizlik olduğu görülecek. CHP'li belediyelerin tamamında asgari ücret 2200 lira olacak, hiçbir işçinin işine son verilemeyecek dedik.
"BİNLERCE AKADEMİSYENİN İŞİNE SON VERİLDİ"
Barış bildirisini imzaladılar diye binlerce akademisyenin işine son verildi. Gazeteciler, yazarlar, avukatlar, milletvekilleri hapiste; çavuşlar hapiste komutanları dışarıda. Öğrenciler hapiste, 'dışarı çık' talimatı verenler dışarıda. Üniversiteden atıp pasaportuna el koyuyorsunuz, çalışma özgürlüğünü elinden alıp 'ağaç kökü yesinler' diyorsunuz. Ortada bir mahkeme kararı da yok. O zaman insan hakları nasıl olacak.
"BİR AKIL TUTULMASIYLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
Esnaf ve sanatkarlara kredi vermesi gerek kurumun başkanının kaç para maaş aldığını biliyor musunuz? Milletvekili aylığından da fazla. Bu çarpık düzene ben mi isyan edeceğim. Önce esnaf kardeşim değil mi isyan etmesi gereken, bir akıl tutulmasıyla karşı karşıyayız.
"BUNLAR DENMEDİĞİ İÇİN DEMOKRASİ RAYINA OTURMUYOR"
'Benden aldığın vergileri nereye harcıyorsun?' sorusunu sormamız lazım. 159 milyar lira Londra'daki tefeciye ödüyorsun da, asgari ücretliye mi ödemiyorsun denmesi lazım. Bunlar denmediği için demokrasi rayına oturmuyor... İnsanlar haklarını yargıda ararlar ama yargı teslim olmuşsa adalet dağıtamaz. Türkiye'de geldiğimiz nokta bu... Medyanın özgürlüğü ve bağımsızlığı da temel unsurdur. Bağımsız medya sorunları dile getirir ve geniş kitlelerin haberdar olmasını sağlar...
"ZAYTUNG HABERİ GİBİ"
Türkiye'nin en çok satan gazetesi Sözcü, bağımsız medyanın sözcülüğünü yapıyor.Yazaralarını FETÖ'ye destekle suçluyorlar. 'Ne istedin de vermedik' diyen bu yazarlar mı? FETÖ'nün her ayağını ortaya çıkardık dediler, bir şey eksik ama, siyasi ayağı. FETÖ'nün siyasi ayağı sarayda oturuyor kardeşim, 1 numaralı ayağı orada. Bunu söylüyorum mahkemeye de vermiyorlar, delilleriyle ortaya koyacağız çünkü. Ne istiyorsunuz Emin Çölaşan ve Necati Doğru'dan. Bunlar cumhuriyetten, sosyal devletten, kardeşlikten, demokrasiden, insan haklarından yanadır. Bazen en sert eleştiri alanlardan birisi de benim bu kalemlerden. Ama dokunamayız, istediği gibi yazar. Ama medyayı da susturup, 'kimsenin sesi çıkmayacak, sadece ben konuşacağım' diyor. Beni en çok üzen, yargının içine düştüğü sefalet. Yargı bu konuma düşmemeli. Bir savcı ididaname hazırlıyor, zaytung haberi gibi. 'Senin geçmişte FETÖ'yü eleştirmen FETÖ'cü olmana engel değildir' gibi bir cümle de var orada. 'Talimat geldi, yapmam lazım' itirafıdır bu..."
GÜNÜN EN ÇOK OKUNAN HABERLERİ
BAKMADAN GEÇME...
POPÜLER VİDEOLAR