İsrail askerlerinin öldürdüğü Ayşenur Eygi'nin babası konuştu

Geçtiğimiz hafta Batı Şeria​'da İsrailli yerleşimlerin genişletilmesine karşı düzenlenen protestoya katılan Türk asıllı Ayşenur Ezgi Eygi​ İsrail askerlerinden çıkan kurşunla hayatını kaybetti. ABD'de yaşayan ve dün Aydın'a gelen baba Eygi, akrabalarının ve yakınlarının taziyelerini kabul etti. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Eygi, acılarının büyük olduğunu söyledi. 

"AYŞENUR ÖZEL BİR İNSANDI"

Ayşenur'un ideallerinin peşinden giden biri olduğunu söyleyen baba Eygi, "Ayşenur insan haklarına, doğaya, her şeye duyarlıydı. Doğa için Brezilya'ya, Avustralya'ya, Meksika'ya, insan için dünyanın her tarafına gitti, nerede kimin ihtiyacı varsa... Ayşenur özel bir insandı.

Devletimizin, keyfi cinayetin peşini bırakmadığını, soruşturma açtığını öğrendim çok mutlu oldum, inşallah aynı şeyi Amerikan hükümetinden de bekliyoruz. Çünkü Ayşe Amerika'ya gittiğinde 10 aylıktı. Oranın okullarında okudu, oranın özgürlüklerinde büyüdü ve oranın vatandaşı. O yüzden Amerikan hükümetinin de sorumluluğu var. Aynı hassasiyeti inşallah Amerika hükümeti gösterir." dedi.

"ABD, KONU İSRAİL OLUNCA YAVAŞ DAVRANIYOR" 

Cenazenin yarın sabah önce İstanbul'a daha sonra ise İzmir'e getirileceğini ve cumartesi günü defin işleminin yapılacağını ifade eden Eygi şöyle konuştu:

"Amerika biraz değişik bir ülke, dünyanın hangi ülkesinde bir haksızlık varsa kendi vatandaşına bir öldürme varsa Amerika, amblemindeki kartal gibi çöker ama konu İsrail olunca biraz daha geçiştirme çabası olabiliyor. Ama insanların vicdanına kulak vereceklerine inanmak istiyorum. Politika gereği başka şeyler konuşulabilir ama insan vicdanı bunları yapması gereken yere çekecek."

"İDEALLERİNİN PEŞİNDEN GİTTİ"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile henüz görüşemediğini belirten Eygi, kendisine ulaşılmaya çalışıldığını ancak olayı öğrendiği ilk gün kimseyle görüşecek durumda olmadığını anlattı.

Ayşenur'un çocukluğundan bu yana insan hakları savunuculuğu yaptığını, büyüdükçe bunun üstüne koyduğunu aktaran Eygi, "Amerika'da iyi bir eğitim almıştı. Keyfine bakabilirdi ve rahat bir yaşam sürebilirdi. O ideallerinin peşinde koştu. Her şeyi bıraktı, Orta Doğu cehennemine gitti. O kadar idealistti." dedi.