Hava Durumu

Zorunlu hale getirilmişti: Ersan Şen 'Anayasaya aykırı' diyerek açıkladı!

Geçtiğimiz günlerde süresi uzatılan Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) tartışmaları da beraberinde getirdi. Akaryakıt istasyonlarındaki vergi kaybının önüne geçmek için vatandaşın özel hayatının ihlal edilecek olması tepki çekti. Resmi Gazete'de zorunlu olarak duyurulan uygulama için Prof. Dr. Ersan Şen Mynet'e gündem olacak açıklamalarda bulundu. Şen net bir ifade kullanarak 'Anayasaya aykırı' dedi.

Haber Giriş Tarihi: 11.12.2024 09:11
Haber Güncellenme Tarihi: 11.12.2024 09:14
Kaynak: MyNet
Zorunlu hale getirilmişti: Ersan Şen 'Anayasaya aykırı' diyerek açıkladı!

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi, 2023 yılında Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlülüğe girmişti. Sonra iki tebliğ daha yayımlanmıştı.

Bazı araçları kapsayan bu düzenlemeye giriş 2024'ün sonuna kadar zorunluydu ancak yoğunluk nedeniyle sisteme geçiş süresi bir ay daha uzatıldı.

Temel amacı akaryakıt istasyonlarındaki kayıt dışılığın önüne geçmek olan bu düzenlemenin vatandaşın aleyhine kullanılabilecek olması hem hukukçuların hem de vatandaşların tepkisini çekti. 

Prof. Dr. Ersan Şen konuyla ilgili Mynet'e gündem olacak açıklamalarda bulundu.

ULUSAL TAŞIT TANIMA SİSTEMİ NE İŞE YARAYACAK?

Son günlerin önemli tartışmalarından biri olan UTTS'de temel amaç akaryakıtta vergi kaybının önüne geçmek. Bu nedenle araçların yakıt deposunun yanına bir parça montaj ediliyor. Bunun adı da Taşıt Tanıma Birimi (TTB)… Bu parça sahip olduğu özel teknoloji sayesinde söküldüğünde kullanılmaz hale geliyor. Uygulamanın Türkiye genelinde 8 milyon ticari araca işlenmesi bekleniyor. Planlanan sistemle birlikte akaryakıt satışları dijital olarak kayıt altına alınabilecek.

SÜRE UZATILDI, FİYATI DA ARTTI

Sistem kapsamındaki taşıt sahipleri ile akaryakıt istasyonu işletmecilerine en geç 31 Aralık 2024 tarihine kadar sisteme kaydolarak taşıtlarına ve istasyonlara gerekli donanımları taktırma zorunluluğu getirilmişti. Yeni düzenlemedeki yoğunluk nedeniyle süre 1 ay uzatıldı. Ancak 2024'te yaptırmayıp 2025'i bekleyenler için farklı fiyat tarifesi uygulanacak.

BİREYSEL ARAÇLARI ETKİLEYECEK Mİ?

Mevcuttaki bireysel araçlar açısından TTB taktırma yükümlülüğü bulunmuyor. 1 Temmuz 2025'ten itibaren trafiğe çıkacak sıfır araçlara ise bu araçları piyasaya sürenler veya ithalatçıları ile üreticileri tarafından TTB taktırılması gerekiyor. Söz konusu araçların plakalarının veya sahiplerinin değişmesi durumunda TTB değişimi zorunluluğu bulunmuyor.

ERSAN ŞEN'DEN GÜNDEM OLACAK TEPKİ

Kapsamın amacının meşru olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ersan Şen düzenlemeye, "Kayıtdışı akaryakıt satışı varsa; bu sorunun muhatabı, aracına yakıt alan vatandaş değildir. O zaman vatandaşa külfet de yüklenmemelidir" sözleriyle tepki gösterdi. Şen ayrıca madde madde sıralayıp düzenlemenin özel hayatın gizliliğini tehlikeye attığını ve anayasaya aykırı olduğunu belirtti.

Ersan Şen'in UTTS ile ilgili Mynet'e yaptığı açıklamalar şu şekilde;

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi (UTTS) amacının; temel amacın akaryakıt istasyonlarında taşıt plakalarının elle girişini ortadan kaldırmak ve akaryakıt satışlarında suiistimallerden kaynaklanan vergi kayıplarını engellemek olduğu belirtilmektedir.

2023'TE ZORUNLU HALE GELMİŞTİ

Bu sistem, 05.10.2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği (Sıra No:1)” ile zorunlu hale gelmiştir. Daha sonra; bu Tebliğde değişiklik yapılmasına dair 21.09.2024 ve 07.12.2024 tarihlerinde yayımlanan iki tebliğ daha çıkarılmıştır.

KAPSAM DIŞI KALAN ARAÇLAR

Uygulama kapsamı dışında bazı taşıt türleri bulunmaktadır. Örneğin; elektrikli taşıtlar, kamu taşıtları ve vatandaşın mevcut bireysel taşıtları (vergi beyanında akaryakıt harcamalarını gider olarak göstermeyen, işletmeye dahil edilmeyen ve işte kullanılmayan taşıtlar) kapsam dışında kalacaktır.

SIFIR ARAÇLAR TEMMUZ 2025'TEN İTİBAREN KAPSAMA GİRİYOR

Vatandaşın mevcut kişisel taşıtları, UTTS’ye dahil edilmemiştir. Ancak 01.07.2025 tarihi itibariyle ilk kez tescil edilecek sıfır kilometre taşıtlar, UTTS sistemine dahil olacaktır. Bu taşıtlara TTB (taşıt tanıma birimi); motorlu araç ticareti yapan mükellefler tarafından kayıt ve tescil işlemi gerçekleştikten sonra trafiğe çıkmadan önce, ithal edilen araçlara ise ithalatı yapanlar tarafından tescil işlemi gerçekleştikten sonra bir ay içerisinde takılacaktır. Ayrıca; mevcut bireysel taşıtında taşıt tanıma sistemi kullanan taşıtlara da 01.07.2025 tarihinden itibaren, bu tarihten sonra taşıt tanıma sistemi kullanacaklara ise kullanılmaya başlanmadan önce TTB’nin takılması zorunluluğu getirilmiştir.

GİDER GÖSTERMEK İÇİN ZORUNLU HALE GETİRİLDİ

Kişisel taşıt sahiplerinin, akaryakıt harcamalarını gider olarak gösterebilmeleri için UTTS sistemine kaydolmaları gerekecektir. Ayrıca, kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtlara 31.01.2025’e kadar TTB takılmalıdır.

ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİNİ TEHLİKEYE ATIYOR

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi, kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliğinin korunması yönünden ciddi ihlal sebeplerini gündeme getirmektedir. Bu verilerin toplanması, muhafaza şekli ve güvenliği, muhafaza süresi, kullanım amacının sınırlılığı gibi konularda endişe doğmaktadır.

DÜZENLEME ANAYASAYA AYKIRI

Anayasa m.2'de yer alan "hukuk devleti" ilkesi (Devlet keyfi hareket edemez, Anayasayı gözardı edemez, kanun devleti ile hukuk devletini ayıran da bu ölçüttür), m.11 (Anayasanın üstünlüğü), m.13 (kişi hak ve hürriyetlerinin sınırlanması şekli), m.20/3 (kişisel verilerin korunması) önemlidir. Esas olan, bireye ait bilgilerin herhangi bir ortamda kayıt altına alınmamasıdır. Aksi halde bu durum; Anayasanın 17. maddesi ile güvence altına alınan kişi dokunulmazlığını, kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkını, esas olarak da 20 ila 22. maddelerde düzenlenen özel hayatın gizliliği ve korunması hakkını ihlal edecektir.

KİŞİSEL VERİLERİN TOPLANMASI KİŞİ ALEYHİNE KULLANILABİLİR Mİ?

Kanaatimizce temel mesele, Anayasa m.20’nin nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiğinden kaynaklanmaktadır. Bu hüküm, bir temel kişi hakkı olan özel hayatın gizliliğinin ve kişisel verilerin korunmasını isteme hakkını düzenler. Bu hüküm; hangi maksatla olursa olsun, kişinin özel yaşamının gizliliği ilkesine aykırı veri toplanmasını, aynı şekilde kişisel verilerinin toplanmasını, bir yerde depolanıp saklanmasını ve kullanılmasını düzenlemez. Anayasa m.20/1 ve 3’de, Anayasa m.13'de sınırlama için aranan özel bir sebep de bulunmamaktadır. Anayasa m.20’nin 2. fıkrasında yer alan özel sınırlama sebepleri ise; kişinin üstünün, özel kağıtlarının ve eşyasının aranması ve bunlara istisnai olarak elkoyulması ile ilgili olup, özel yaşama dair bilgilerin ve kişisel verilerin toplanıp saklanması ve kullanılması konularında kişi aleyhine kıyas yapılması için m.20/2'den yararlanılamaz.

"YASAL DAYANAĞI YOK"

Ulusal Taşıt Tanıma Sistemi Uygulama Genel Tebliği’nin yasal dayanağı; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu m.149, 227, Mükerrer m.242 ve Mükerrer m.257, 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun m.10 ve 4 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi m.106 olarak gösterilmiştir. Temelde; UTTS’nin takılması ve verilen düzenli aktarılmasının yasal dayanağı, VUK hükümleridir. VUK'un yasal dayanak olma gücü ise, bu konuda Anayasada dayanak hüküm olmadığı için tartışmalıdır. Kişisel verilerin ve özel hayatın gizliliğinin Anayasa m.20/1-3'e uygun korunması konusunda VUK'da ve dolayısıyla Tebliğde düzenleme bulunmamaktadır. Dolayısıyla; Tebliğin görünürde olsa bile, gerçekte yasal dayanağı olmadığı, Tebliğde getirilen zorunluluğun yasal dayanağı olarak ileri sürülen VUK hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu kanaatindeyiz.

AMAÇ MEŞRU OLSA DA...

UTTS ile kayıtdışılığın önlenmesinin amaçlandığı ve dolayısıyla meşru amaca dayandığı söylenebilirse de; uygulamanın öncelikle yukarıda açıkladığım sebeple “kanunilik” yönünden, daha sonra ise UTTS ile toplanacak verilerin kapsamının geniş olması, Devletin bu bilgilere sürekli erişim sağlaması, bireylerin hangi akaryakıt istasyonlarından, hangi tarihte ve saatte akaryakıt aldığının izlenmesi gibi sebeplerle, “ölçülülük”, “gereklilik” ve “orantılılık” ilkeleri yönünden sorunlu olduğunu söylemek gerekir.

VATANDAŞIN KİŞİSEL ALANI İHLAL EDİLİYOR

Kayıtdışı akaryakıt satışı varsa; bu sorunun muhatabı, aracına yakıt alan vatandaş değildir. O zaman vatandaşa külfet de yüklenmemelidir; sırf kayıtdışılık önlenecek diye, vatandaşın ne zaman, nerede, ne kadar yakıt aldığı gibi verileri toplanıp, vatandaşın kimliğine ve aracına dair bilgilerle birlikte muhafaza edildiğinde, bu durum kişinin temel haklarına hem ölçüsüz, hem gerekli olmayan ve hem de bu tedbirlerle ulaşılmak istenen amaca ulaşmak için orantısız bir müdahale teşkil eder. Bir tarafta kayıtdışılığın önlenmesi amacına yönelik tedbir alma ve diğer tarafta ise vatandaşın kişisel verileri ve özel hayatının gizliliği hakları var; bu ikisi arasında denge, vatandaş aleyhine bozulacaktır.

"GIDADA ETKİN DENETİM ŞART"

Gıdada pestisit sorununa da dikkat çeken Şen etkin denetime vurgu yaparak, "Hepimizin temiz, sağlıklı ve güvenli gıdaya erişme hakkı var. Buna karşılık; ister konvansiyonel, isterse butik “doğal” üretimler olsun, meyve ve sebzelerde kullanılan pestisit oranları yeterince denetleniyor mu? Etkin bir denetim mekanizmasının varlığı şart." ifadelerini kullandı.

"ÜRÜN KORUMADA İYİ OLMAK ZORUNDAYIZ"

Son ayların en büyük tartışmalarından biri olan gıdada sağlığı tehlikeye atan ürünlerle ilgili de açıklama yapan Şen şu ifadelere yer verdi;

Kuruyemiş, kuru meyve gibi ihraç ettiğimiz ürünlerimizde mikotoksin denilen toksik bileşen sorunu nedeniyle çok sayıda iade olduğu görülüyor. Açık kaynakta buna ilişkin reddedilmemiş haberler var. Üretimde iyi olsak bile, ürünlerin denetiminde ve ürünü korumada da aynı şekilde iyi olmak zorundayız. Yaş sebze meyve cinsi ürünlerimizde de maalesef yüksek pestisit nedeniyle iade edilen ihraç ürünlerimiz olduğunu okuyoruz. İade edilen bu ürünler ne yapılıyor, imha mı ediliyor, yurtiçinde satışa mı sunuluyor? İmha edildiği söyleniyor. Bu sorunun cevapsız kalmaması gerek, tüketime elverişli olmayan ürün konusunda vatandaş endişeye düşmemeli. Kamu otoritesinin bu konuda doğru bilgilendirme yapması gerekir. Güven sorunu yaşanmamalı, gıdada bu tür olumsuzlukların önüne geçilmeli, denetimler artırılmalı, vatandaşa doğru ve hızlı bilgilendirme yapılmalı.

Sınır değerlerin çok üzerinde kullanılan kimyasal tarım ilaçlarının (pestisitler), ne ekonomiye ve ne de insan sağlığına bir faydası var. Uzmanlar pestisitlere karşı karbonatlı suda bekletmeyi, fırçalayarak yıkamayı öneriyor, ancak bu şekilde yıkamakla da tümünün geçmediğini, pestisitlerin meyve ve sebzelerin içine işlediğini, sistemik etkisi olduğunu belirtiyorlar. Tüketicinin; pazardan, marketten veya köylüden aldığı meyve sebzeye güveni kaybolmamalı. Organik meyve sebze, her vatandaşımız için marketlerde kolaylıkla bulunabilen ürünler değil. Olsa da fiyatları, geleneksel tarımla üretilen meyve sebzelere göre daha yüksek. Ayrıca, organik diye satılan ürünlere de tüketici artık şüphe ile yaklaşır hale geldi.

"EN ÖNEMLİ HUSUS DENETİM"

Tarım ve Orman Bakanlığı yakın zamanda isabetli bir uygulamaya geçti. Gıdada taklit, tağşiş yapan ve sağlığı tehlikeye düşüren gıdayı üreten/tüketime sunan firmaları kamuoyu ile düzenli paylaşmaya başladı. Aynı kontrol mekanizmasının ve kamuoyunu bilgilendirme prosedürünün, gıdada pestisit ve mikotoksin yönünden de yapılmasını bekliyoruz. Ama en önemli husus, etkin denetim ve gıdanın korunması prosedürlerinin en sıkı şekilde işletilmesidir.

Kaynak: MyNet

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.