Şiddetli geçimsizlik yaşadığı eşinden 2004 yılında boşanan Ö.B., çocukları M.B. ve M.B.B.'nin velâyetlerini aldı. Çocukların annesi E.Ç., Aile Mahkemesi'ne velâyetin değiştirilmesi davası açtı. Mahkeme, 2007 yılında açıkladığı kararla çocukların velâyetini anne E.Ç.'ye verdi. Karara öfkelenen baba Ö.B., iki çocuğu için nesebin reddi davası açtı. Yapılan araştırma sonucu mahkeme iki çocuğun biyolojik babasının A.K. olduğuna hükmetti. Çılgına dönen Ö.B., bu kez 'evlat' bilerek yıllardır bakımlarını üstlendiği çocuklar için yaptığı masrafların tahsili için mahkemenin kapısını çaldı. Davacı Ö.B., hem manevi hem de maddi tazminat talebinde bulundu. 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, dâvâlı kadın E.Ç.'nin davacı ile evlenmeden önce de diğer davalı A.K. ile beraberliğinin olduğuna, evlendikten sonra da bu beraberliği devam ettiren davalının aldatma şeklinde gerçekleşen eyleminin boşanmaya sebep olduğuna dikkat çekti. Bu sebeple manevi tazminat talebinin haklı olduğu gerekçesiyle davalılar A.K. ve E.Ç.'yi manevi tazminat ödemeye mahkum etti. Mahkeme, maddi tazminat yönünden ise davacı tarafından çocuklar için yapıldığı iddia edilen masrafların ispatlanamadığı, davacının geçiminin annesi tarafından sağlandığı, iş bulduğu zaman çalıştığı, ne iş yaptığının tespit edilemediği gerekçesiyle davayı reddetti. Kararı davacı temyiz etti.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, davalılardan E.Ç.'nin davacı ile evli olduğu sırada davalılardan A.K. ile davacının bilgisi dışında birlikteliğinden diğer davalı çocukların doğduğuna hükmetti. Davacının kendinden olduğunu sandığı çocuklar için gelişim süreçleri boyunca masraf yaptığına dikkat çeken Yargıtay 4. Hukuk Dâiresi, davacının bu giderleri davalı E.Ç. ile olayda kusurları bulunmayan çocuklardan isteme imkanı bulunmasa da çocukların biyolojik babası olan davalılardan A.K.'den tazminini isteyebileceğine hükmetti. Kararın bozulmasıyla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi, ikinci kez değerlendirdiği davada ilk kararında direndi. Hal böyle olunca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu devreye girdi. Genel Kurul, davacı babanın yaptığı masrafları çocukların biyolojik babasından tanzim edilebileceğine karar verdi. Genel Kurul kararında şöyle denildi:
''Eldeki davada nesebin (soy bağının) reddi davası ile çocukların davacıdan olmadığı ve biyolojik babalarının davalı A.K. olduğu tespit edilinceye kadarki dönemde davacının Türk Medeni Kanunu'nun 327. ve 328. maddeleri gereğince velâyet hakkına sahip olan baba sıfatıyla çocukların bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderleri karşılamış olması hayatın olağan akışına uygundur. Şu durumda, davacının maddi zararını ispatlaması ve miktarının tam olarak tespiti mümkün değilse de yerel mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alınarak çocukların yaşı, eğitim durumu ve diğer şartlar birlikte değerlendirilip, takdir edilecek uygun bir miktar maddi tazminatın davalı A.K.'den tahsiline hükmedilmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel dâire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.''