Adım adım planlanan harekat: Kıbrıs Barış Harekatı

Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, "1974'teki Kıbrıs Harekatı Türkiye Cumhuriyeti'nin aynı zamanda haklarını dışarda aramasının da bir ön adımıdır. Bugün de Türkiye Irak'ta, Suriye'de, Libya'da kendi haklarını sınırlarının dışında arıyor." dedi.

Haber Giriş Tarihi: 05.06.2024 16:01
Haber Güncellenme Tarihi: 05.06.2024 16:01

Kıbrıs'ta Türklerin Rumlar tarafından uğradığı baskı ve zulmün önüne geçmek, Ada'daki barış ve huzuru tesis etmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerince (TSK) gerçekleştirilen Kıbrıs Barış Harekatı 20 Temmuz 1974'te gerçekleştirildi.

Üzerinden 50 yıl geçen harekata ilişkin değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Afyoncu, harekatın adım adım planlandığını anlattı.

Osmanlı Devleti'nin 1571'de Kıbrıs'ı büyük bir askeri harekatla Venediklilerden aldığını belirten Afyoncu, bu savaşta bir donanma kaybedildiğini ve 70 bin şehit verildiğini anımsattı.

Kıbrıs'ın 307 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kaldıktan sonra 1878'de hükümranlık hakkı Osmanlı İmparatorluğu'nda kalmak kaydıyla İngiltere'ye devredildiğini hatırlatan Afyoncu, İngiltere'nin 1914'te Birinci Dünya Savaşı sırasında tek taraflı kararla adayı ilhak ettiğini, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin ise Lozan Antlaşması'yla 1923'te Ada üzerindeki İngiliz egemenliğini tanıdığını kaydetti.

Prof. Dr. Erhan Afyoncu, adanın yakın tarihine bakıldığında Rumların Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlama gayesiyle birçok katliam yaptığını, bu katliamların ardından Türkiye'nin altı defa müdahaleye niyet ettiği, uzun süreli planlamanın sonunda yedincisinde ise 1974'te Kıbrıs Barış Harekatı yapılarak, Kıbrıs Türkleri katliamdan kurtarılıp, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin kurulduğunu anlattı.

KKTC'nin bağımsız bir devlet olarak dünyada yerini alması için çalışmalara devam edildiğini söyleyen Afyoncu, "Kıbrıs, Hristiyan dünyasının işgal ettiği bir toprağın geri alındığı harekâttır. Bu açıdan da önemlidir. Kıbrıs Harekatı, İslam dünyasında çok büyük bir sevince sebep oldu. Libya'dan Pakistan'a kadar Türkiye'ye her yerden yardım edildi, hem de Türkiye Cumhuriyeti'nin prestiji arttı." diye konuştu.

Türkiye'nin aslında 1964 yılında Kıbrıs'a çıkmayı düşündüğünü ama yeterli taarruz silahlarının ve çıkarma gemilerinin olmamasından dolayı adaya çıkarma yapılamadığını belirten Afyoncu, o dönemde hava indirme birliklerinin sayısının az ve deniz piyade sınıfının olmadığını ifade etti.

Kıbrıs'a çıkılamayınca Türk Silahlı Kuvvetlerinin adım adım adayı almayı planladığını belirten Afyoncu, süreci şöyle anlattı:

"Çıkarma gemisi yaptık, hava indirme birliklerimizin sayısını artırdık, Deniz Piyade sınıfını kurduk, birçok yeni silah ve techizat temin ettik. 1974'teki Kıbrıs Harekatı Türkiye Cumhuriyeti'nin aynı zamanda haklarını dışarda aramasının da bir ön adımıdır. Bugün de Türkiye Irak'ta, Suriye'de, Libya'da Türkiye Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerini sınırlarının dışında koruyor. Biz buradan o bölgelere toprak alalım diye gitmiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları dışından gelen saldırıları göğüslemek için oralara gidiyoruz."

Kıbrıs Barış Harekatı'nın önemine vurgu yapan Afyoncu, "Biz 1974'te Kıbrıs'a çıkmasaydık, 1821'de Mora'da 25 bin Türk vardı, Yunanlılar hepsini katlediyorlar. Eğer harekat olmasaydı Kıbrıs Türkleri diye bir şey de kalmayacaktı. Mora gibi olacaktı. Aynı Yunanistan'daki, Balkanlar'daki Türkler gibi olacaktı. O açıdan 1974 Harekatı Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli askeri harekatlarından birisidir." bilgisini paylaştı.

Dünyanın değişik bölgelerinde devletler bölünürken Kıbrıs'ta iki toplumun bir araya getirilmeye çalışıldığına dikkati çeken Afyoncu, "Türkiye Cumhuriyeti de aslında bunu istedi. Annan Planı vardı. Rumlar niye yanaşmadılar, çünkü hepsini istiyorlar. Şu anda da Türkiye Cumhuriyeti iki devletli yapıdan yana -ki doğrusu da bu- iki devletli yapının tanınması için faaliyet gösteriyor. Bugün şöyle bir durum da var. 1974'te tek bir bağımsız Türk devleti vardı, şu anda 7 bağımsız Türk devleti var. Bunlar, zaman içerisinde büyüyecekler ve haklarını daha iyi koruyacaklar." ifadesini kullandı.

Türkiye-Yunanistan ilişkilerini de değerlendiren Afyoncu, "İkili ilişkiler hep gergin geçiyor. Bunun en önemli sebeplerinden birisi aslında Türkiye-Yunanistan değil, iki devleti kapıştırıp silah satmak isteyen emperyalist devletler." açıklamasında bulundu.

"Türkiye Cumhuriyeti'nin Yunan topraklarında gözü yok"

Yunanistan'ın nüfusunun Türkiye'nin 8'de biri olmasına rağmen Türkiye kadar uçak ve fırkateynleri bulunduğunu belirten Afyoncu, şunları kaydetti:

"Türkiye Cumhuriyeti'nin Yunan topraklarında gözü yok, biz iyi ilişkilerden yanayız. Bir yumuşama süreci başladı ama burada önemli olan şey şu. Ne zaman bir yumuşama süreci başlasa Yunanistan bunu kendi çıkarlarını artırmak için kullanmıştır ve genelde de Yunanlıların kazanımları aramızın iyi olduğu dönemlerde olmuştur. 1936'da karasularını 6 mile çıkarıyorlar, bana göre çıkmaması lazımdı çünkü Lozan'a göre karasuları 3 mildi.

Biz iyi komşuluktan yanayız. Yalnızca Yunanistan'la değil bütün komşularımızla iyi komşuluktan yanayız çünkü bizim komşularımızla çatışmamızın, ne komşularımıza ne de bize faydası var. Maalesef şöyle bir durum var, Yunan kimliği Türk düşmanlığı üzerine inşa edilmiş. O yüzden Yunan ordusu ve Yunanistan başbakanları aslında Ege'deki kapışmanın kendilerine faydası olmadığını bildikleri halde bunla ilgili bir şey yapamıyorlar."