Meme kanserinin en sık belirtisinin ele gelen kitle olduğunu söyleyen Prof. Dr. Cihan, “Kişi bu kitleyi kendi de fark edebilir, yapılan tetkiklerde de tespit edilebilir. Meme ucundan gelen akıntı da kanser belirtisi olabilir. Hastalığın evresi ilerledikçe, memedeki kitle büyüdükçe belirtiler de farklı olacaktır.
Renk değişikliği, iyileşmeyen yara, meme başı içe çekilmesi, koltuk altında ele gelen kitle, meme cildinin portakal kabuğu gibi delikli, gözenekli hale gelmesi görülebilen belirtilerdendir” ifadelerini kullandı.
Meme kanserinde erken tanının öneminden bahseden Prof. Dr. Cihan, “Birçok diğer kanser türlerinde de olduğu gibi, meme kanserinde dikkat edilmesi gereken en önemli nokta erken teşhis ve geç kalınmamasıdır. Bu nedenle belirli aralıklarla taramaların yapılması gerekmektedir.
Meme kanseri teşhisinde hem kolay ulaşılabilmesi hem de kolay uygulanır olabilmesi nedeniyle en önemli iki tetkik meme ultrasonu ve mamografidir. Tabi ki kesin tanı meme biyopsisi ile patolojik olarak konur. Gereklilik halinde PET, MR, tomografi de istenebilecek radyolojik tetkiklerdir” dedi.
"ÇOCUK YAPMAMA, EMZİRMEME KANSER OLUŞUMUNU ETKİLİYOR"
Meme kanserinin son zamanlarda görülme oranından bahseden Prof. Dr. Cihan, “İstatistiksel rakamlar her ülkeye göre değişebilmektedir. Türkiye'de 100 binde 40 olarak hesaplanmıştır. Bir başka deyişle her 8 kadından biri, yaşamları boyunca mutlaka meme kanserine yakalanacaktır.
Çok belirgin bir artıştan bahsetmek doğru olmaz. Ancak tarama yöntemlerinin yaygınlaşması özellikle erken evre kanserlerin tespitini arttırmıştır. Obezite, beslenme, çocuk yapmama, emzirmeme gibi yaşam tarzı değişiklikleri kanser oluşumuna katkıda bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
Meme kanserinden korunma önerilerine değinen Prof. Dr. Cihan, şu bilgileri paylaştı:
“Meme kanserine özgü söylenebilecek en koruyucu yöntemler; 30 yaşından önce çocuk sahibi olmak ve uzun süreli emzirmek olarak söylenebilir. Bunun dışında, tüm kanser türleri ne karşı koruyucu olan yaşam tarzı meme kanserinden korunmak için de uygulanabilir. Meme kanserinden korunmak için özel bir beslenme şekli yoktur.
Tüm kanserojen maddeler, pişirme şekilleri, obeziteye neden olabilecek beslenme şekli, sigara ve alkol tüketimi kanser oluşumunu artırabilen riskli davranışlardır Kansere yakalanmış ve kemoterapi alan kişi hekiminin kontrolünde uygun bir diyet uygulayabilir. Hormon duyarlı alt gruptaki meme kanserli hastaların östrojen içeren takviyeler ve gıdalardan uzak durması da önerilebilmektedir.”
Tedavi seneklerini de anlatan Prof. Dr. Cihan, “Meme kanseri tedavisi bir takım işidir. Bu nedenle her meme kanseri muhakkak bir tümör konseyinde görüşülmelidir. Hastalığın evresine göre cerrahi, sistemik tedavi ve radyoterapiden oluşmaktadır diyebiliriz” dedi.