Yenidoğan Çetesi davasında hemşirelerden itiraflar!

Para için bebeklerin yoğun bakımda ölümlerine neden olan Yenidoğan Çetesi'ne yönelik davaya, bugün de devam edildi. Geçen hafta ilk 6 duruşmada, çete lideri olduğu belirtilen Fırat Sarı dahil 22 tutuklu sanık dinlenmişti. Bugün de tutuksuz sanıkların savunmaları alındı. Halime bebeğin ölümüyle ilgili iddialara yanıt veren tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç, "Çok kötü durumda bir bebekti, entübeydi. Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık." diyerek kendini savundu. Fırat Sarı'nın epikrizleri değiştirmesini istediğini ileri süren tutuksuz yargılanan hemşire Serenay Şenkalaycı, "Kabul etmedim, yönetime de söyledim." dedi. Tutuksuz sanıklardan Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız da Medisense ile olan anlaşmanın ayrıntılarını paylaştı. Yıldız, "Sabit bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay olarak anlaştık." iddiasında bulundu. Duruşma salonundan son gelişmeleri, muhabir Melike Şahin aktardı.

Haber Giriş Tarihi: 26.11.2024 22:24
Haber Güncellenme Tarihi: 26.11.2024 22:24
https://www.bursahakimiyet.com.tr

Duruşmada yedinci tutuksuz sanık Tıb​bi Sekreter Sümeyye Özdemir'in savunmasa geçildi.

Epikriz yazmadığını ifade eden Özdemir, doktorların bilgisayar kullanımı iyi olmadığı için onların söylediğini, kendisinin ise yazdığını söyledi.

Özdemir, tıbbi bilgisi olmadığı için bebeklerle ilgili süreçte devreye girmediğini dile getirdi. Özdemir, "Görevim hastaların yatışını sağlamak, taburculuk bilgilerini düzenlemek, sisteme girecek bilgiler girmek, hasta dosyasının arşive teslimi ve doktorun talimatıyla doktorun istediği şekilde epikrizin yazmak" dedi.

Özdemir'e hemşire takip formu ile epikrizlerin uymadığına dair tape kaydı soruldu. Özdemir "Bir iletişim hatası olmuş" şeklinde yanıt verdi.

Duruşmada altıncı tutuksuz sanık hemşire Tuğba Özkaynak'ın savunmasına geçildi. Özkaynak, görevinin bebeğin durumu neyse onu yazmak olduğunu söyledi. Sanık hemşireye, bir diğer sanık Çağla Durmuş'un "Bebeği entübe göster." tapesi soruldu. Özkaynak şu yanıtı verdi: "Ben sadece 'tamam, tamamdır' diyorum. Entübe olmayan bir bebeği entübe göstermedim." Özkaynak, bebeklerle ilgili gece saatlerinde bir gelişme olduğunda Çağla Durmuş'u, Durmuş'a ulaşamazsa İlker Gönen'i aradığını anlattı. Sanık hemşire, hiçbir nöbetinde çocuk doktoru görmediğini de söyledi.

Hemşire takip formlarında oynama yaptıklarını itiraf eden Özkaynak, "Sizin yoğun bakımda müdahale etme yetkini var mı?" sorunua, "Entübasyon ve CPR yapabilirim." yanıtını verdi. Bu yanıt üzerine bir avukat, "Tek başınıza yapma yetkiniz var mı?" diye sordu. Özkaynak bu soruya, "Yok." yanıtını verdi.

Bütün suçlamaları reddeden tutuksuz sanık Bağcılar Medilife Başhekimi Dr. Cafer Akdur, "Ölümlerde ihmalim yok. Ben yenidoğan doktoru değilim, çocuk doktoruyum." sözleriyle savunmasına başladı. Fırat Sarı ve İlker Gönen'i tanımadığını ileri süren Akdur, "Ben anlaşma imalamadım.Muhtemelen hastane sahipleri imzaladı. " dedi.

Öykü, Havvanur ve Ayaz bebeklerin ölümleriyle ilgili suçlanan Dr. Akdur, yenidoğan yoğun bakımını da kimin işlettiğini bilmediğini ileri sürdü. Hastanede hiçbir yetkisi olmadığını ileri süren Akdur, "Sembolik olarak 1 yıldır başhekimim. Ben aslında başta kabul etmedim. İdare et dediler." diye konuştu.

Savcının "Ölen bebeklerle ilgili meraktan da mı birşey sormadın?" sorusuna yanıt veren Akdur, "Hayır efendim, ölüm belgesini getiriler, imzalarım." dedi.

"CİRODAN YÜZDE 35 PAY OLARAK ANLAŞTIK"

Yenidoğan servisiyle ilgili olarak Medisense (Yenidoğan çetesi lideri olduğu öne sürülen Fırat Sarı'ya ait) ile anlaşması sorulan Yıldız, şunları söyledi. "Bu kişiler örgüt mü değil mi bilmiyorum. Medisense sağlık alanında faaliyet gösteren bir şirket ve çalışanları da uzman doktorlardır. 2021 yılında hastanemizle bilimsel danışmanlık hizmeti vermek için anlaşılmıştır. Yenidoğan servisinin 3. kişilere kiralanması ya da onların işletmesine bırakılması söz konusu değildir. Bu yöntem özel hastanelerde yaygın olarak yapılır. Kamu hastanelerinde bunun daha ileri uygulaması olarak hizmet alımı yapılmaktadır." Yenidoğan servisinin geliri hastanenin gelirinin yüzde 4'ü olduğunu söyleyen Yıldırım, "Bunun için tüm hastane riske atılamaz. Usulsüzlük yaparak ciro artırımına yönelik bir uygulama yapılmadı." diye konuştu. Yıldız'a tapelerde yer alan İlker Gönen'le olan konuşmasındaki "Arşivden dosya istemişler, sen bir gözden geçir arşivden gelen dosyaları onlara vermeden önce." sözleri soruldu. Denetim öncesi konuşmayla ilgili olarak Yıldız, "konuşmalarım yanlış değerlendirilmiş, yanlış anlaşılmıştır" dedi. Epikrizlerin normal şartlarda doktor tarafından yazıldığını belirten Yıldız, "Benim bunu başhekim olarak sürekli kontrol edebilmem mümkün değildir." dedi. Mahkeme Başkanının "Ciro artışıyla ilgili Fırat Sarı'yla konuştun mu?" sorusuna yanıt veren Yıldız, "Hayır ciro konuşmadık. Hasta sayısı azalma konusunu konuşmuşuzdur." dedi. "Ne kadar ödeme yapıyorsunuz?" sorusuna da yanıt veren Yıldız, "Sabit bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay olarak anlaştık." diye konuştu

Yıldız, yenidoğan yoğun bakımın doluluğu konusunda da anlaşma yapmadıklarını ileri sürdü.

Yıldız'a yenidoğan yoğun bakım doluluğu konusunda bir anlaşma yapıp, yapmadıkları sorusu da yöneltildi. Sanık bu soruya "Hayır." yanıtını verdi. Savcı, Yıldız'a "Hasta sayısına katkısı yoksa niye ciro üzerinden anlaşma yaptınız?" diye sordu. Yıldız bu soruyu, "Siz ne kadar kadar nitelikli hizmet verirseniz hasta sayısı o kadar artar. Buradaki amacımız öncelikle ilk şartı sağlamak" diye yanıtladı.

Duruşma verilen aranın ardından yeniden başladı.

Tokluoğlu bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Avcılar Hospital Başhekimi Prof. Dr. Fetin Rüştü Yıldız "Bebek anne karnındayken ciddi anomali tespit edilmiş, bebeğin kaybedilebileceği aileye söylenmiştir. Bebeğin alınması önerilmiş, aile kabul etmemiştir." diyerek kendini savundu. Uzman raporundaki ötenazi ibaresinin hatalı olduğunu ileri süren Yıldız, "Eksik inceleme yapılmıştır." dedi.

Yıldız sözlerini şöyle sürdürdü:

"Başhekim olsam da uzmanlığım olmayan bir sürece dahil olamam. Başhekim olmam hastanedeki her hastaya müdahale edebilmem anlamına gelmiyor, bu mümkün değildir. Bilirkişi raporunda incelendiği halde dikkat edilmeyen şey bebeğin anne karnındaki risk durumudur. Tape kayıtları dikkate alınarak ötenazi tanımlaması yanlıştır."

İddianamede ölüm oranlarının arttığı iddiasına ilişkin konuşan Yıldız, "2020-2024 hastanemizdeki ölüm oranı son 5 yılın ortalaması yüzde 2.2'dir. Örneğin Konya Meram Tıp Fakültesi'nde ölüm oranı yüzde 5'tir." dedi.

"EPİKRİZLERİ DEĞİŞTİRMEDİM, YÖNETİME DE SÖYLEDİM"

Mahkeme başkanının "Uzman raporunda bebeğe pasif ötenazi yapıldığı yazıyor" sözleri üzerine hemşire Şenkalaycı, "Uzman raporu gerçeği yansıtmamaktadır. 1,5 saat CPR uygulanan hastaya nasıl pasif ötenazi yapılmış olabilir." dedi.

Mahkeme başkanının Mehmet Gürül ile Fırat Sarı arasında geçen bir görüşmede adınız ilaç düşmek konusunda geçmiş sorusuna cevap veren sanık Şenkalaycı, "Burada birçok meslektaşım ifade verdi, ancak hiçbiri bu durumu açıklayamadı. 'Düşüyorum' kelimesi, doktorun 'Reçete ediyorum' demesi anlamına gelir. Ben CUROSURF kullanmıyorum. Bu konuyla ilgili Hasan Basri Gök ile görüşmelerim oldu. Hasan Basri, beni bu konuda manipüle etmeye çalışıyordu. Hastane olarak CUROSURF'a geçmemiz konusunda ısrar ediyordu. Bu kadar ısrar edince şüphelendim ve durumu İlker Gönen'e ilettim. İlker Gönen de bana, 'Ben de şüpheleniyorum' dedi. Ayrıca, sağda solda satış yaptıkları söylentilerini duyduğunu da belirtti. Daha sonra İlker Gönen beni bu konuda uyardı" şeklinde konuştu. Tapelerde yer alan "Faturası bana kesilecek" konuşması sorulan Şenkalaycı, "Hemşire gözlem formlarını ben yapıyordum. O gün yoğunluğum nedeniyle kontrol edemedim, bazı hemşireler gözlem notlarını eksik yazmış. Bunun hesabını bana soracaklarını düşündüm." diyerek kendini savundu.

Fırat Sarı'nın epikrizleri değiştirmesini istediğini ileri süren Şenkalaycı, "Kabul etmedim. Bu usulsüzlüktür yapmadım, yönetime de söyledim." diye konuştu

Avcılar Hospital hastanesinde sorumlu yenidoğan hemşiresi olarak görev alan, tutuksuz yargılanan Serenay Şenkalaycı'nın savunmasına geçildi.

İşletme meselesini bilmediğini öne süren Şenkalaycı, "Ben Medisense'den para aldım. Ek mesaim nedeniyle aldım. Aldığım para emeğimin karşılığıdır" dedi.

Uzman doktorların değiştiğini söyleyen Şenkalaycı, İlker Gönen'in danışman doktor olarak görev yaptığını belirtti.

İlker Gönen'in "ex olacaksa olsun" tapesi hakkında konuşan Kara, "Bebek çok kötü durumda doğdu. Yoğun bakıma aldık. Müdahale etmeye başladık. Ben İlker Gönen'i görüntülü aradım. Doktora önerilerde bulundu. Bebeğe müdahalenin sonunda 45.-50.dakikasında aradım. Bize bebeğe müdahaleyi bırakın demedi. Müdahaleye devam edin dedi. Bu tapelere doğru şekilde yansıtılmamış. Dr. Zeki Ötünç hastanın başındaydı hiç ayrılmadı." dedi.

İlker Gönen'in 20 dakika daha CPR yapılmasını istediğini ileri süren Şenkalaycı, "Normalde 45 dakikadır müdahale süresi. Bize 20 dakika daha yapmamızı ve bunu da resmi olarak göstermemizi istedi." diye konuştu.

BAŞKA HASTANEDE HASTA BAKTI İDDİASI

Ecem Koç'tan sonra tutuksuz sanık Dr. Mehmet Salih Kara'nın savunmasına geçildi.

Kara, daha önce savunma yaptığını ve ekleyeceği bir şey olmadığını söyledi.

Mahkeme Başkanı'nın "Silivri Kolan Hastanesinde başka bir doktorun kaşesini kullanarak hasta bakmışsın?" sorusuna yanıt veren Kara, "Böyle bir şey yok. Çam Sakura'da asistanlık eğitimim devam ediyordu, çok yoğundum. Buna vaktim olmazdı. Konuşma olarak yapmış olabilirim ama eylem olarak gerçekleştirmedim." diye konuştu.

"KAFASINDAN DOPAMİN VERMEYİN, YAŞAYACAKSA YAŞAR"

Bahar hemşire ve Fırat Sarı arasında geçen "Kafasından dopamin vermeyin, yaşayacaksa yaşar" tapesi sorulan Koç, "55 günlük bir bebek zor bir bebek. Artık damar yolları kalmadı. Son çare olarak kafadan damar yolu açarız. Çok zor açtık. Damar yolu etkin çalışıyordu. Dopamin küçük damarları zedeleyen bir ilaç. O yüzden kafadan verilmesi tercih edilmez. Fırat Sarı CPR'a gerek yok demişti önceden, çünkü çok yoğun beyin sekeli kalmıştı. Ama biz yaşamla bağdaşmasa da müdahalemizi yaptık." yanıtını verdi.

"Bebek konusunda konuşmamızla ilgili bebek zaten sonradan kötüleşmedi. Bebek geldiği günden beri kötüydü. Halime o gün kötüleyip o gün ölmedi. Ölmesini beklediğimiz bir bebekti. Epikrizi kimin yazdığını bilmiyorum bizde hemşireler epikriz yazmaz hatta biz yoğun bir yoğunbakımız. Denetim ekibi geldiğinde normal bebeğimi besliyordum. Fırat Sarı ile, başhekimle konuştular bizimle göz teması bile kurulmadı. Muhattaplarıyla konuşma oldu açıkçası ne soru sorduklarını da duymadım" şeklinde konuştu.

Fırat Sarı'nın çalışma saatleriyle ilgili soruya yanıt veren Koç, "Belli bir saati yoktu. Halime bebekle her gün ilgilendi. Doktor o gün o saatte ihyiyacı olduğunda olmadıktan sonra her gün gelip bakmış olsa da benim için sıfırdır." dedi.

CPR kalp masajı: Kalp durması sonrasında normal solunumu sağlamak için, akciğerlerde hava yollarının temizlenmesi, suni solunumun ağızdan ağıza yapılması ve göğüse basınç uygulanarak kalp masajı yapılmasını içeren acil bir hayat kurtarma tekniğidir.

"DOKTOR OLMADIĞI İÇİN BEBEĞE MÜDAHALEYİ HEMŞİRELER OLARAK YAPTIK"

Suçlamaları kabul etmeyen hemşire Ecem Koç, "İşletme konusu nedir bilmiyorum, burada öğrendim. Kimseyi tanımıyorum, örgüt mensubu değilim. Sadece Fırat Sarı ve Bahar Kanık'ı tanıyorum." dedi.

Halime bebeğin ölümüyla ilgili iddialara yanıt veren Koç, "Çok kötü durumda bir bebekti, entübeydi. Yapmam gereken her şeyi yaptım bebekle ilgili. Adrenalini ve CPR'ını yaptım, geri dönmedi bebek. Doktor olmadığı için bebeğe müdahaleyi hemşireler olarak yaptık. Normalde doktor bey Esenyurt'tan geliyor. Geliyorum dedi. Genelde tüm doğumlara, müdahalalere yetişir. İlk defa böyle bir durumla karşılaştık. Ex saati değiştirildi mi değiştirilmedi mi bilmiyorum." diyerek kendini savundu.

Fırat Sarı ile arasındaki para trafiğine ilişkin iddialara da yanıt veren Koç, "Fırat Hoca'ya kendi cebimden kıyafet almıştım. Sonra o iadesini yaptı. Bir bebeğe eşya aldık. Onun iadesini yaptı. Ticari bir şey yok. Aldığım şeylerin geri ödemesini yaptı." diye konuştu

Yenidoğan Çetesi davasında duruşmanın 7. günü tutuksuz sanık hemşire Ecem Koç'un savunmasıyla başladı.

DAVANIN 6. GÜNÜNDE NELER YAŞANDI?

Yenidoğan çetesi davasının 6. gününde Fırat Sarı savunma yaptı. Çetenin ele başı olmakla suçlanan Sarı'nın savunmasında birçok çelişki vardı. 26 Kasım'a ertelenen davada 22 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi. Fırat Sarı savunmasına, "Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. İnsanlık onurum kalmadı. Burada her şeyi anlatmak istiyorum." sözleriyle başladı. Bu yılın Ocak ayından itibaren telefonlarının dinlendiğini bildiğini iddia eden Sarı, bebek ölümleriyle ilgili ihmal iddialarını kabul etmedi, hasta sevki konusundaki işleyişi anlattı. Rüşvet karşılığı hasta almadıklarını öne süren Sarı, "112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek asla hasta almadık. Her hastaneye eşit gönderiyorlar. Biz tıp merkezlerinden aldık." diye konuştu. 582 yıla kadar hapis cezası istenen Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi'nden sevk olmadığını iddia etse de burada ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir'le yaptığı işbirliğini anlattı, başka isimler de verdi. Sarı, "Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevki yapıyordu. Para veriyorduk bunun için. Mert 'Devlette çalışıyorum, ödemeleri bana yapman sorun olur' dedi. Paraların eşinin hesabına yatırılmasını istedi. Renas Reyap'ta çalışıyordu. Renas'tan hasta sevkini rica ederdik, para işlerine girmezdi." dedi. Fırat Sarı, anlaşmayı hastane yöneticileriyle yaptığını işleyişten haberdar olduklarını iddia etti. Ayrıca hastane yönetimlerinin hasta sayısının artırılması için kendinisi sıkıştırdığını da iddia eden Sarı'ya "Fişini çek-dedemin fişi" konuşması da soruldu. Sarı, "Şaka yaptık kendi aramızda siz yapmıyor musunuz?" deyince Fırat Sarı'ya tepki gösteren savcı "Bizim üzerimizden örnek verme." dedi. Satılan SGK ilaçları da sorulan Sarı, bu konuda sanıklardan hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök'ü suçladı. Sarı, "Hayatımı kararttılar. En fazla 3 gün tuttuk o ilaçları. Artırma dedikleri o ama sonradan öğrendim ki satmışlar. Bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. İlaçları onda birine satmışlar 300-500 liraya." diye konuştu. Taşçı'nın kendisine, Ocak aynda dinlendiklerini söylediğini öne süren Sarı, 10 bebeğin ölümüyle ilgili ihmal iddialarını da kabul etmedi. Sarı'nın "İhmal olduğunu, eksiklik olduğunu düşünmüyorum. Çoğu bebeği ben görmedim zaten." savunmasını yapması üzerine söz alan savcı, örgüt yöneticisi örgüt üyelerinin tüm suçlarından sorumlu olur şeklinde Fırat Sarı'ya yönelik bir açıklama yaptı. Ölene kadar ilaca devam edeceksin şeklindeki telefon konuşması da hatırlatılan Sarı, "Bebek çok ağır durumdaydı, kardiyologlar birkaç gün içinde ölür demişti. İlacı hiç kesmeyeceksin demek için söyledim." yanıtını verdi. Fırat Sarı yoğun bakımların hemşirelere bırakıldığı suçlamalarını da kabul etmedi. Fırat Sarı'nın savunmasının ardından davada ara karar çıktı. Sanıkların tutukluluğunun devamına karar verildi. Duruşma 26 Kasım'a ertelendi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASI 5. GÜNÜNDE NELER OLDU?

Yenidoğan çetesi davasının 5. gününde ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 acil zincirinin dışına çıkılarak bebeklerin hastaneye sevk edilmesiyle ilgili savunma yaptı. Kendini doktor olarak tanıttığını, Yenidoğan çetesinin elebaşısı olmakla suçlanan Fırat Sarı'dan 60 bin lira maaş ve hasta sevki başına bin lira aldığını söyledi. 112 ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'den arka arkaya itiraflar geldi. Gıyasettin Mert Özdemir şunları söyledi: "Kaya bebeğin annesi riskliydi. 112 ona saatlerce yer bulamadı. Aile de ümidini kesip başka bir yol aradı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik'e sundum. O da kabul etti. Bu hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti." Mahkeme Başkanı'nın "'Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer' konuşması için ne diyorsun?" sorusuna yanıt veren Gıyasettin Mert Özdemir, "İşgüzarca yaptığım bir konuşmaydı." dedi. "ANLAŞMALARI HASTANELERLE YAPTIM" Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini anlattı. Ayrıca Fırat Sarı'dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi yönetimleriyle ile anlaşma yaptığını ileri sürdü. Özdemir, "Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister" dedi. Mahkeme Başkanı'noın "112 sizi az çalıştırıyor herhalde. Bu işleri yapacak bu kadar vaktin olduğuna göre." sorusuna Özdemir, "112 çalışanı olduğum işi resmi olarak yapamamaktayım. O hastanelerde çalışmasaydım resmi olarak yapabilirdim. Savcı ifade alırken hakaret ettiği için bunları anlatamadım. Savcı art niyetli?" açıklamasında bulundu. "Bebek ölümünü araştırmak art niyet mi? Varsa bir ithamın, avukatın var. Şikayetçi olursun." sorusuna yanıt veren Özdemir, "112'ye bildirsek bebek alamayız" şeklindeki sözlerini, 112'nin yer bulması uzun sürdüğü için kurduğunu iddia etti. 4 bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Doktor Dursun Eryılmaz ise kimi bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu öne sürdü. Suçlamaları hemşirelerin dedikodusu olarak yanıtladı.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ 4. GÜNÜNDE NELER OLDU?

Davada perşembe günü dördüncü duruşma görüldü. Sanıklardan yeni itiraflar da geldi. Yenidoğan Çetesi davasındaki hastane yöneticilerinden sanık Serdar Yüksel, borca girdiğini, bu yüzden bebeklerin hastanelere sevk edilmesi için para aldığını itiraf etti. Yüksel, "Beni 112'den arayanlar ya da 'Sağlık Bakanlığı'ndan numaranızı aldık' diye arayanlardan biliyorum hastaları. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı'dan para aldım." dedi. Sanık Yüksel ifadesinde, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere gönderdiğini de itiraf etti. ASİSTANDAN İTİRAFLAR Çete yöneticisi Fırat Sarı'nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan ise Sarı'nın evde bakım hizmetleri alanına da girmeyi amaçladığını anlattı. Arslan, Sarı'nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını söyledi. Sanık Arslan şunları anlattı: "Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor." Arslan, savcının sanık Fırak Sarı'yı kastederek, "Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para istiyordu?" sorusunu da yanıtladı. Arslan şunları söyledi: "Biz de anlam veremiyorduk. Mesela yurt dışına gideceği zaman beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı." "BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM" Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç'ın savunması ise şaşkınlığa neden oldu. Kılıç, belediye başkanı olmayı amaçladığını, siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.

DAVANIN ÜÇÜNCÜ CELSESİNDE YAŞANANLAR

Dünkü celsede sanık üç hemşireden üç çarpıcı itiraf geldi. Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabul etti, bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını ileri sürdü. Bir diğer sanık hemşire Çağla Durmuş ise Fırat Sarı'nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini anlattı. Hemşirelerden Damla Atak, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir'in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu. Ardından Dr. Rıza Keykubad'ın savunmasına geçildi. Kaya bebeğin ölümüyle ilgili "Çek fişini" ifadeleri sorulan Keykubad, üzerine oyun oynandığını ileri sürerek böyle bir cümle sarf etmediğini iddia etti. Keykubad'ın savunmasının ardından söz alan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "Benim müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında götürmüştür." diyerek sanığın savunmasına tepki gösterdi.

DAVANIN İKİNCİ GÜNÜNDE NE OLDU?

Yenidoğan Çetesi davasının ikinci günü çarpıcı itiraflara sahne oldu. Sanıklardan hemşire Hasan Basri Gök savunma yaptı. Tapelere yansıyan sözleri için "Çirkin bir cümle. Bebeğin sürekli kalbi durup geri getiriliyordu, o yüzden böyle konuştum" dedi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı. "Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu." diyen Gök, "Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK'dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu." itirafında bulundu. Gök, "Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu." diye konuştu. "O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ" Duruşmada bir Kurtar Vadisi diyaloğu da yaşandı. Hemşire Deniz Korkmaz'a, "Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir." cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi. "Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu." diyen Korkmaz, "Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER'e şikayet ettim." şeklinde konuştu. İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI Hemşire Hüseyin Günerhan da davada çarpıcı bir itirafta bulundu. Örgüt iddiasını reddedip, suçsuz olduğunu savunan Günerhan, "Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz." dedi. Reyap Hastanesi'nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını iddia eden Günerhan, "Ağabeyim de Reyap Acil'de çalışıyordu. Reyap'ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim." dedi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASININ BİRİNCİ GÜNÜNDE NELER OLDU?

Türkiye'nin yakından takip ettiği Yenidoğan Çetesi soruşturmasında yargılama pazartesi günü başladı. Adliyede yaşanan yoğunluk ve gerginlikler nedeniyle geç başlayan duruşmanın ilk günü önce kimlik tespitleri yapıldı. Bin 399 sayfalık iddianamede çetenin ele başı ve yöneticisi olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya getirildi. Fırat sarı kimlik tespitinde aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi. Çorlu'da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans aracılığıyla kimlik beyanında bulundu. MÜFETTİŞ RAPORUNDAKİ KAN DONDURAN AYRINTI Sağlık Bakanlığı'nın müfettiş raporunda bebeklerin bir bölümüne pasif ötenazi uygulandığı, yani hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine yer verildi. Bir hemşirenin ise yoğun bakımdaki bebeğin kalbinin durması üzerine doktora haber verdiği,,, doktorun ise "canlandırmaya gerek yok" dediği belirlendi.

YENİDOĞAN ÇETESİ DAVASINDA KİM NEYLE SUÇLANIYOR?

Suçlamalar, günlük 8 bin liralık SGK primini paylaşabilmek adına yenidoğan bebeklerin sağlığının hiçe sayıldığı yönünde... Çete üyelerinin taburcu olabilecek durumda olsalar dahi bebekleri sahte raporlarla, gereksiz yere ilaç vererek yoğun bakımda tuttuğu tespit edilmişti. Bebekler şebekenin anlaşmalı olduğu özel hastanelere sevk ediliyordu. Ne solunum desteği, ne ameliyat ne de ilaç... Bebekler çetenin istediği kadar hayatta tutuluyordu. Bu süreçte 9'u İstanbul'da biri Tekirdağ'da 10 özel hastane kapatıldı. Yenidoğan çetesinde kim kimdir, en son ne biliyoruz? 10 soruda bebek çetesi Yenidoğan vurgununda fezleke hazırlandı: Bebeklere "pasif ötenazi" Söz konusu yazı üzerine soruşturmada adı geçen Özel Avcılar Hospital Hastanesi, Özel TRG Hospitalist Hastanesi, Özel Birinci Hastanesi, Özel Güney Hastanesi, Özel Bağcılar Medilife Hastanesi, Özel Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Şafak Hastanesi Bağcılar, Özel Silivri Kolan Hospital Hastanesi ve Çorlu Reyap Hastanesi'nin ruhsatları iptal edildi.