18 aylık pandemi sürecinin ardından sağlık alanında yaşanan sorunlar sık sık gündeme geliyor. Pandemi sürecinin ağır yükünü taşıyan sağlık çalışanları ve hekimler, Sağlık Bakanlığı genelgesiyle yasaklanan istifaların 1 Temmuz itibariyle sona ermesinin ardından peş peşe istifa etmeye başladı.
Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) verilerine göre, 18 ayda 8 binin üzerinde doktor kamu hastanelerinden istifa etti, 80'e yakın hekim de yurt dışına göç etti. İstifa eden çoğu sağlık çalışanı ve hekim, özel hastanelere giderken kamu hastanelerinde açığa çıkan boşluk nedeniyle sağlık hizmetine erişmekte sıkıntılar baş gösterdi. TTB, sağlık alanında yaşanan sorunları 'kaos' olarak değerlendiriyor.
'Pandemi sürecinde ertelenen sağlık sorunları başka hastalıklarda artışa neden oldu'
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Üyesi Dr. Halis Yerlikaya, sağlık alanında yaşanan yoğun istifalar, kamu ve özel hastanelerde yaşanan sorunlara ilişkin Sputnik'e konuştu.
18 aylık pandemi sürecinde sağlık çalışanlarının tamamen pandemiye yoğunlaştığını, hastanelerdeki yoğunluk ve 'Evde kal' çağrıları ile vatandaşların yaşadığı sağlık sorunlarını ertelediğine dikkat çeken Yerlikaya, "İnsanların sağlık gereksinimleri birikti ve şuan açığa çıktı. Bütün pandemi süreci boyunca sağlık hizmetlerine erişim konusunda ciddi sorunlar oldu. İnsanlar kendi sağlık sorunlarını ertelediler. Dolayısıyla pandemi sürecinde farklı hastalıklarda da artış yaşandı. Şuan bunun getirdiği ağır bir yük var" dedi.
'Türkçe bilmeyen birine 5 dakika muayene yetmez'
Kamu hastanelerinde başta randevu ve muayene olmak üzere ciddi sıkıntılar yaşandığına dikkat çeken Yerlikaya, şöyle konuştu:
"Çok sayıda kişi randevu almaya çalışıyor ama alamıyor. Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan kaynaklı sorunlar da açığa çıktı. 5 dakikada bir randevu verilmesi, 5 dakikada muayene ile insanlar hangi sorununa çözüm bulacak? O yüzden 'sağlık 5 dakikaya sığmaz, hekimlik 5 dakikada yapılmaz' diyoruz. Bizim bölgemiz açısından da büyük bir sorundur bu. Mesela anadil, şimdi Türkçe bilmeyen bir teyze hastaneye gitse sorununu ifade etse ve refakatçisi bunu hekime tercüme etse hekim tekrar soru sorsa 5 dakika yetmez. Dolayısıyla bölgemiz açısından çok kritik bir sorundur bu. Yani hastaneye gişe bile sorununu çözemeyecek ve kısır bir döngü içinde kalacak. İnsanlar kamu hastanelerine gittiklerinde sorunlarını çözemeyecek durumdalar. Tekrar tekrar başvurma durumunda kalıyor."
'Özel hastanelerde, hekimlere şirket kurdurtularak vergi yükü onlara yüklendi'
Sağlık alanında yaşanan istifalara da dikkat çeken Yerlikaya, şöyle devam etti:
"Kamu hastanelerinde çalışan hekimler, bir arayış içinde. Pandemi sürecinde istifalar yasaklıydı ona rağmen istifa edip farklı yerlere gidenler oldu. Hekimler bu koşullarda çalışmak istemiyorlar. Özel hastanelere gittiklerinde de bir çözüm yok. Orada ciro baskısı var. Hekimlere şirket kurdurtuluyor. Devlet ve hastane patronları vergi yükünü hekimlere yükledi. Tam zamanlı çalışmalarına rağmen sanki şirket sahibiymiş gibi vergi yükünü onlara yüklediler. Arkadaşlarımız uzun süre çalışmak zorunda bırakılıyor, dinlenemiyorlar. Hafta sonları da dahil uzun çalışma süreleri var. Pandemi döneminde orada çalışan arkadaşlarımızın ödemeleri ile ilgili sorunlar oldu. Oralarda da durumlar iç açıcı değil."
'Kamu hastanelerinde kaotik bir durum var'
"Kamu hastanelerinde kaotik bir durum var" diyen Yerlikaya, şu ifadeleri kullandı:
"İnsanların sağlık gereksinimleri buralarda karşılanamıyor ve gittikçe daha kötü bir hale geliyor. Bu kaotik ortam nedeniyle sağlık çalışanları da hekimler de çok mutsuz. Bir de ekonomik kriz var malum. Bu krizin de yansımaları var. Hekimler neyse de sağlık çalışanları geçinemiyor. Ek işler yapan sağlık çalışanları var. Bu durum daha da kötüleşecek gibi görünüyor. Bu da insanların sağlığını doğrudan etkileyen bir şeye dönüşecek. Sonuçta insanlar bunun bedelini belki de canlarıyla ödeyecek. Pandeminin getirdiği sıkıntılar ve istifalar sağlık alanındaki kaotik durumu insanlarımızın sağlık hizmetine ulaşımını ciddi anlamda engelleyen bir şey. Doğrudan yaşam hakkı ihlalini de ilgilendiren bir şeydir."
'İnsanlar özel hastanelere mahkum edildi'
Vatandaşların kamu hastanelerinde sağlık sorunlarına çözüm bulamadığını söyleyen Yerlikaya, "İnsanlar, kamu hastanelerinde sağlık sorunlarına çözüm bulamadıkları için özel hastanelere mahkum edilmiş durumda. Her insan özel hastaneye gidemiyor. İşsizlik yoksulluk var ve yeşil kart sahibi insanların oranı da belli. İnsanların büyük bir kısmı yeşil kartlıdır. Ücret ödemeden ameliyat yapmayan birçok yer var. Acil ameliyatlar bile yapılamıyor. Bu nedenle insanlar evini barkını satıp özel hastanelerde ameliyat olmak zorunda kalıyorlar. Hiç bu kadar kötü olmamıştı. Hem halk açısında hem sağlık çalışanları ve hekimler boyutuyla ciddi sorunlar var. Bu sorunlara rağmen biz Sağlık Bakanıyla görüşemiyoruz. Uzun süredir Sağlık Bakanıyla görüşmek için randevu talebimiz var ama bu randevulara cevap verilmiyor" dedi.
'Kovid-19 dışında, birçok insanımız sağlık gereksinimleri karşılanmadığı için başka hastalıklardan yaşamını yitirdi'
Pandemi sürecinde yaşanan sağlık sorunları nedeniyle Kovid-19 dışında hastalıklardan da ciddi ölümlerin olduğunu söyleyen Yerlikaya, "Kovid-19'a bağlı birçok ölüm oldu. Özellikle 65 yaş üstü nüfus açısından her 4 ölümden 3'ü doğrudan veya dolaylı olarak Kovid-19'a bağlı oldu. Kovid-19 dışında da birçok insanımız başka hastalıklardan yaşamını yitirdi. Acil hastaları, kanser hastaları, kronik hastalıkları olanlar işleyen bir sağlık sistemi olmadığı için, gereksinimleri karşılanmadığı için çok ciddi ölümler oldu. Her gün birkaç telefon geliyor 'randevu alamıyorum' diyor. Bütün bunların insanların yaşamına doğrudan etkisi oluyor ve ileride daha fazla olacak" diye konuştu.
ATO: Sağlık politikası iflas etmiştir
Ankara Tabip Odası (ATO) Başkanı Ali Karakoç da 2019 yılına ait sağlık verilerini paylaşarak şunları söyledi:
"2019 yılında Türkiye'de acil servislere başvuran hasta sayısı 117 milyon. Yani ülkenin bir buçuk katı acil servislere başvurmuş. Aynı tarihte 750 milyon üzerinde insan hastanelere başvurmuş. Yani şu demek, 1 kişi, 1 yılda 9'dan fazla kez hastaneye başvuruyor. Oysa biz biliyoruz ki 2002-2003 yıllarında bir kişi yılda 2-3 kere başvuruyordu. Buna rağmen sağlık algısı değiştirildiği için, hasta ve hekime yeterince süre ayrılmadığı için o hastanın derdini hekime anlatması hekimin ona zaman ayırıp detaylı sorgu ve hikayesini öğrenip tanı konması mümkün değil. Dolayısıyla hasta, hastane hastane, hekim hekim dolaşıyor. Bir teyze şöyle demişti 'ben hemen hemen her gün istediğim hastanede hekime gidiyorum ama derdime çare bulamıyorum' bahsettiğimiz kışkırtılmış sağlık talebi bu. Temelde uygulanan sağlık politikası iflas etmiştir."