Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, Rusya dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Kurtulmuş, "İsrail'in en büyük gücü, İslam ülkelerinin dağılmışlığı, parçalanmışlığı ve çaresizliğidir. Siyonizm'in paranoyak bir dini argümanla beslediği, Nil'den Fırat'a kadar bu bölgeyi hakimiyet altına alma siyaseti son aşamasına geldi. Türkiye de bu siyasetin nihai hedeflerinden biridir. Bu tehlikeye karşı uyanık olmamız gerekiyor. Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların süratle çözülmesi ve normalleşmenin ötesinde çok yakın diyalogların ortaya konulması lazım" dedi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ziyaretine ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Görüşmelerimizin geneline baktığımızda hem toplantıların çeşitliliği hem de içerikleri itibarıyla bizim planladığımızdan çok daha verimli toplantılar oldu. Böyle bir konjonktürde, Türkiye ile Rusya arasında bölgesel ve küresel meseleler de dahil olmak üzere tüm konuların detaylı bir şekilde ele alınması çok faydalı oldu. Açıkçası çok anlamlı bir ziyaret olduğunu söyleyebilirim. İnşallah sonuçları da iyi olur. Bundan sonra ele aldığımız bu başlıkları takip edip hedefine ulaşmasını, sonuçlanmasını temin etmeye çalışacağız" diye konuştu.
“KONUŞMAYI BAŞINDAN İTİBAREN DİKKATLE İZLEDİLER”
Kurtulmuş, ziyaretine üst düzey bir ev sahipliği yapıldığını, Rusya'nın Türkiye'ye ilgisinin gerekçelerinin sorulması üzerine, "Tabii ki Türkiye'nin özellikle dış politikada izlediği ilkeli, çok taraflı ve barışçıl politikanın bunda çok büyük etkisi var. Muhataplarımızın tamamı biliyor ki Rusya-Ukrayna krizinin çözülmesinde Türkiye çok yoğun bir gayret sarf etti. Belli bir noktaya da gelinmişti zaten. Sayın Putin ile görüşmemizde ben Dolmabahçe Mutabakatı'nı dile getirdim. Ama Dolmabahçe görüşmelerinde maalesef Ukrayna'yı masadan kaldırdılar. Rusya da bu gelişme neticesinde 'Biz zaten anlaşmayı kabul etmiştik, dolayısıyla anlaşmayı biz bozmadık. Karşı taraf bozdu' demişti. İlkeli, çok taraflı bir tutum izlenmiş olması, sorunlara takılmak yerine onları çözme iradesiyle davranılması, Türkiye'ye olağanüstü yüksek bir güvenilirlik kazandırdı. 'Türkiye bir şey söylerse bunu yapar.' Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında da böyle çok yüksek bir güven duygusu oluşmuş. Rusya'da beklediğimizin üstünde bir teveccühün olmasının temel nedenlerinden birisi de Türkiye'nin izlediği bu ilkeli ve etkili tutumdur. Rusya Federal Meclisi Federasyon Konseyi Genel Kurulu'na hitap etme imkanı vermeleri de fevkalade önemli. Türkiye'den bir siyasetçi ilk kez Genel Kurul'da konuşuyor. Bu çok anlamlıydı. Konuşmayı başından itibaren dikkatle izlediler. İnşallah faydalı olur" şeklinde konuştu.
"RUSYA'YLA DA İŞ BİRLİĞİ İÇERİSİNDEYİZ"
Kurtulmuş, Rusya Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi'nde BRICS ve NATO'yla ilgili de sorular gelmesini değerlendirerek, "BRICS ağırlıklı olarak ekonomik iş birliği teşkilatı, NATO bir savunma iş birliği teşkilatı. Türkiye NATO üyesi ama aynı zamanda Rusya'yla da iş birliği içerisinde. Türkiye hiçbir zaman bu ilişkileri birbirinin alternatifi olarak görmedi. Böyle düşünmediğimizi, kategorik olarak böyle bir anlayışa karşı olduğumuzu başından itibaren söyledik. Bu Türkiye'nin dış politikada elini rahatlatacak bir yaklaşımdır. Açıkçası BRICS'in güçlenmesinin ve bir denge oluşturmasının dünya barışının korunmasında etkili olacağı kanaatindeyim" dedi.
İSLAM ÜLKELERİNE MESAJ
İsrail, karşısında bir güç oluşturulamadığı için mi bu kadar acımasız ve kural tanımaz davranabildiğinin sorulması üzerine Kurtulmuş, "İsrail'in en büyük gücü ne Amerika'dır ne askeri teknolojisidir ne uluslararası medyadaki hakimiyetidir ne uluslararası finans çevrelerindeki ne de uluslararası akademideki hakimiyetidir. Bunlar İsrail'e bir güç veriyor ama İsrail'in en büyük gücü, bölge ülkelerinin, İslam ülkelerinin dağılmışlığı, parçalanmışlığı ve çaresizliğidir. Dünya halkları tepkilerini gösterirken, Türkiye olarak bizlerin de bölge ülkelerini, Orta Doğu ülkelerini aralarındaki siyasi farklılıkları bir tarafa bırakıp birlikte hareket edebilecekleri bir noktaya getirmemiz şart. Çok acıdır, Suriye'deki iç savaş başladığında insanlar Lübnan'a kaçtılar, şimdi ise Lübnan'dan Suriye'ye kaçıyorlar.
İLK DÖRT MADDE TARTIŞMASI
Anayasa tartışmalarına da değinen Kurtulmuş, "İlk tur görüşmelerinizde anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili bir talep oldu mu?" sorusunu, "Hayır, gündeme gelmedi. İlk dört madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir. Mecliste temsil edilen partilerin çoğunluğu hatta tamamına yakını ilk dört maddeyle ilgili en ufak bir problemleri olmadığını ısrarla söylüyor. Dolayısıyla ilk dört madde konusu gündeme gelmeyecektir. Nihayetinde anayasa yapmak bir aritmetik meselesi. Meclisin kahir ekseriyeti ilk dört maddeyi tartışmayı uygun görmüyorsa bu ısrarla gündeme getirmek lüzumsuz bir zaman kaybıdır. Sanki böyle bir tartışma varmış gibi ilgili ilgisiz herkes topa giriyor ve bunun üzerinden vatan bekçiliğine soyunuyor. 1920'den beri bu vatanın bekçisi, egemenliğin kayıtsız, şartsız sahibi olan Türk Milleti ve onun yetkilendirdiği TBMM'dir" şeklinde cevapladı.