TBMM Başkanı Şentop, burada yaptığı konuşmada, ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 30’uncu yıl dönümünün kutlandığı bir dönemde gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Hırvatistan'la diplomatik ilişkilerin kurulduğu 1992'den bu yana dünyada ve bölgede birçok değişim yaşandığını anımsatan Şentop, ancak Türkiye-Hırvatistan ilişkilerindeki geleneksel dostluk anlayışının hiç değişmediğini, daha da geliştiğini ve perçinlendiğini söyledi.
Şentop, iki ülke arasındaki ilişkilerin 30 yılla sınırlı olmadığına, köklü bir ortak tarihe dayandığına işaret ederek, "Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 8 Eylül'de Hırvatistan'a gerçekleştirdiği ziyaret ve bu kapsamda Sisak'ta açılışı yapılan Recep Tayyip Erdoğan İslam Kültür Merkezi, diplomatik ilişkilerimizin 30’uncu yıl dönümünü taçlandırarak ilişkilerimizin ulaştığı müstesna noktayı gösterdi" diye konuştu.
Türkiye'nin, Hırvatistan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olduğunu hatırlatan Şentop, Hırvatistan'ın 2009'da NATO üyesi olmasıyla ilişkilere müttefiklik boyutu da eklendiğini belirtti. TBMM Başkanı Şentop, iki ülkenin Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakerelerine birlikte başladığını hatırlatarak, sözlerine şöyle devam etti: "Bu yolda iş birliği yaptık, birbirimizi destekledik. Hırvatistan'ın 2013 yılında AB üyesi olmasıyla Birlik içinde ülkemizi anlayan, destekleyen bir dost daha kazandık. Hırvatistan'ın, yakın geçmişin en kanlı savaşlarından birinin ardından çok kısa sürede hem NATO'ya hem de AB'ye tam üye olmayı başarması gerçekten takdire şayandır. Hırvatistan'ın, AB üyeliğinin 9’uncu yılının sonunda avro ve Şengen alanlarına da dahil olması yeni bir başarı hikayesi olarak eklenecektir. Bu vesileyle şimdiden tebriklerimi sunuyorum. Ayrıca, OECD'yle katılım müzakerelerini başlatmalarından dolayı da Hırvat dostlarımı tebrik ediyorum. Bu konuda da Hırvatistan'a destek vermeye devam edeceğiz."
Türkiye ve Hırvatistan'ın her alanda paralel hedef ve amaçlara yönelmiş ihtilafsız ülkeler olduğunu dile getiren Şentop, "Geçmişte olduğu gibi bugün de gerek ikili gerekse çok taraflı konularda iş birliği sergileme iradesini ortaya koymuştur. Ukrayna'daki son gelişmeler de ülkelerimiz arasında iş birliğinin gerekliliğini bir kez daha vurgulamıştır. Bölgede barış ve istikrar için güvenilir ortakların beraber çalışmasının gerekli olduğunu, uluslararası sistemin ilkelerinin silah zoruyla çiğnenebildiğini, sorunların kaba kuvvetle sonuçlandırılmaya çalışıldığını görüyoruz. Ukrayna dışında da bölgede tansiyonu yükselten aktörlere rağmen Türkiye ve Hırvatistan, güvenilir ve saygın ülkeler olarak bölgesel istikrarın dayanak noktalarındandır" değerlendirmesinde bulundu.
Bilginin tarihte hiç olmadığı kadar hızlandığı, yaygınlaştığı ve değer kazandığı 21’inci yüzyılda, eğitim ve bilimin de bir dönüşüm sürecine girdiğine dikkati çeken Şentop, dünya çapında, öğrenci hareketliliğinin de hiç olmadığı kadar arttığı bir dönemin yaşandığını anlattı. Zagreb Üniversitesi Felsefe Fakültesi ve bünyesinde bulunan Türkoloji bölümünü, Türk-Hırvat dostluğuna katkı sağlayan güzide kurumlardan biri olarak gördüğünü kaydeden Şentop, "Türkiyat çalışmaları gerçekten önemli bir alan. Maalesef çeşitli ülkelerde politize olan ve Türkiye'ye hasmane tutum sergileyen odakların eline geçen Türkiyat kürsüleri bilimsel çalışmalar üretmekten uzaklaşmıştır. Dünyada akademik camiadaki tüm gelişmelere rağmen Türkiyat çalışmalarının neredeyse bir asır önceki üretkenliğinden geri kaldığını söylemek mümkündür. Bilim ve eğitim; ön yargı ve husumetlere kurban edilmemesi gereken çok önemli alanlardır" ifadelerini kullandı.
TBMM Başkanı Şentop, üniversitelerin, bir kanadıyla eğitim diğer kanadıyla bilimi taşıdığını dile getirerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemizin ve başka bölge ülkelerinin kalkınmak için en önemli ihtiyacı nitelikli insan gücü ve katma değerdir. Bunların tamamlayıcısı olarak rekabet ve verimliliği aldığımızda, rekabet için iyi işleyen bir hukuk sisteminin ve yasal çerçevenin, verimlilik için ise bilim ve teknolojinin gerekli olduğunu görüyoruz. Bugün dünya sahnesine baktığımızda gelişmiş ülkeler ve en büyük ekonomiler arasında teknolojik olarak geri kalmış bir aktör bulunmamaktadır. Bu bakımdan, kalkınma yolunda bilim ve teknolojiye de yatırım yapılması elzemdir."
Türkiye ve Hırvatistan'ın, araştırma-geliştirme projelerini ortaklaşa geliştirmesi yönündeki önerisini dile getiren Şentop, "Maliyeti hafifleterek her bir ülkeye düşen yükü azaltabiliriz. Her bir ülkenin bilimsel ve beşeri birikimini bir araya getirerek daha güçlü bir temel oluşturabiliriz. Hatta teknolojiyi ve teknik altyapıları kendimiz üretebilirsek, bunları dünyaya ihraç etmemiz de pek ala mümkün olacaktır. Sonuç almak için kaynaklarımızı belirli hedeflere odaklamalıyız. Her alanda son teknolojiyi aşmak mümkün olmasa da iyi tayin edilecek alanlarda bunu başarabiliriz. Akademik anlamda başarısız bir ülkenin teknolojik veya ekonomik atılım yapması da beklenemez. Bilim ve eğitim alanında yeni nesiller için alacağımız tedbirleri yarına erteleyemeyiz. İnisiyatif alarak ve öncü olarak yapacağımız çalışmalar dünyada yeniden şekillenen iktisadi düzende daha önemli roller üstlenmemizi sağlayabilir. Bu alanda yapacağımız her türlü çalışmayı geleceğimiz, çocuklarımız ve torunlarımız için bir sorumluluk olarak görmeliyiz” dedi.