Davutoğlu'ndan Süper Kupa tepkisi: Devletin ne kadar zayıfladığını ortaya koydu

Suudi Arabistan'da oynanacak olan Süper Kupa'da Galatasaray ile Fenerbahçe'ye Atatürk pankartı, tişörtü ve İstiklal Marşı'na izin verilmemesi üzerine maç iptal edilmişti. Yaşanan krizin ardından Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, sosyal medya hesabından iktidara madde madde eleştirel sorular yöneltti. Davutoğlu, yaşanan olayın Türk devleti ve kurumlarının planlama ve kriz yönetimi konusunda ne kadar zayıfladığını gösterdiğine dikkat çekti.

Haber Giriş Tarihi: 02.01.2024 10:18
Haber Güncellenme Tarihi: 02.01.2024 10:18

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Suudi Arabistan'da gerçekleştirilmesi planlanan ancak son anda iptal edilen ve uluslararası bir skandala dönüşen Galatasaray-Fenerbahçe Süper Kupa finali hakkında iktidara sosyal medya hesabından eleştirel sorular yöneltti. Davutoğlu, bu olayın Türk devleti ve kurumlarının planlama ve kriz yönetimi konusunda ne kadar zayıfladığını gösterdiğini vurguladı.

Davutoğlu, şeffaflığın olmadığı yerlerde bilgi kirliliğinin kaçınılmaz olduğunu belirterek, doğru soruların sorulması gerektiğini ifade etti. Bu bağlamda, Süper Kupa finalinin neden İstanbul dışında bir ülkede planlandığı, neden Suudi Arabistan'ın tercih edildiği, kriz öncesi ve sırasında yapılan planlamalar, İstiklal Marşı ve Atatürk posterinin kullanımı gibi konularda sorular sordu.

Ayrıca, kriz yönetimi sürecinde Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin ve ilgili bakanların rollerini sorgulayarak, bu süreçte yaşanan sorunların çözümünde hükümetin yeterince aktif olup olmadığını eleştirdi. Davutoğlu, bu olayın Türkiye'nin uluslararası itibarını zedelediğini ve sorumluların açık bir şekilde belirlenmesi gerektiğini belirtti. Gelecek Partisi'nin, bu konuda TBMM'de bir Meclis araştırması önergesi vereceğini duyurdu. Bu olay, Türkiye'nin spor diplomasisi ve uluslararası ilişkiler alanındaki zorluklarına dikkat çekerek önemli bir tartışma konusu oldu.

İşte Davutoğlu'nun o paylaşımı:

Süper Kupa finali ile ilgili yaşananlar bir örnek vaka olarak devletin ve kurumların planlama ve kriz yönetme kabiliyetinin ne kadar daralmış olduğunu hazin bir şekilde ortaya koymaktadır.

Bu onur kırıcı krizin ilk sıcak etkisi geçtikten sonra gelin planlama ve kriz yönetiminde ortaya çıkan zaafları ele alalım ki benzer olaylar yaşanmasın ve kimse kendi sorumluluğunu örtebilmek için başkalarını suçlamaya kalkmasın.

Şeffaflığın olmadığı yerde bilgi kirliliği kaçınılmazdır. Bilgi kirliliğini dağıtacak ve hakikati ortaya çıkaracak en öncelikli faktör bir kriz süreci ile ilgili doğru soruların sorulmasıdır.

Şimdi üç aşamada şu soruları sormak milletin hakkı, cevaplamak iktidarın kaçamayacağı bir sorumluluktur:

I. KRİZ ÖNCESİ PLANLAMA

1. Cumhuriyetimizin 100. yıl kutlamaları ile birleştirilen Süper Kupa finali neden bu iki güzide kulübümüzün şehri olan İstanbul’umuzda yapılmadı da başka bir ülke ve şehir arandı?

2. Eğer ülke dışında yapılması ülkemizin ve kulüplerimizin tanıtımı açısından tercih edilmiş ise bu maç neden her bir vatandaşında İstiklal Marşı ve Atatürk sevgisi olan Azerbaycan, küresel bir etki yapması açısından futbolun anayurdu İngiltere, bu maç ile 100.yıl coşkusunu gurbet elde yaşamak için stadyumu dolduracak vatandaşlarımızın bulunduğu Almanya, son dönemde Gazze’de ateşkes çabalarının ana aktörü olan ve Türkiye’nin her hassasiyetine özen gösterecek olan Katar değil de Suudi Arabistan tercih edildi ?

3. Kaşıkçı olayında ülkemizi rencide eden bir süreçte güçlükle normalleşen Türkiye-Suudi Arabistan ikili ilişkilerinin yeni bir gerilim yaşaması riski nasıl öngörülemedi?

4. Cumhuriyetin 100. yılını monarşi ile yönetilen bir ülkede kutlamak ne kadar tutarlı bir tercihti ve bu tercihin siyasi psikoloji açısından etkileri niçin düşünülmedi?

5. Trajikomik bir krize yol açan bu kararın fikir babası kimdir? Doğrudan devletin dış ilişkilerini ve itibarını etkileyecek bu tercihle ilgili siyasi talimatı kim verdi?

6. Eğer bu kararda etkili olan temel faktör Suudi Arabistan’ın son dönemde futbolda gerçekleştirdiği yükselişin yanı sıra Ronaldo ve Neymar gibi futbol efsanelerinin orada top koşturması ise, bütün bu konular karşılıklı hassasiyetler bağlamında en baştan ev sahibi muhataplarımızla niçin oturulup konuşulmadı?

7. Maçlarda giyilecek formaların günler öncesinden TFF’ye bildirilmesi kuralının gereği yapıldı mı? Yapılmadıysa bu ihmal kime ait? Yapıldıysa TFF onayı ev sahibi ülkeye iletildi mi?

II. KRİZ SÜRECİ

1. Kriz tam olarak hangi aşamada başladı ve muhataplar nezdinde ilk müdahale kimin tarafından yapıldı?

2. Bir ilkokul müsameresinde bile önceden bir prova yapılırken bu kadar kritik bir maç öncesi niçin bir prova yapılmadı? Yapıldıysa provanın detayları konusunda kamuoyu niye bilgilendirilmedi?

3. Bu provada İstiklal Marşı ve Atatürk posteri yer aldıysa bunlar kriz esnasında Suud tarafına gösterilerek neden gerekçeli bir itiraz yapılmadı?

4. Eğer provada İstiklal Marşı ve Atatürk posteri yer almadıysa ve son gün provada yer almadığı halde bunlar gündeme ani olarak getirildiyse bu ihmal veya kasıt kime ait?

5. Türkiye ve Suudi Arabistan arasında gerilime yol açabilecek ve ülkede ciddi provokasyonlara sebep olabilecek bu süreçte niçin kriz yönetimi sadece TFF ve kulüp yetkililerine bırakıldı? Gerek Riyad Büyükelçiliğimiz gerekse Dışişleri Bakanlığımız devreye girerek tarafları ve kamuoylarını yatıştıracak girişim ve açıklamalarda bulunmadı?

6. Yurtdışında yapılan her tür ekonomik, kültürel ve sportif müsabakalarda vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak ve ülke onurunu korumak nihai kertede Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevidir. Böyle bir durum ortaya çıktığında organizatörler devreden çıkar ve devlet sorumluluğuna sahip yetkililer kriz yönetimini doğrudan üstlenirler. Bu kriz süresince Türkiye Cumhuriyeti hükumetini temsilen orada bulunan en yetkili şahsiyet konumundaki Gençlik ve Spor Bakanı krizi çözmek için ne yaptı? Kriz konusunda Sayın Cumhurbaşkanı ne zaman bilgilendirildi ve Sayın Cumhurbaşkanının ilk tepkisi ne oldu?

7. Sayın Cumhurbaşkanının kamuoyunu sarsan böylesi bir krizden haberdar edilmemiş olması eşyanın tabiatına aykırıdır. Sayın Cumhurbaşkanı bu bağlamda bakanına ve TFF başkanına hangi talimatları verdi? Fenerbahçe Kulübü Başkanı Sayın Ali Koç ve Galatasaray Kulübü Başkanı Sayın Dursun Özbek ile görüştü mü, görüştü ise tavsiyeleri ne oldu? Kulüp yöneticileri Sayın Cumhurbaşkanı ya da orada bulunan bakan ile yaptıkları istişareye uygun davrandılarsa niye daha sonra suçlamalara maruz kaldılar? Eğer aykırı davrandılarsa gerekçeleri nedir?

8. Sayın Cumhurbaşkanı bu istişareleri yaptıktan sonra ülke onurunu ve Suudi Arabistan ile ikili ilişkileri korumak adına Veliaht Prens Muhammed b. Selman ile görüştü mü? Görüşmedi ise neden görüşmeye ihtiyaç duymadı? Bu kriz süreci içinde iki ülke arasında yapılan en üst düzey siyasi temas kimler arasında yapıldı?

9. Türkiye’nin yer almadığı Dünya Kupasında final maçına bile giden Sayın Cumhurbaşkanı neden Cumhuriyetimizin 100. yılının da kutlanacağı bu finali izlemeye gitmedi?

10. Kriz süresince neden sağlıklı bir kamu iletişimi yapılamadı? Gerek çok büyük masraf ederek maçı yerinde izlemek için oraya giden taraftarlar, gerek ise krizi onur zedeleyici hazin bir olay olarak izleyen 85 milyon vatandaşımız karanlıkta bırakılmak sureti ile spekülasyonların yayılmasına neden izin verildi? Olay sonrası iktidarı temize çıkarmak için devreye giren Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi kriz süresince ortalarda görünmeyerek, milletimizin, dünya kamuoyu önünde küçük düşmesine neden izin verdi?

11. Olayın organizasyon anlamında birinci derecede sorumlusu olan TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi veya ilgili TFF yetkilisi neden an be an aziz milletimizi bilgilendirecek detaylı bir açıklama yapmadı? Orada bulunan en yüksek devlet yetkilisi olan Gençlik ve Spor Bakanı neden süreci herhangi bir seyirci gibi takip etti de bir cümle bile açıklamada bulunmadı?

12. İki güzide takımımızın oyuncuları, yönetimleri ve taraftarları güvenlik önemleri başta olmak üzere neden kendi kaderlerine terk edildi ve kendi açıklamalarını yapmak zorunda kaldı?

III. KRİZ SONRASI

1. Kriz sonrasında yetkililer kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmak yerine niçin günah keçisi ve sorumlu arama çabası içine girdi?

2. TFF ve kulüplerce yapılan ve Suudi Arabistan’a teşekkür edilen açıklama doğruyu ifade ediyorsa sorumluluk kimdedir? Sorumluluk ev sahibi ülkede değilse neden ülkede provokatif bir Arap karşıtlığı körüklenmektedir?

3. Olaydaki sorumluluğu açık olmakla birlikte TFF Başkanı Büyükekşi’nin iktidara yakın bazı sosyal medya organlarında bylock sanığı olmakla suçlanarak günah keçisi kılınması diğer yetkililerin sorumluluklarını örtme çabasından mı kaynaklanmaktadır? Eğer Büyükekşi’nin böyle bir bağlantısı vardı ise niye bu göreve getirildi?

5. Bir taraftan Fenerbahçe ve Galatasaray kulüplerinin geniş taraftar kitlelerinin hissiyatının rencide edilmesi dolayısıyla stadyumlarda çıkabilecek olaylar, diğer taraftan yabancı karşıtlığına dayalı bir toplumsal provokasyonu tahrik eden çabalar karşısında hangi tedbirleri almaktadır?

Bu sorular cevap beklerken topu taca, sorumluluğu kendileri dışında herkesin üzerine atmak iktidar sahiplerinin sorumluluktan kaçma çabasından başka bir şey değildir. Ülkemizin uluslararası itibarını sarsan bu olayın bütün yönleriyle şeffaf bir şekilde araştırılması, bu araştırma sonucunda kamuoyuna soru işareti bırakmayacak bir açıklama yapılması ve sorumlulara gerekli müeyyidelerin uygulanması bir zorunluluktur. TBMM’deki grubumuz bütün bu gerçeklerin ortaya çıkarılabilmesi amacıyla bir Meclis araştırması önergesi verecektir.