Ayhan Bora Kaplan davasında sanık Kaplan'dan savunma: Bize ne zulümler yapıldığını açıklayacağım

Suç örgütü lideri olduğu ileri sürülen Ayhan Bora Kaplan ile suç örgütü şüphelisi 18'i tutuklu 61 sanığın yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. Tutuklu sanık Kaplan savunmasında, "13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam eden bir dava var. Bize ne kadar haksızlık yapıldığını, aslında devletin gücünü arkasına alarak bize ne zulümler yapıldığını açıklayacağım" ifadesine yer verdi.

Haber Giriş Tarihi: 10.09.2024 08:29
Haber Güncellenme Tarihi: 10.09.2024 08:29

Suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Ayhan Bora Kaplan'ın içerisinde bulunduğu 18'i tutuklu 61 sanığın yargılanmasına Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Bora Kaplan, Adnan Kaplan, Fethi Koyuncu, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ile diğer sanıklar ve avukatlar yer aldı.

Mahkeme Başkanı, örgüt tarafından öldürüldüğü iddia edilen Semih Arslan'ın ailesiyle yaşadığı evin ve öldüğünde üzerinden çıkan anahtarlar ile ailesinin teslim ettiği göbekler üzerinde keşfini yaptı. Keşif sonucunda anahtarlar ve göbeklerin uyumlu olmadığı görüldü. SEGBİS'le duruşmaya katılan hayatını kaybeden Mahfuz Tatar'ın annesi Aslıhan ile kız kardeşi Vesile Tatar, duruşmaya katılma talebinin olduğunu belirtti.

Mahkeme bu celsede tanık dinleneceğini ardından sanıklara söz verileceğini bildirdi. Tutuklu sanık Fethi Koyuncu'nun mahkeme heyetinden talebi üzerine dinlenen tanık B.H.M., “2022 yılında restoran için Kızılay'da dükkan bakıyorduk. Fethi Koyuncu'nun bijuteri dükkanı vardı, orayla anlaştık. Fethi Koyuncu'yla bu şekilde tanıştık. 860 bin liralık çek verdim, 640 bin lirada nakit verdim. Ticareti yaptıktan sonra bir mekandan Emre aradı, çekim günü geldiği için sonra beraber gidip parayı tahsil ettik” dedi.

"NEYLE SUÇLANIYORUM BİLMİYORUM"

Tanığın dinlenmesinin ardından söz alan tutuklu sanık Fethi Koyuncu, “Şimdiye verdiğim beyanların hepsi geçerlidir. Serdar Sertçelik anlatmış Fethi Koyuncu mekanlara çökmüş demiş. Kendisine ait olan mekanlara benim çöktüğümü söylemiş. 'o mekanın' 5 yıllık sahibi Serdar Sertçelik'in zaten kendi beyanları var. Valeler hariç benim adım hiçbir şekilde geçmiyor. Benim için güvenlik demiş. SGK dokümanlarımla ilgili de buradaki şahısların hiçbiriyle alakası yok” beyanında bulundu.

Herhangi bir örgüte üye olmadığını söyleyen Kanber Keskin ise şu ifadelere yer verdi: “Neyle suçlanıyorum onu da bilmiyorum. Adımın geçtiği olaylarda dahlim olmadığı müşteki beyanlarıyla ortaya çıkmıştır. Olayı sonradan duyup hastaneye geçmiş olsuna gitmiş olmamı bu işle bağdaştırıyorlar. Şahısların alışverişlerinde bulunmadım, ne şekilde ticaret yapıyorlar bilmem. Hiçbir irtibatımız yokken nasıl mekanların güvenliğini almış olabilirim. Mağduriyet yaşamaktayım. Suçsuzum, müşteki Emirhan Bostancı emniyette nasıl tehdit ve baskıya maruz kaldığını, benim fotoğrafımı göstererek Kanber Keskin bu diye nasıl zorla söylettirdiklerini de huzurunuzda söylemiştir. Her şey bu kadar açıkken 9 aydır tutukluyum. Tutukluluk halinin vicdani olmadığı kanaatindeyim. Sizden vicdanınıza göre karar vermenizi istiyorum.”

Diğer tutuklu sanıklar da mahkemeden tahliyelerini talep etti. Ardından başkanın söz vermesi üzerine Ayhan Bora Kaplan beyanda bulundu.

"DEVLETİN GÜCÜNÜ ARKASINA ALARAK BİZE NE ZULÜMLER YAPILDIĞINI AÇIKLAYACAĞIM"

Herhangi bir makama haksızlık, saygısızlık yapmadığını söyleyen tutuklu sanık Ayhan Bora Kaplan, “Öncelikle 13. Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam eden bir dava var. Bize ne kadar haksızlık yapıldığını, aslında devletin gücünü arkasına alarak bize ne zulümler yapıldığını açıklayacağım. Şevket Demircan denilen bir emniyet müdür yardımcısı var. Sizin kendisini tanıdığınızı, mesajlaştığınızı daha önce beyan etmiştiniz. Hatta tutanak tutmuştunuz. Ben ek ifade verdiğimde bize kumpas kuruldu, biz bu suçu işlemedik. Ben bu insanlarla örgüt kurmadım. Buradaki örgüt yöneticilerinden Fethi Koyuncu geçen gün Sercan Aslan, diyor ki ben bunu 2016'da 'Makyaj'da gördüm. Yalan söylüyor. Kamber Keskin'in o dönem orada olduğunu söylüyorum. Ama Fethi Koyuncu yoktu. Annesi Adalet Aslan ilk ifadesinde diyor ki, 'Bora Kaplan'ı Adli Tıp'ta görmüşler, o nedenle boynunda yanlış yazıldığını görünce dedim ki Adli Tıp raporunu değiştirmişler, o nedenle gittim itiraz ettim'. Mahkemeye geldi bu sefer de dedi ki 'ben Fethi Koyuncu'yu gördüm'. Bunun hangisi doğru, hangisi yalan. Bunun yalan söylediği, kurgu olduğu bariz belli. Mahfuz Tatar'a geçince onu ayrıca tevsi tahkikatta söyleyeceğim” dedi.

"BEN ÖRGÜTSEM NDEN KENDİ ADAMIMI KOYMAYAYIM, DIŞARIDAN ADAM GETİRİYİM"

Örgüt adına bir husus bulunmadığını söyleyen sanık Kaplan, “Şimdi burada yönetici olarak söylenen Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Talaş, Fethi Koyuncu, bu arkadaşlar ben 2018'de o barları devrettikten sonra orada başlamışlar. Valelik yaptıklarında da haliyle başkasına yardımcı olmuşlar. Bunun gibi telefonla görüşmüşler. Bu insanların hava atmak için kendi aralarında konuşmuşlar, Ayhan Abi ile konuştum diye. Benim 10 sene önce birine tokat attım diye yalandan dosyaya koymuşlar. Bunların yaptıkları kumpasları tek tek anlatacağım. 2019 yılında Günay lokantayı ben işletiyorum, 2020'nin sonuna kadar. Ama Günay ile ilgili tek bir kelime yok. Neden? Bu insanlarla ilişkim yok. Günay'da elemanlarım var, çalışıyorlar. Ama maalesef orada hiçbirisi burada yok. Nasıl bir örgütüz biz? Ben örgütsem neden kendi adamımı koymayayım, dışarıdan adam getiriyim. Demek ki böyle bir örgüt yok” ifadelerinde bulundu. Ayrıca Bora Kaplan, Mahfuz Tatar'ı tanımadığını da söyledi. Sanık Kaplan, gizli tanık M7'nin firarı nedeniyle yargılanan eski Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Murat Çelik ve ekibini kendilerine kumpas kurmakla suçladı. Kaplan, soruşturmada görev yapan polislerin 17-25 Aralık benzeri bir operasyon yapmaya çalıştıklarını ileri sürerek, şunları dile getirdi:

"BUNLAR BİZE KUMPAS KURDU"

“Defalarca söyledim bunlar bize kumpas kurdu. Polislerden Şevket Demircan Yakup Yalçın isminde biriyle mesajlaşıyor. Mesajlaşmasında eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan bahsederken, 'suç işleri bakanı' diyor. Husumete bakın, düşmanlığa bakın. Benim hatam 15 Temmuz'da TRT'nin önüne çıkmaktı. Maalesef benim adım Süleyman Soylu ile birlikte anıldı. Adım anıldıktan sonra bunlar benim başıma bela oldular. Süleyman Soylu'dan sonra gelen ekip de geldi, biz Süleyman Soylu'ya yürürüz dediler. Biz Bora Kaplan'ı alırız dediler. 17-25 Aralık'ı yapan da iki tane emniyet müdürüydü ve bir savcıydı. Başka kimse değildi ki. Orada yaptılar ama burada yapamadılar. Eğer onların 'bana imzala' dediği ifadeyi ben imzalamış olsaydım emin olun 17-25 Aralık gibi bir şey yapacaklardı. Ama ben imzalamadım. Ben kimseye iftira atmam.”

Sanık, tanık ve avukat beyanlarının ardından mahkeme başkanı, Ankara 13. Asliye Ceza Mahkemesi'ne müzekkere yazılarak soruşturma evresinde görevli olan emniyet personelleri hakkında devam eden dava dosyasına ilişkin iddianamenin ve duruşma zaptlarının bir örneğinin istenmesine karar verdi. Duruşma Çarşamba günü devam edecek.