Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) haftalık menkul kıymet istatistiklerinden derlediği verilere göre, yurt dışında yerleşik kişiler, 9 Kasım haftasında tüm menkul kıymetler bazında son 41 haftanın en yüksek tutarlı net alımını gerçekleştirdi. 9 Kasım haftasında yurt dışında yerleşik kişiler 151,4 milyon dolarlık hisse senedi, 447,9 milyon dolarlık Devlet İç Borçlanma Senedi (DİBS) ve 28 milyon dolarlık Özel Sektör Tahvili alımı gerçekleştirdi. Toplam 627,3 milyon dolarlık net menkul kıymet alımı gerçekleştiren yurt dışında yerleşik kişiler, böylece 26 Ocak haftasından bu yana en yüksek tutarlı alımını yapmış oldu.
Yılbaşından bu yana menkul kıymetlerde genellikle satış tarafında yer alan yurt dışında yerleşik kişiler, özellikle Ağustos ve Eylül aylarında satış hacmini artırmıştı. Yurt dışında yerleşik kişilerin Ekim'de sınırlı da olsa alımlara başladığı, Kasım'ın ikinci haftasında ise özellikle DİBS'lerde alımlarını artırdığı görülüyor.
Haftalık bazda yılbaşından bu yana toplam menkul kıymet işlemlerine bakıldığında yurt dışında yerleşik kişilerin halen 2 milyar dolara yakın net satış yapmış oldukları dikkati çekerken, bu dönemde hisse senetlerindeki satış tutarı 1 milyar 250 milyar dolar oldu. Aynı dönemde DİBS'lerdeki toplam satışları son haftadaki alımlarla 441 milyon dolara gerilerken, ÖST'de de 304 milyon dolarlık çıkış yaptıkları gözlendi.
YABANCI ALIMLARINA KARŞIN BORSADAKİ GERİLEME DİKKATİ ÇEKİYOR
Yabancı yatırımcının alımlarının öne çıktığı 9 Kasım haftasında Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksindeki gerileme dikkati çekiyor. Söz konusu haftada BIST 100 endeksindeki yüzde 1,36'lık değer kaybı, yabancı yatırımcı alımlarının genele yayılmadığı, hisse bazlı hareketlerin öne çıktığını gösteriyor.
DİBS'lerde güçlenen alımlar ise tahvil-bono piyasasında 2 ve 10 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizinin hızlı bir şekilde gerilemesini sağladı. 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi söz konusu haftada yüzde 23,4'ten yüzde 21,1'e gerilerken, 10 yıllık tahvilin bileşik faizi de yüzde 16,08 ile hazirandan bu yana en düşük seviyesini gördü.
Analistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) para politikasındaki sıkı duruşunun, yabancı yatırımcının Türk lirası varlıklara ilgisini artırdığını belirterek, bunun da döviz kurlarında düşüş, piyasa faizlerinde gerileme ve bazı pay piyasalarında toparlanmayı beraberinde getirdiğini söyledi.
13 EYLÜL'DEN ÖNCE, 13 EYLÜL'DEN SONRA
TCMB'nin 13 Eylül'deki toplantısında politika faizini 625 baz puan artırarak yüzde 24'e çıkarmasının piyasalardaki yabancı yatırımcı algısı açısından bir milat olduğu belirtiliyor. TCMB'nin adımı sonrasında özellikle döviz kurları ve piyasa faizlerinin düşüş trendine girdiği ve bu trendin halen devam ettiği görülüyor.
Yüzde 27'lerin üzerini gören 2 yıllık gösterge tahvilin bileşik faizi bugünlerde yüzde 20'nin altını test ederken, 10 yıllık tahvilin faizi de yüzde 16 sınırına kadar indi. Türk lirası varlıklara artan ilgi, döviz kurlarında da net bir şekilde görüldü. TCMB'nin eylül toplantısı öncesinde 6,5 seviyelerinden işlem gören dolar/TL, 5,30-5,35 bandında dengelendi.
Pay piyasalarında alımların daha sınırlı kalmasına ilişkin değerlendirmede bulunan analistler, ekonomide son çeyrekte beklenen durgunluğun şirket değerlemeleri açısında bazı zorluklara işaret ettiğini, bunun da risk iştahını azalttığını kaydetti.
EKONOMİDE YENİDEN DENGELENME SÜRECİ TAKİP EDİLİYOR
Analistler, piyasa faizlerindeki düşüş eğiliminin devam etmesi durumunda Borsa İstanbul'a ilişkin değerlemelerde endeks ve pay bazlı hedeflerin yükselebileceğini, bunun da alımların genele yayılmasını sağlayabileceğini bildirdi.
Kısa vadeli gündem açısından, jeopolitik gelişmeler, yükseliş eğilimindeki enflasyon ve küresel ekonomik aktiviteye ilişkin endişelerin risk unsuru olarak dikkati çektiğini ifade eden analistler, pozitif tarafta ise, ekonominin yeniden dengelenme süreci, Avrupa'da Brexit belirsizliğinin azalacağını düşündüren gelişmeler ve yavaşlama eğilimine girmesi beklenen küresel enflasyonun ABD Merkez Bankası'nın faiz artırım hızını yavaşlatabileceği beklentilerinin takip edileceğini söyledi.
Analistler, ekonomide yeniden dengelenme sürecinin, Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı olarak değerlendirilen cari işlemler açığının azalmasını sağladığını belirterek, döviz kurlarındaki düşüş eğiliminin de önce üretici sonra da tüketici fiyatlarının artış hızını yavaşlatmasının beklenebileceğini kaydetti.
Sıkı para politikası ve yüksek tutulan politika faizinin özellikle yabancı yatırımcıya fırsat sunduğuna dikkati çeken analistler, bu fırsatın da küresel risk iştahını etkileyecek çok önemli bir gelişme olmadığı sürece yatırımcılar tarafından kullanılmaya devam edilmesinin beklenebileceğini dile getirdi.