Usta kalem Uğur Dündar, bugünkü, "Yılın moda rengi neyse o renkte akan nehir!.." başlıklı yazısında Nilüfer Çayı'nın vahim durumunu ele aldı.
Dündar yazısında şu ifadeleri kullandı:
Nilüfer Çayı, Uludağ eteklerindeki kaynağından çıktığında tertemiz, berrak, hatta içilebilecek kalitede suya sahip bulunuyor. Nilüfer, Bursa Ovası’ndaki birçok dere ve Susurluk Çayı ile birleştikten sonra, Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülüyor.
Ne var ki; Nilüfer’in kaynağındaki berrak rengi, Bursa Ovası’na yaklaştıkça değişip koyulaşıyor. Hatta sanayi bölgelerinden geçerken, o senenin giyimde moda rengi neyse, o rengi alıyor. Çünkü boya fabrikalarının kimyasal atıkları, hiçbir arıtmadan geçirilmeden Nilüfer’e bırakılıyor!..
Evet, Nilüfer yıllardır Bursa’daki sanayi kuruluşlarınca 4’üncü derecede (en kötü derece) kirletilmesine rağmen, halen ovadaki tarım arazilerinin sulanmasında kullanılıyor!..
Böylece hem tarım arazilerine hem de döküldüğü Marmara Denizi’ne zehir saçıyor.
Marmara’daki müsilajın da en önemli nedenlerinden birini oluşturuyor.
Bu çevre felaketinin en düşündürücü yanı ise; tedbir alması ve kirlenmeye “dur” demesi gereken tüm yetkililerin en ufak bir çaba göstermemeleri.
Doğasever okurum İlhan Düzen’in 15 gün önce çektiği ve kitlesel balık ölümlerini gösteren fotoğraflar, Nilüfer’deki zehirlenmenin tüm canlıları yok edecek boyuta ulaştığını, acı veren karelerle gözler önüne seriyor.
Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilim ve Bitki Besleme Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barış Bülent Aşık ise, Nilüfer gerçeğini şöyle özetliyor:
“Nilüfer Çayı Uludağ’ın 2 bin metre rakımından doğup Bursa’ya batı bölümünden girdikten sonra Bursa Ovası’ndan geçip Karacabey’den Marmara Denizi’ne dökülüyor. Bu esnada yaklaşık 200 kilometrelik yol kat ediyor. Doğduğu yerle döküldüğü yeri kıyasladığımızda, doğduğu yerde birinci sınıf, içme kalitesinde bir su olduğunu görebiliyoruz. Ama bir saatlik yol katettiğinde Nilüfer Çayı’nın tarım alanlarını gezdiği gölgelerde dördüncü sınıf, yani en kalitesiz su olarak tanımladığımız su seviyesine kadar kirlendiğini belirliyoruz.”
Prof. Aşık, kimyasal atıklarla kirlenen Nilüfer Çayı suyunun tarımda kullanılmasının neden olduğu tehlikeyi de şöyle özetliyor:
“Son zamanlarda sağlıklı topraklar, sağlıklı gıdalar çok büyük önem taşıyor. Nilüfer Çayı’nın bu kirli durumuyla, sulamada kullanıldığı takdirde, sulanan topraklarda yetiştirilen ürünlerin de ne kadar sağlıklı ve kaliteli olacağıyla ilgili de tereddütlerimiz var. ‘Sağlıklı gıdalar sağlıklı topraklarda yetişir’ diye bir slogan var. Bu bölge, tarım ürünlerini yurt dışına yoğun olarak satan bir bölge. Dolayısıyla Nilüfer Çayı bu şekilde akmaya devam ederse, ekonomi açısından da üretici açısından da sıkıntının ortaya çıkacağı bir gerçektir. Buna karşı da tedbir almamız gerekiyor...”
Peki, tedbir nasıl alınacak, Nilüfer nasıl temizlenecek?
Bu kolayca çözülebilecek bir sorun değil. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve DSİ başta
olmak üzere ilgili tüm kurumların ortak bir eylem planı oluşturmaları ve zaman yitirmeden,
can çekişen Nilüfer’i hayata döndürmeleri gerekiyor.