TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Kaya 15-16 Ekim’de Ankara’da TÜRMOB Olağan Genel Kurul ve Seçimlerini, seçime giden süreci ve sonrasını anlattığı bir basın açıklamasında bulundu. Kaya, TÜRMOB sürecinden önce Bursa’da yürütmüş oldukları mücadeleden bahsederken eski başkanlarla ismi anılan grupların yerine yeni bir soluk getirerek ‘Umut Hareketi’ni oluşturduklarını ve yola çıktıklarını ifade etti. Kaya, “Biz eskiyiz ama hep yeni şeyler söyledik. 15-16 Ekim TÜRMOB sürecinden önce 3568 Platformu’nun bir kuruluş süreci var. Ondan önce de Bursa’da yürütmüş olduğumuz bir mücadelemiz var. Bursa’da öteden beri iki grup mevcut, Çağdaş Grup ve Meslekte Birlik Grubu. Biz de Çağdaş Grubun içindeki bileşenlerden biriyiz ve yeni bir şey getirdik. 2016 yılında Eski başkanlarla ismi anılan grupların yerine yeni bir soluk getirerek ‘Umut Hareketi’ni oluşturduk ve yola çıktık. 2013’te TÜRMOB’da “huzur isyanda” diye kürsü konuşmalarımız var. Şu anda herkesin de diline doladığı “Huzur İsyanda” sloganı umut hareketine aittir. “Umut Hareketi” Başarılı bir seçim kampanyasından sonra ön seçimde Çağdaş Grup içerisinde çarşaf liste olmasına rağmen seçilecek tüm yönetim kurulu adaylıklarını kazandı. Diğer ekiplerden ise kimse giremedi. Çağdaş Grubun içerisinden tamamen umut hareketinin aday adayları seçildi. Oda seçiminde de aslında grupta iç sıkıntılar olmasaydı Bursa’da bir ilk gerçekleşecekti. Yönetim kurulunu 6’ya 3 alacaktık. Ama içsel çelişkiler ve bunun böyle olmasını istemeyen içimizdeki bazı arkadaşlarımızın kişisel küçük hesapları ve egoları buna engel oldu. Buna rağmen sayısal ve oransal anlamda 2022 seçimleri Çağdaş Grubun Bursa seçimlerinde en büyük fark attığı dönemdir.” diye ifade etti.
“TÜRMOB’DA İDEOLOJİK VE SİYASİ BİR YAPILANMA VAR”
Meslek örgütlerindeki siyasi yapılanmaları eleştiren TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Kaya 3568 Platformu sürecinden de bahsetti. Kaya, “Bursa’da ve Gaziantep’te yakından tanıdığım iki oda başkanı ile TÜRMOB mücadelesini başlattık. Gaziantep oda başkanı akrabam olan Hakan Özseven ve Bursa oda başkanı okuldan beri beraber yol yürüdüğüm arkadaşım olan Hüseyin Halil. Biz hayata hep şöyle baktık; temel çelişki dediğimiz şeyi belirlemek ve onun üzerine yürümek lazım. TÜRMOB seçimleri için oluşmuş platformların ideolojik ve siyasi bir yapılanma olduğunun farkındaydık. Oysa mesleğin sorunlarını öne almak ve bu tür kaba ideolojik ve siyasi yaklaşımların bu süreçten arındırılması gerekiyordu. Bu görüşümüzü ulusal düzeyde çeşitli illerdeki bileşenlerle paylaştığımızda da karşılık bulduk. Meslek yasamızın numarası olan 3568’i platform ismi olarak belirledik. Platformda geçici yürütme kurulu oluşturduk. Geçici tüzük yazdık. Bütün Anadolu’yu gezdik. Bu bakış açımızı bütün Anadolu’ya anlattık. Bugün beklenen sonuç aslında alındı. Daha yüksek beklentiler vardı ama öteden beri meslek örgütüne hakim olan anlayışın otoriter yaklaşımları insanları yeniye yaklaşmaya ve destek vermeye biraz çekimser bıraktı. Seçim mücadelesinin sonucunda bir de hukuk mücadelesi yürütmek zorunda kaldık. Bugün iki mücadeleden de başarıyla çıkınca 3568 Platformu Anadolu’nun ve bütün meslek mensuplarının umudu oldu. Umarım bu arkadaşlarımızın umutlarını, beklentilerini yerine getirir ve 2025’te iktidar alternatifi oluruz. İlk yola çıkarken 1, 0’dan büyüktür demiştik. Meslektaşlarımızı örgütlü bir yapı etrafında birleştirmek gerekiyordu. İnsanların rahatsızlıklarını ve beklentilerini karşılayabilmek için örgütlü davranmak gerekiyor. Platform zaten bunun için kuruldu. 3568 Platformu 3 ay içerisinde tüzük kurultayı yapacak ve yazılı kurallara bağlı olarak yürüyeceğiz.” dedi.
“DİVANDA YAPILAN BİR SÜRÜ KURAL DIŞI HAREKETLER OLDU”
Ankara’da gerçekleşen TÜRMOB seçimleri sürecini değerlendiren Kaya, TÜRMOB seçimlerine yönelik eleştirilerde bulunurken, sözlerinde şu ifadelere yer verdi; “Ankara’da ki seçim sürecine gelecek olursak, bir mücadeleye başlıyorsanız mücadele etiğiniz konu ile ilgili donanımlı olmanız lazım. TÜRMOB süreci öteden beri kedini tekrar eden bir yapı. Bize hiçbir şey sürpriz değildi. Öteden beri iktidarda olan yapı 33 yıllık iktidarın sağladığı avantajlara sahip örgütlü bir yapıdır. Örgütlü davranmak elbette önemli ama örgütlü davranışınızı farklı amaçlarla da kullanabiliyorsunuz. İktidarda olan mevcut yapı bu örgütlülüğünü kendini kodladığı için böyle yapıları küçümseyemezsiniz. Tamamen seçkinci ve hedefe kitlenmiş bir yapı vardı karşımızda. 30 yıldır bu böyle. Fakat bu tür yapılara karşı daha güçlü ve kararlı olduğunuz zaman bu yapılar ışık hızıyla dağılır. Biz bunu genel kurulda gerçekleştiremedik. Çünkü bütün divanı onlar yönetiyordu. Divanda yapılan bir sürü kural dışı hareketler oldu. Örneğin listeler saat 13:00’te divana verilmesi gerekirken, verilmiş listeler tarafsız olması gereken divan tarafından fotoğrafları çekilip mevcut iktidara gönderildi ve 13:26’da divan başkanı inisiyatif kullanarak değiştirilen listeyi kabul etti. Bunlar seçim oyunları ve seçim hileleri. Hedef orada başka bir şeydi. Tamamen orada ezici üstünlüğü almak. Oysa insanların demokratım ya da demokrasi kelimesini kullandığında bunu kendi içinde içselleştirmesi de gerekir. Pratiğe baktığımızda bu insanlarda demokratik yönetim pratiği görmedik. Sonuçta orada zafer naraları atıldı. Kahkahalar atıldı. Bir meslek örgütünde sevinme biçimi öyle olmamalı. Evet, insanlar bir başarı elde ediyorsa buna sevinebilirler ama bunlar ölçülü olmalı. Biz akademik bir meslek örgütüyüz. Akademik meslek örgütünde zafer sloganları atılmaz. Bu bir ötekileştirmedir aynı zamanda. Bu meslek örgütünü bir arada tutmadan siz bu sorunları çözemezsiniz. Biz bunu ülkemizde her alanda görüyoruz.”
“İÇGÜDÜYLE HAREKET ETMEDİK”
TÜRMOB’daki seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra sonuçlara itiraz ettiklerini, oylar arasında bir tutarsızlık gördüklerini ifade eden Kaya, “Seçim sonucuna gelince içgüdüyle hareket etmedik ve orada bir yanlış vardı. Meslek örgütümüzde nispi temsil dediğimiz bir temsil sistemi var ve seçimlerde buna uygun yapılmak durumunda. Açıklanan sonuçlarla alınan oylar arasında bir tutarsızlık, orantısızlık vardı. Bizim buradaki tutarsızlık ve orantısızlığı analiz ettikten sonra bir tepki göstermemiz gerekiyordu. Nispi temsilin aslında fikir babası D'hondt dediğimiz Avrupalı bir matematikçi ve hukukçu. D'hondt’un nispi temsile ilişkin oluşturduğu sistemi incelediğimizde Türkiye’de bütün seçimlerde D'hondt sistemi uygulandığını fark ettik. Bizim seçim sonuçlarının D'hondt’un geliştirmiş olduğu yaklaşıma uygun olmadığını tespit ettik. Kimse de bunun üzerine kafa yormamıştı. Kafa yoran birkaç meslektaşımız Giresun’dan İbrahim Balcıoğlu İstanbul’dan Hayri Öztürk beni arayıp seçim sonuçlarında bir tutarsızlık var deyip dikkatimizi çektiler. Onların da uyarılarıyla motivasyonumuzu biraz daha arttırarak işin bilimsel altyapısını çözdük. Bilimsel altyapıya uygun bir şekilde de itirazımızı yaptık. Yüksek seçim kurulu da itirazımızı ve gerekçelerimizi doğru buldu. Sonuçta 3568 Platformu’nu temsilen benim dışımda Türkiye Muhasebeciler ve Denetçiler Platformu’ndan Turgay Kanarya da yönetime girdi. Çağdaş Demokrat Gruptan iki arkadaş düştü. Bursa’dan yine meslektaşımız yeminli mali müşavir Kemal Tığoğulları denetim kuruluna girdi. Bu süreçte yapılan seçim konuşmaları, seçimin bir bilim olduğu, zeka gerektirdiği ve bir mühendislik olduğu gibi söylemler arkadaşlarımız adına üzücü. Bahsettikleri şeyin kendilerinde olmadığını gördük. Bizim mesleğimizde ihtiyatlılık diye bir şey var. İhtiyatlı davranmak bu mesleğin ana ilkelerinden biridir. İhtiyatlı davranmayınca böyle sonuçlar sizi farklı yerlere sürükleyebilir ki ben o arkadaşlarım adına üzülüyorum. Ergen davranışı bize yakışmadı. Fanatizm yöneticiliğe talip olanlara yakışmadı. Amigolar gibi holigan davranışlara tanık olduk. Yöneticiliğe soyunmuş insanların biraz daha sağduyulu ve mütevazı olmaları değillerse de olmayı öğrenmeleri gerekir.” dedi.
“REFERANSIMIZ AHLAK, VİCDAN VE HUKUKTUR”
Seçilerek, siyasi mücadelenin arkasından bir hukuk mücadelesi ile burada olmanın güzel bir duygu olduğunu söyleyen TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi Muharrem Kaya, mücadelenin burada bitmediğinin altını çizerken; “Bize oy veren vermeyen bütün meslektaşlarımızın ve mesleğimizin sorunlarını çözmek için oradayız. TÜRMOB, birbirimizle hesaplaşacağımız yer değil. Orası bir üretim yeri. Şimdi oradaki arkadaşlarla uyumlu bir çalışma dönemi geçirip mesleğin ve meslektaşın sorunlarını çözmemiz gerekir. Ama arkadaşlar aynı alışkanlıklarını devam ettirmek istiyorlar. Bizde tepki göstererek direniyoruz. Direnmek ve keyfiyete son verecek birikimimiz var. Referansımız ahlak, vicdan ve hukuktur. Artık arkadaşların davranış biçimi bizim de davranış biçimimizi belirleyecek ve biz bu süreyi onlara tanıdık. Keyfi davranışlara son verilmez ise hukuka müracaat hakkımızı kullanacağız. Bizim davranış biçimimiz ve isteğimiz uyumlu ve verimli bir çalışma dönemi geçirmek. 2025’te genel kurulda hepimiz üretmiş olduğumuz, yapmış olduğumuz işleri anlatarak fanatizm üzerinden değil, icraatlarımız ile meslektaşlarımızın karşısına çıkalım istiyoruz. Güçlünün değil haklının kazandığı UMUT dolu yarınlarda görüşmek dileğiyle” diyerek sözlerine son verdi.