Kamuoyunda "Cübbeli Ahmet Hoca" olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü, Bursa'da verdiği dini sohbette önemli açıklamalarda bulundu.
Türkiye'de yaşanan cinayetlerin ve kan donduran sorunların İslam hukukunun olmadığı bir düzenden kaynakladığını savunan Cübbeli, şu ifadeleri kullandı...
Bir tane eşkıya, cani. Hapçı mıdır neciydi belli değil. Gitti kızın (İkbal Uzuner) boynunu kesti attı anasının önüne. Ondan evvel Ayşenur Halil diye bir kız öldürmüş. Gencecik çocuk... Şeriatsızlık yüzünden, bu sevgilileşme yüzünden, kız erkek birlikte okumalar yüzünden, namazsızlık, abdestsizlik yüzünden, İslam terbiyesi, Allah korkusu, cinayetin ne büyük azaplara dünya-ahiret belalara sebebiyet vereceğini bilmeme, öğretmeme yüzünden. Ah diyelim, ne kadar vah desek az. Ondan sonra kısas şeriatın kısas hükmü icra edilmemesi yüzünden, öldüren öldürülmediği için hapislerde beslendiği için sonra bir fırsatla çıkartıldığı için. Sel gibi su gibi her gün cinayet... Ekseri kadın cinayetleri oluyor. Çocuklara, kızlara, bebeklere tecavüzler. Adam 3 sene tecavüz etmiş kızına. La Havle ve La Kuvvete İlla Billahil Aliyyil Azim. Ah şeriat canım şeriat. Neredesin şeriat? Bunlar yaşatılır mı ya? Hemen şahitler, mahkeme-i şeriye, kadı hükmüyle kısas.
İsimlerini reklam etmeye gerek olmayan o solcu kanallar, bunları hükümetin aleyhine olsun diye haber yapıyorlar. Hükümet ne yapsın? Bu sefer desek ki hadi idamı getirelim, kısasa kısas. Bu sefer diyorlar ki idam da çözüm değil. Siz samimi değilsiniz. Siz sahtekarsınız. Dürüst olsaydınız bu cinayetlerin, kanların durmasını istiyorsanız, burası cennet yurdu gibi selametle kalsın, hırsızlık olmasın, gasp olmasın, millet evinin ve dükkanının kapısını açık bıraksın, cemaate gitsin şöyle bir rahatlık olsun istiyorsanız siz şeriatın kol kesme cezasının, adam öldürene kısas cezasının gelmesini bizden çok istemeniz lazım. Ama samimi ve dürüst olmadığınız için hükümetin aleyhine nereden ne çıkarırım diye haberler yapıp temcit pilavı gibi milletin önüne sunuyorlar.
Şeriat, Kur'an âyetleri ile İslam peygamberi Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslardan alimler sınıfının çıkarımları ile oluşturulan dinî kanunlar toplamıdır.
10 Nisan 1928'de 1222 sayılı kanunla tadil edilene kadar 1924 Anayasası'nın 2. maddesinde “Türkiye Devleti'nin dini, din-i İslâm'dır” maddesi yer alıyordu.
Laiklik ilkesi 1937 yılında anayasaya girdi.