Davanın karar celsesinde söz alan Öztosun; “Herkesin gördüğü cinayeti olay yerindeki kameralar görmedi. Bir başbakanın siyasi cinayet dediği cinayeti sizler de görmediniz sayın heyet. Kamera kayıtlarında 12 saniyelik bir boşluk olduğu belirtiliyor. Başka bir kamera kaydında da 7 saniyelik bir boşluk. Bir insanın bir baro başkanının hayatının yok edildiği koca bir boşluk.
Öncesinde barış diyen, özgürlük diyen, eşitlik diyen Tahir Başkanın tuhaf ve sonra yasal bir linçe maruz kaldığı günlerin akabinde bir teröristin kovalanması sonucu tesadüfün de böylesi olmaz denilecek bir cinayetle oluşan koca bir boşluk.
O öyle koca bir boşluk ki, koca bir kara delik yaratıyor. O boşluk bu salonda da var. O boşluk ve kara delik hukuku, demokrasiyi, vicdanı yutuyor.
İlk duruşmada da söylemiştik. Ceza yargılaması sonuçta bir vicdan yargılaması… Delillere göre ama son tahlilde vicdana göre karar veriyor mahkemeler…
Ancak bu yargılama sürecinde vicdanımız huzur bulmadı bizim…
1330 km uzaktan bu huzursuzluk ve vicdan yangınımız için geldik. Diyarbakır'ın sıcağı çok yüksek ama bu sıcak yakmıyor bizi! Bu dava daha yakıcı! O yüzden vicdanımızı soğutacak bir karar veya kovuşturmayı derinleştirecek ara kararlarla adalet arayışımıza bir kapı açmasını istiyoruz mahkemenin… Biz hukukçuların başka gideceği yer yok sizin vicdanlarınızdan başka!” dedi.
Heyet karar vermeden önce dava boyunca yapılan soruşturmanın genişletilmesi taleplerinin karşılık bulmaması üzerine tüm avukatlar ve baro başkanları salonu terk ederek Tahir Elçi'nin katledildiği Dört Ayaklı Minare'ye doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüş sırasında mahkemenin sanıklara beraat kararı vermesi üzerine Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yapılarak dosyanın cezasız bırakılması protesto edildi.