1-7 Mart Deprem Haftası ve Artvin'in düşman işgalinden kurtuluşunun 102. yıldönümü nedeniyle gerçekleştirilen panele, önceki dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Bursa Vali Yardımcısı Yusuf Gökhan Yolcu, Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Murat Demir, önceki dönem AK Parti Bursa Milletvekili İsmet Su, önceki dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Tarım İl Müdürü Hamit Aygül, siyasi parti, akademik odalar ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile ARTKAFKON bünyesindeki federasyonlar, dernekler ve vakıfların başkanları, yönetim kurulları ve üyeleri katıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan ARTKAFKON Genel Başkanı Bahadır Celal Manasoğlu, "Ülke olarak 6 Şubat tarihinde karanlık bir sabaha uyandık. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Bu acıları elbette ki unutmayacağız. Birlikteliğimizle bu günleri de atlatacağımıza olan inancımız tamdır. Ancak unutulmamalıdır ki ülkemiz deprem gerçeğini yaşayan ve yaşayacak bir coğrafya. Bu gerçeği unutmadan gerekli tüm önlemleri almalı ve bu önlemlerle yaşamalıyız" dedi.
Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TDMMB) Genel Sekreteri Dr. İlyas Demirci ise "Asrın felaketi mahiyetindeki büyük bir afetin acısını yaşıyoruz. Yüreğimiz yanıyor. Devletimize, milletimize geçmiş olsun, başımız sağ olsun. Yüce Allah sonsuza kadar bu güzel ülkeyi payidar kılsın. Bizler birlik olarak etkin programlar yapıyoruz. Deprem gerçeği ile ilgili panellerimizin ilkini Bursa'mızda yapmaya karar vermiştik ve huzurlarınızdayız. Türk dünyasında ve farklı şehirlerimizde daha nice kez bu toplantıları yapacağız ve farkındalık oluşturacağız" ifadelerini kullandı.
BURSA'NIN GELECEĞİ BİZİM KONTROLÜMÜZDE KENTSEL DÖNÜŞÜMLE KURULACAK...
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Murat Demir de gerçekleştirilen programın hayırlara vesile olmasını dileyerek, paneli düzenleyenlere teşekkür etti. Asrın felaketinin başladığı 6 Şubat gününden itibaren tüm ilgili devlet kurumları ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve gönüllülerin bölgede yaraları sarmak adına gece gündüz çalıştıklarını belirtti. Demir, "İnşallah bu günleri devlet, millet birlikteliği ile atlatacağız. Deprem devamlı gündemimizde olacak. Çalışmalarımızı bu yönde ilerleteceğiz. Bursa'nın geleceği bizim kontrolümüzde kentsel dönüşümle olacak. Bizler bu işi vatandaşlarımızın canını kurtarmakla eşdeğer görüyoruz" dedi.
YARALARIMIZI HEP BİRLİKTE SARACAĞIZ...
Bursa Vali Yardımcısı Yusuf Gökhan Yolcu ise, "Asrın felaketi çok sayıda can ve mal kaybına sebep oldu. Allah'tan rahmet diliyorum. Çok büyük bir felaketle karşı karşıyayız ancak kadim devlet yapımız ve milletimizin feraseti ile birlikte depremin yaralarını saracağımıza olan inancımız tamdır" şeklinde konuştu.
BURSA, DEPREM GERÇEĞİ İLE YAŞAMALI...
Panelin moderatörü Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erkan Işığıçok, "Deprem bir gerçek ve bu gerçekle yaşamak durumundayız. Bursa'da bu gerçeğin içinde olan bir şehir. İlim ve bilime önem verip, depremden önce, sırasında ve sonrasında neler yapılması gerektiği bilinmeli ve öğretilmeli. Yaşadığımız deprem bir sonucu doğurdu; yaralarımızı sararken durumu düzeltici faaliyetler yapıyoruz. Önleyici faaliyetleri de yani deprem olmadan önce neler yapmamız gerektiğini konuşacağız ve bu önlemleri bir an önce hayata geçirmeliyiz" dedi.
KAHRAMANMARAŞ'IN YAPISI BURSAMIZA BENZİYOR...
Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Rektör Yardımcısı, BTÜ Deprem Mühendisliği Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Beyhan Bayhan da, panelde yaptığı sunumda, "Araştırma Merkezi olarak depremden sonra etkilenen bir çok ilde incelemelerde bulunduk. Kahramanmaraş İlimiz, yapısı ve yerleşimi bakımından Bursamıza çok benziyor. Hasarın da gevşek zeminlerde, eski ve yüksek binalarda olduğunu gördük. Marmara Bölgesi de, Kuzey Anadolu Fay Hattı etkisinde ve bu hat üçe ayrılıyor. Bir kısmı Bursamızdan geçiyor. İstanbul İlimiz nüfus yoğunluğu ve ekonomik değeri nedeniyle gündeme getiriliyor ancak bu tehlike Marmara'nın güneyi için de mevcut. Bursamızda da bu tehlike var. Bu nedenle kamusal alanlarda ve konutlarda olası depremler öncesi gerekli tedbirlerin alınması önemli. 1998 yılında deprem yönetmeliğimiz değişti ancak bina yapma tekniklerimiz hemen değişmedi. 1999 yılında yaşanan depremin ardından bir farkındalık oluştu ancak bu da yetmedi. 2002 yılında yapı denetim başladı. 2004 yılında elle beton dökmek yasaklandı. Ben şahsen 2005 yılından sonraki binaların daha güvenli olduğunu düşünüyorum. Ancak eğer binalarınızın yapımı ve geçmişi hakkında bilgi alamıyorsanız, eğer çok dayanıksız değilse alçak katlı binalar en azından can güvenliği sağlıyor. Binaların kuş bakışı olarak simetrik olması daha iyi. Altlarında dükkan olan binalar daha tehlikeli. Altında otopark yapılan, altında tuğla duvarları kısıtlanan binalar zayıf oluyor. Asmolen döşemeli binalar tehlikeli, bitişik nizam evler tehlikeli. Bunlar yaşanan afetlerde elde edilen tecrübeler. Dikkate almamız, olası yeni afetlerde can kayıplarını azaltacaktır" dedi.
DEPREM DEĞİL BİNALAR ÖLDÜRÜR GERÇEĞİNİ BİR KEZ DAHA YAŞADIK...
Mekansal Planlama ve Kentsel Dönüşüm Uzmanı, Dr. Mimar Nihat Şen ise sunumunda; "Kentsel dönüşüm terimi, Türkiye coğrafyasının yüzde 66, nüfusun 71'ini etkileyen bir gerçek nedeniyle çıktı. Türkiye fay hatları üzerinde bir ülke. Bu durum, 54 milyon vatandaşımızı etkiliyor. Hızla gelişen göçler ve artan nüfuslar çarpık kentleşmeyi meydana getirmiştir. Yakın tarihimizde üzücü depremler meydana geldi ve can, mal kayıpları yaşadık. Tüm bunlardan ders alarak insan güvenliği ve sağlığını ön plana alarak, günümüz teknolojisi ve tekniklerini kullanarak yapılaşmak hedeflenmelidir. Yöresel ve mimari karakteri içinde barındıran, yenilenebilir enerji kullanan, atıkları ekonomiye kazandıran, dikey değil yatay, su kaynaklarımızı doğru değerlendiren kentsel dönüşümler yapılmalıdır. Deprem değil bina öldürür gerçeğini ne yazık ki bir kez daha yaşayarak hep birlikte gördük. Eğitim müfredatımıza depremi muhakkak yerleştirmeliyiz. Doğayla barışmayı mutlaka başarmalıyız. Her türlü olası afete hazır olmalıyız. Kentsel dönüşüm, siyaset ötesi, ulusal bir meseledir. Bursamız da bu depremlerden etkilenecek illerimizden biri. Alan bazlı kentsel dönüşüm projeleri belediyelerimiz tarafından mutlaka bir an önce hayata geçirilmeli ve paydaşlar da bu işe ortak edilmelidir. Riskli zeminlere yapılan eski yapıları mutlaka bir an önce güvenli zeminlere taşımalıyız. Artık toplantılardan ziyade eyleme geçmeliyiz. Alan bazlı kentsel dönüşüm projelerine muhakkak başlanmalı. Binaların güvenli olup olmadığı sorgulanmalı, mesleki ahlak, mesleki sorumluluk konuları tekrar ele alınmalı" ifadelerini kullandı.
DENETİMLİ BİNALAR YIKILMIYOR...
Yapı Denetim ve Deprem Mühendisleri Derneği Genel Başkanı Nazmi Şahin de, "Bu ülkenin bir deprem coğrafyası olduğu asla unutulmamalı ve deprem öncesindeki tedbirler asla unutulmamalı. 1999 depreminde sonra mal ve can güvenliğini temin amacıyla yapı denetim kanunu getirildi. 2011 yılından sonra tüm Türkiye'ye yayıldı ancak başarılı olabildik mi? Türkiye'de de 200 yılda 13 yıkıcı deprem yaşanmış. İlk deprem yönetmeliğimiz Erzincan depreminden sonra 1947'de yapılmış. Yapı denetim sisteminin tek başarılı testi depremlerde binanın yıkılıp yıkılmadığı. Yakın geçmişte yaşanan Van ve Elazığ depremlerinde yıkılan ya da hasarlı yapı denetimli bina yok. İzmir'de 79 milyon m2 bina denetlenmiş. Yıkılan yapı denetimli bina yok. Daha sonra gerçekleşen deprem sonucunda Düzce baştan aşağı yenilenmiş bir ilimizdir. Düzce depreminde yapı denetimli yıkılmış bina yok. Gelelim Kahramanmaraş depremlerine, bölgede yıkılan bir çok yapı var. Bu dünyanın en büyük afetlerinden biri. Bu depremlerde ise yüzde 92 oranında verilerle denetlenmiş pilot il olan Adana, Antep ve Hatay. Diğer illerimiz 2011'den sonra yapı denetime girdi. Adana, Antep ve Hatay'da yapı denetim olan hiçbir bina yıkılmadı. Depremden etkilenen 11 ilde 151 bin 990 bina yapı denetimden geçmiş. Yıkılan bina sayısı 168. Ne yazık ki bir şekilde sistemin içinden sıyrılmış, mühendisler, mimarlar, müteahhitler mevcut. Bugüne kadar Bursa'mızda ise 103 milyon m2 binamız yapı denetimden geçmiş. İmara açılacak alanların doğru zeminde olması önemli. İmara açılan arazilerin zeminlerine dikkat edilmeli. Binalarda kaliteli malzeme kullanımı ve doğru kullanımı can kayıplarını azaltacaktır. Yapıların kolonları, kirişler önemli, bunlar yapıyı taşıyan bölümler. Yapı denetimciler baştan sona kontrol etmeli. Biz önce zihinlerimiz dönüştürmezsek deprem bizi dönüştürür. Acilen doğru kentsel dönüşüme girmeliyiz" şeklinde konuştu.
BURSA'NIN ZEMİN HARİTASINI ÇIKARIYORUZ...
Bursa Büyükşehir Belediyesi Deprem ve Zemin İnceleme Şube Müdürü Ahmet Ağlan da, kurum olarak Bursa'daki çalışmaları ve projelerini anlatarak, "Bursa Büyükşehir Belediyesi, 1999 yılında yaşanan depremden sonra önemli çalışmalar yaptı. Bursa'mızda ve Marmara Bölgesi'nde aktif fay hatları var.
Bursa'nın zemin değerlendirme haritası ortaya çıkarıldı ve bu çalışmalar devam ediyor. Bursa'nın zemin etüdü hazırlanıp, riskli ve riskli olmayan alanları belirlendi. 587 noktada ölçümler yapıldı. Jeofizik haritası ve sondaj çalışmaları Bursa'nın sıvılaşma potansiyeli olan alanlarını ortaya çıkardı. Bu çalışmalardan yola çıkarak şehrimizi en doğru şekilde planlamaya çalışıyoruz" dedi.
Panelin ardından soru-cevap kısmına geçildi ve bu bölümün ardından panelistlere plaket takdimi yapıldı.