Hava Durumu

İşte Seefeld raporu

Yazının Giriş Tarihi: 26.07.2013 09:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.07.2013 09:00

Avusturya kampında yaşananlar Brezilya dizisini aratmadı. Futbolcu futbolcuyla, yönetici teknik adamla ve oyuncuyla tartıştı. Hazırlık maçlarında kendisini sınayan Timsah, Şampiyonlar Ligi ayarındaki rakipler karşısında ağırlığını ortaya koyamadı. 21 gün içinde öne çıkan isimler Batuhan, Enes ve Ozan İpek oldu. Antrenörler ve personel de futbolcular kadar yoruldu.

Avusturya’da yapılan toplam 6 hazırlık maçının bilançosu:
Yenilen on altı, atılan altı gol…
Rakiplerin üçü hariç, diğerleri Şampiyonlar Ligi ayarında…
Tıpkı Hikmet Karaman’ın istediği gibi.
Bursaspor’la birlikte Roma, Borussia Dortmund ve Eintracht Frankfurt’un yer aldığı ‘Mini Şampiyonlar Ligi’ni Yeşil Beyazlılar bir beraberlik ve attığı iki golle tamamladı.
Frey, Civelli, Taiwo, Yasin ve Şamil takviyeleriyle yenilenen kadro Avrupa Arenası’nı kaldıracak güçte değil.
Geçen yıl takımı sırtlayan oyuncuların büyük bir bölümünde düşüş var…
Başta Batalla’da…
Hikmet Karaman kara kara düşünüyor… Çevresindekilere sormaktan geri kalmıyor. Batalla’daki sorun acaba ne?
Biz onu pamuklara saralım, arabasını kırmızı ışıkta durdurmayalım, yemeğini soğuk servis etmeyelim derken, adamın rahatı bozuldu. Gelir gelmez yapılan tercüman değişikliği ve oluşturulan yeni ekip ister istemez Pablo Batalla’nın kafasında soru işaretleri oluşturdu…
Pinto’nun durumu bu defa daha da özel...
Ama İbrahim’le yaptığı tartışmada haklı olsa bile haksız konuma düştü. Hiçbir futbolcu takım kaptanıyla tartışamaz. Son söz kaptana aittir ki İbrahim, Şilili’den özür dileyerek kaptanlığına yakışır harekete imza attı.
Kaptan kaptanlığına yakışır hareket yaptı da yönetim kurulu üyeleri kaptan kadar erdemli davranamadı. Teknik direktörüyle uluorta yapılan tartışma kartvizitinde, ‘Bursaspor Yöneticisi’ yazan kişiye yakışmadı.

Yöneticinin atıştığı tek kişi Hikmet Karaman değildi…
Aynı ismin Serdar Aziz’e de çıkışması ve ikinci kaptanın da otel koridorlarında sert bir şekilde azarlanması hiç yakışık almadı. Gerekli ikna çabaları olmasa Serdar neredeyse kampı terk edecek, Bursaspor da elindeki bir yıldızı daha kaybedecekti. İnanmayan Serdar’a da, menajerine de, Genel Direktör Ayhan Barışıcı’ya da, ve hatta o yöneticiye de sorabilir…
Profesyonelliğin tavan yaptığı, milyon Euro’ların havada uçuştuğu futbol sektöründe eli sopalı bir     şekilde yönetici kimliğine soyunmak abesle iştigal.
Unutmayın Macunköy’de oynayan bir takımı değil, Süper Lig’de Anadolu Devrimini gerçekleştirmiş, şampiyon apoleti takmış bir kulübü yönetiyorsunuz. Gerçi bu davranışı Macunköy’de oynayan takıma da yapamazdınız. O da ayrı bir konu…
Otel koridorunda azarlanan Serdar şapka çıkartılacak bir davranışa imza attı. Eintracht Frankfurt maçında kaptanlık pazubandını Batalla’nın takmasını istedi. Teknik direktörüne de “Kaptanlık Batalla’ya yakışır” dedi. Bu arada kaptan olmasalar da kamptaki ağabeylikleriyle Tuncay Şanlı ve Ozan İpek profesyonellik örneği sergiledi.


Kampın öne çıkan isimleri genç Batuhan, Enes Ünal ve Ozan İpek oldu. Vederson’dan boşalan solbekte Batuhan iyi mücadele etti. Tek eksiği tecrübeydi. Onun da zamanı gelecek. Önünde oynayan Ozan İpek ise ‘Kuş Avcısı’ günlerine döneceğinin sinyallerini verdi. Arkadaşlarından çok çalıştı. Sakatlanmasa belki de ilk Avrupa Kupası maçında ilk 11’de yerini alacaktı.  
Mesut Ünal, oğlu Enes Ünal için, “O bir proje” tanımını yaptığında kimse inanmamıştı.  Bizler Avusturya’da inandık. Enes öyle bir çalıştı ki, Hikmet Karaman’ın antrenman programı bile ona yetmedi. 100’ler kulübünde yer alan antrenör Hasan Özer, bilgi birikimini genç golcüye özel antrenmanlarla aktardı. Enes, klasını güçlü rakipler karşısında kanıtladı.
Hasan Özer demişken, kampın asıl yıldızları Hikmet Karaman’ın ekibiydi. Teknik kurmaylar futbolculara günde beş antrenman yaptırdı. Onlar kadar koştu, onlar kadar yoruldu. Diğer personel de arı gibi çalıştı. Ama yardımcı antrenörlere yapılan büyük bir ayıp var. Son birkaç aydır düzenli ödeme alamıyorlar. Aldıkları da öyle afaki rakamlar değil. Kamptan önce yapılan yarı maaşlık ödeme ise ayıp- ların en katmerlisi. Yoksa Bursaspor’un personeline maaşını zamanında ve tam tutarında ödeyecek parası yok mu?

Söz paradan açılmışken hazırlık maçlarında dünya kulübü nasıl olunur gördük. Borussia Dortmund, Eintracht Frankfurt ve Roma maçları kapalı gişe oynandı. Biletler de öyle ucuz değildi. Frankfurt maçı 8 Euro, Roma ve Dortmund maçlarının biletleri de 15 Euro’dan satıldı. İster istemez sorduk “Neden fiyatlar böyle?” diye. Üç kulübün idarecilerinin de verdiği yanıt, kelimesi kelimesine şöyle: “Takımın marka değerini korumamız lazım. Başka türlü diğer rakiplerle mücadele edemeyiz”. Bu arada lisanslı ürünlerinin satıldığı ‘Seyyar store’ların önü ana baba günü. Bizim gurbetçiler ise kendi yaptırdıkları ürünleri birbirle- rine dağıttı.
Bursaspor’un kombine fiyatlarındaki indirim düşünülürse açık kaleden kombine sahibi bir taraftar Süper Lig, UEFA Avrupa Ligi ve Türkiye Kupası maçlarını yaklaşık 3 lira 80 kuruşa izleyecek. Yani 1,5 Euro’ya.
Galatasaray, eğer Bursaspor’un satış fiyatından kat kat yüksek rakama bir günde 41 bin kombine bilet satıyorsa ortada ciddi bir planlama ve satış stratejisi hatası var. Her konudan anlayan, kartviziti sorumluluk alanlarıyla dolu yeni profesyonelleriniz umarım bundan bir ders çıkartır.

Ve son bir not…
“Bursa, spor kenti olacak, Uludağ’ın çehresi değişecek” sözleri sarf ediliyor ya, Uludağ’ın nasıl olması gerektiği Seefeld’i görünce ortaya çıktı.
Öncelikle Bursaspor’la birlikte kamp yapan takımları sayayım… Olympiakos ve Monaco. Geçen yıl aynı otelde Manchester City konak- lamış. Kola Toure’yle yapılan meşhur transfer görüşmelerine ev sahipliği yapan yerde bu kez Bursasporlu futbolcular kaldı.
Hikmet Karaman’ı bu vizyonundan dolayı alkışlamak gerek. Yıllardır bu bölgeye geldiği için herkes Karaman’ı tanıyor. Bir sonraki seçimde Seefeld Belediye Başkanlığı’na adaylığını koysa kazanma ihtimali yüksek.
Seefeld ve çevresindeki spor tesislerinden bahsedelim, belki Bursa’daki kent yöneticilerine ilham kaynağı olur. Üç çim saha (Atatürk Stadı’nın zemininden daha iyi durumda), dört adet kapalı tenis kortu, bir adet tam teşekküllü kondisyon salonu, farklı amaçlar için oluşturulmuş onlarca kros pisti, halkın kullanımına açık sayısız golf sahası, ikisi Seefeld merkezde olmak üzere toplam 4 kayakla atlama kulesi, yaz ve kış kullanımına hazır kayak kros pisti, 50’nin üzerinde teleferik, telesiyej, kuzey disipli- nine uygun onlarca kayak pisti (Birinin uzunluğu 45 kilometre), dağın içinden geçen trenler, Alplerin zirvesinde lüks restoranlar ve daha niceleri…
Adamlar yapmış.
Düzenlenen organizasyonlara da bir bakalım.
İki kış olimpiyatı, bir gençler kış oyunları, bir de dünya kayak şampiyonası. Uluslararası Kayak federasyonu, kayakla atlama yarışlarını her yıl sadece bu bölgede yapıyor.
Sevgili kent yöneticileri, işiniz çok zor, şimdiden başlamanız gerek…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.