Hemen herkes;
Bu temmuz sıcağında, evlerinde veya dışarıda parklarda dinlenirken, bir anda saat 22.00 sıralarında yaşanan sıra dışı gelişmelerle karşılaştı.
Önce;
Televizyon ekranlarına İstanbul Boğaziçi ve FSM köprülerinin silahlı askerler tarafından kapatıldığı görüntüleri yansıdı.
Ardından;
Başkent Ankara'da savaş uçaklarının alçaktan geçişler yaptığı gözlendi.
Sonra da;
Caddelerde tanklar görüldü.
Haklı olarak;
Hiç kimse anlayamadı, başta neler olduğunu.
Peşi sıra;
Sosyal medyada da yorumlar başladı.
Kimileri;
Bir terör saldırısına yönelik operasyonlar olduğunu söyledi.
Kimileri de;
Geniş çaplı bir bir askeri tatbikat olduğunu ifade etti.
Nitekim...
Sonrasında ise;
Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın rehin alındığı ve bazı askerlerin darbe girişiminde bulunduğu bilgisi yayıldı tüm yurda.
Ve;
iş bu noktada ciddileşmeye ve insanlar da bir anda televizyonları başına iyice yönelmeye başlamıştı ki...
Başbakan;
Binali Yıldırım'ın, hükümete karşı "darbe kalkışması" yapıldığı açıklamasıyla olaylar tavan yaptı.
Bir süre sonra da;
TSK'nın resmi sitesinde açıklama yapıldı.
Ve;
Ordunun yönetime el koyduğu duyuruldu resmi olarak.
İşte;
Bu noktada asıl fotoğraf da ortaya çıkmaya başladı yavaş yavaş.
Tıpkı;
1980 darbesindeki gibi oldu, sonrası.
Devletin resmi televizyonu TRT'yi basan askerler, TRT spikerine zorla okuttukları darbe bildirisiyle şov yaptılar.
Milyonlarca insan;
Kendilerini yıllar öncesine götüren o anları, şaşkınlıkla ve endişeyle, panikle ve korkuyla izledi.
Çünkü...
Okunan bildiride;
Siyasi irade, vatana ihanetle suçlandı.
Yargılamaların yapılacağı iletildi.
Ve;
Sonra da tüm yurtta sıkıyönetim ilan edildiği duyuruldu.
Neredeyse;
Tüm Türkiye, yaşananları büyük bir şaşkınlıkla izliyordu ki, gözler bu kez de birkaç gündür tatilde olduğu öğrenilen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a çevrildi.
Erdoğan;
Bulunduğu yerden cep telefonu aracılığıyla görüntülü olarak televizyon kanallarına bağlanarak, darbe girişimine karşı sert sözler söyleyip, halkı meydanlara çıkmaya ve dolayasıyla demokrasiye sahip çıkmaya davet etti.
Nitekim;
Bu çağrının ardından, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güvende olduğunun anlaşılmasının ardından, insanlar ellerinde Türk bayrakları ile sokaklara, caddelere, meydanlara çıkmaya başladı.
Bu noktada;
Durup dururken Türkiye'nin dengesini bozan fotoğraf, iyice netleşmeye başladı.
Ve;
Darbe girişiminde bulunan askeri personelin, TSK içindeki bir grup muvazzaf subayın emir ve komutasıyla -yurtdışından gelen talimatlarla- harekete geçtiği anlaşıldı.
Ve;
"Fethullahçı Terör Örgütü" diye daha önce telaffuz edilmeyen bir şeyi konuşmaya başladı Türkiye.
Sabaha karşı;
Elinizdeki Bursa Hakimiyet'in tüm sayfalarını tamamıyla değiştirdiğimiz ve bu yazıyı kaleme aldığımız saatlerde, artık darbe girişimi fotoğrafı tamamlanmıştı.
Türkiye;
Dün gece gerçekten de çok önemli bir virajdan geçti.
Halkın desteğiyle darbe girişimi önemli ölçüde bastırıldı.
"Paralel yapı"ya mensup olduğu belirtilen bir grup subayın kalkıştığı bu darbe girişimi, görünen o ki bu sabahtan itibaren Türkiye'de yepyeni bir sayfanın açılmasına yol açacak.
Ve tahminimizce;
Türkiye'nin adeta gidip geldiği bu menfur olay, bundan sonra toplu tutuklamalara ardından toplu yargılamalara ve özellikle TSK ile devlet kadroları içinde yoğun bir ayıklanmaya neden olacak.
NOT: Bu yazı, darbe girişiminin yaşandığı 15 Temmuz 2016 gecesini, sabaha bağlayan saatlerde yazılmış ve ertesi gün de bu şekliyle Bursa Hakimiyet'te yayınlanmıştı.