Türkiye genelinde; Büyükşehir statüsüne geçilmeden önce Bursa’nın en büyük taşra ilçesi İnegöl’dü.
İnegöl de 2 yıldır diğer 16 ilçe gibi, merkez ilçe.
Nüfusuna göre de Bursa’nın 4. büyük ilçesi.
İnegöl’ü;
2004 yılından beri AK Partili kadrolar yönetiyor.
Son 12 yıldır da Belediye Başkanı Alinur Aktaş.
Aktaş;
2014’teki son yerel seçimde Bursa’da, rekor oyla seçim kazanan başkan olmuştu.
Bir hatırlayalım isterseniz.
AK Parti : Yüzde 55.5 (79.036)
MHP : Yüzde 32.1 (43.675)
SP : Yüzde 5.54 (7.876)
CHP : Yüzde 3.86 (5.488)
HDP: Yüzde 2.04 (2.903)
Daveti üzerine;
Başkan Aktaş’ı İnegöl’de 10+2 yıllık sunumunu izledik.
Uzunca bir sunum yaptı.
İlçenin nereden nereye geldiğini anlattı görsellerle.
Elbette bunları tek tek aktarmanın imkanı yok ama.
Toplantıda not aldığımız şu basit rakamlar, İnegöl’e dair akıllarda mutlaka bir izlenim bırakacaktır.
Konu 2004 2016
Nüfus 183.000 249.091
Mobilya ihracatı 20 milyon dolar 350 milyon dolar
Vergi geliri 125 milyon lira 797 milyon lira
Cari fazla 152 milyon dolar 528 milyon dolar
OSB sayısı 1 adet 4 adet
Sigortalı işçi 28.368 68.674
Su abone sayısı 51.098 91.401
Doğalgaz abonesi 2490 55.044
Mahalle sayısı 12 116
Mahalle otoparkı 0 45 adet
Kültür tesisi 1 24 adet
Konut sayısı (bina) 19.252 38.132
Belediye bütçesi 15.9 milyon TL 129 milyon TL
Müze 0 2 adet
Restoran sayısı 0 17 adet
Mahalle konağı 0 7 adet
Kültür-sanat etkinlik 9 adet 145 adet
Otel yatak sayısı 690 1940
Spor tesisi 6 adet 35 adet
Lisanslı sporcu 1850 kişi 16.304 kişi
Derslik sayısı 825 1897
Lise sayısı 6 27
Hastane sayısı 1 4
Sağlık ocağı 7 17
Cumhuriyet’in torpillileri!
Fotoğraf;
Bir dönem Bursa Hakimiyet çatısı altında birlikte de çalıştığımız gazeteci büyüğümüz İsmail Akgül’den.
Fotoğraf;
Cumhuriyet Caddesi’nden.
Bilgi notunda şöyle demiş.
“Cumhuriyet Caddesi’nde motosiklet yasağı var ama takan yok. Motosiklet sürücüleri de, belediyenin yasak kararına uymuyor, yasağı tanımıyor”
Haksız değil.
Çünkü;
Örnek verebileceğimiz o kadar çok örnek var ki, o nedenle Büyükşehir Belediyesi’nin zabıta teşkilatı var mı, yok mu diye insan gerçekten merak ediyor.
Çünkü;
O caddede yaşanan sorunu, bir onlar görmüyor!
Dağ köylüsünün geliri: BESAŞ
Başlangıçta; Destek amaçlı çok basit bir projeyle işe başlandı.
Ama şimdi iş profesyonelleşti.
Kırsal kalkınmaya destek olmak için Büyükşehir Belediyesi’nin Keles’te kurduğu Süt ve Süt Ürünleri Tesisi, öyle büyüdü ki, bölge üreticisi için adeta can simidi oldu.
Günlük;
10 ton üretim kapasitesiyle bölge çiftçilerinden süt toplayan belediye tesisinde ayran, lor, yoğurt, kaşar ve beyaz peynir üretiliyor, bu ürünler de BESAŞ aracılığıyla Bursalılar’la buluşuyordu.
Şimdi;
Bu ürünlere günlük süt de eklendi.
Böylece çiftçilerden alınan süt miktarı da 20 tona çıktı.
BESAŞ, bu şirketle gerçekten iyi iş çıkardı.
Hem;
Dağ köylülerinin ciddi bir gelir kapısı oldu, hem de Bursalılar’a BESAŞ kalitesiyle sağlıklı ve güvenilir ürünler sunulmaya başladı.
44 YIL ÖNCE BUGÜN
TBMM Genel Kurulu’nda, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idam kararları yeniden onaylandı. (24.4.72)
Şaka gibi bir yıldönümü eleştirisi!
Yerel seçimlerin yıldönümü nedeniyle, belediye başkanları iki yıllık icraatlarını ve yürüyen projelerini anlatıyorlar, muhalefet partileri de eleştiriler getirmeye devam ediyorlar.
Galiba;
Bu iktidar-muhalefet çekişmesi arasında en dikkat çekeni ve en soru işaretlisi Nilüfer’de oldu.
Malum;
Nilüfer’de iktidarda CHP, muhalefette AK Parti var.
Koca AK Parti yönetimi, eleştiri olarak ne yaptı veya ne dedi dersiniz?
Üçevler Mahallesi’nde dikili “Adem ile Havva” isimli, üstelik heykeli “müstehcen” buldukları gerekçesiyle topluca eleştirdiler.
Haber önümüze gelince şaşırmadan edemedik.
Birincisi;
Heykel 5 yıl önca yapılmış ve konulmuş, AK Partililer daha yeni mi görüyor ilçelerindeki bu heykeli?
İkincisi, heykel tamamen soyut.
Yani bu heykelden tahrik olabilmek için ancak “hasta” olmak gerekiyor.
Üçüncüsü;
AK Parti’nin mühendis orijinli İlçe Başkanı Celil Çolak, nasıl böyle komik bir duruma düşebiliyor ve Nilüfer seçmeninin karşısına, bu basit eleştiri ile mi çıkabiliyor?
Skor mu, seyirci mi?
Vodafone Arena’daki seyirci sayısının fazlalığından bugünkü Bursaspor-Akhisar maçı öyle bir hale geldi ki, herkes maçtan ziyade bugün Timsah Arena’ya kaç seyirci geleceğini konuşur oldu.
Dün itibariyle; Sadece bin dolayında bilet satıldığı söyleniyordu ki, eğer bugünkü maçta Bursaspor boş tribünlere oynarsa kafalarda pek çok soru işareti olacak görünüyor.
HAFTANIN SÖZÜ
“Özgecan’ın katili, Ahmet Suphi Altındöken’in öldürülmesinde ihmali olan tüm cezaevi personelini tebrik ediyorum” (Anonim)
Şu meşhur “ot festivali” eğer ki Bursa’da olsaydı?
Bilenler bilir. Ege’nin önemli turizm beldelerinden Alaçatı eskiden belde belediyesiydi.
2 yıl önce devreye giren Büyükşehir Yasası ile Alaçatı Belediyesi kapandı ama bağlı olduğu Çeşme Belediyesi, Alaçatı’nın bir geleneğini sürdürmeye devam ediyor.
Gazetelerden mutlaka okumuşsunuzdur.
Alaçatı’da;
Düzenlenen “Ot Festivali”nin bu yıl 7.’si yapıldı.
İzleyebildiğimiz kadarıyla, Alaçatı bu yıl rekor oranda yerli turist ağırladı.
Öyle ki otellerde yer kalmadı, gidenler de “İğne atsan yere düşmez” dedirtti.
Hatta;
Çok sayıda Bursalı da geçtiğimiz hafta Alaçatı’da bu festivale katıldı.
Festival, üretici ile tüketici arasında bir köprü oluyor ve Ege otlarının önemli oranda satışını sağlıyor.
Yanı sıra;
Müthiş de turizm geliri oluyor bu beldeye.
Düşündük de;
Bu “Ot festivali”, Bursa’da düzenlenseydi -ne yazık ki- kim bilir nasıl dalga geçilirdi?
Hele hele;
Bu festivali örneğin –sahili olan- AK Partili Gemlik Belediyesi düzenleseydi, neler neler söylenir, festival davetiyesine belki “ot” ibaresi bile yazılmaz, “yeşillik” denirdi(!)
Öyle ki;
Bu düşünce muhafazakarlığından dolayı, seneye de düzenlenmezdi bir daha bu festival.
Ya da;
Bu festivali örneğin CHP’li Mudanya veya Nilüfer Belediyesi’nin düzenlediğini düşünelim.
Nerelere çekilirdi değil mi konu?
“Ot” denince akıllara başka şeyler gelir “İşte CHP’li belediye zihniyeti bu” denirdi.
Bir fanzeti daha yapalım.
Gerçi;
-Mazur görsünler- ama iyi ki bir MHP’li belediye yok Bursa’da.
Eğer bir MHP’li belediye düzenleseydi Bursa’da, bu “Ot festivali”nde, katılımcıların başına, etkinlik alanında kim bilir neler gelir, TOMA da girişte beklerdi.
Nasıl biliyoruz kendimizi değil mi?
Bu nedenle de;
Eller Ay’a çıkarken, biz yaya yürümeye devam ediyoruz hala!
Yeni bir kriz bağırarak geliyor
Ülke;
Hiç sıkıntılı değilmiş gibi şimdi bir de 1 Mayıs krizi geliyor şimdiden dalga dalga.
Malum;
1 Mayıs resmi bayram.
Bu yıl da pazar gününe denk geliyor.
Bazı işçi sendikalarının gözü yine Taksim Meydanı’nda.
Ama, izin yok.
Yani alan kapalı.
Buna karşın;
DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ı İstanbul Taksim’de kutlama kararı aldı.
Bu karar, “yasağı tanımıyorum, meydana girerim” demek.
Valilik de “giremezsiniz, sonucuna katlanırsınız” diyor.
Alın size;
14 gün kala gündemi oyalayacak yeni bir kriz.
Bu kez Bursa’dan tehdit etti
Artık ne söyleyecek söz kaldı, ne de yazacak başlık.
Hainler;
Dün sabaha karşı yine 5 canımızı aldı.
Mardin ve Şırnak’ta şehit olan askerlerden biri de Bursalı Sinan Yaylı’ydı.
Konuyu;
Siyasete bağlamak istemiyoruz ama…
Dün;
HDP’nin Bursa il kongresi vardı.
Partinin Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ da Bursa’ya bu kongreye geldi.
Yüksekdağ;
Tahmin edileceği gibi ne şehitlerden bahsetti, ne de destek verdiği PKK’yı kınadı.
Ama “gerilla”dan bahsetti.
Yine üzeri kapalı tehditler savurdu.
Yine mikro milliyetçilik yaptı, Kürtçülüğü öne çıkardı.
Kısacası;
Türkiye partisi olmayacaklarını bir kez daha ilan etti Yüksekdağ.
Küçük bir hatırlatma yapalım.
“Sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye ve PYD’ye yaslıyoruz” dediği için hakkında soruşturma başlatılan Yüksekdağ da, dokunulmazlık fezlekesi TBMM’ye gelenler arasında.